Değişimi yönetmek -1

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz. Her şey değişiyor. Boşuna dememişler, tek değişmeyen şey değişimin kendisidir. Belki bunun bir istisnası, bizdeki bir kısım politikacılardır. Yüzler, partiler değişse de onların karakterleri yıllardır hiç değişmiyor. Onlar hep ilkesiz, çapsız ve çıkarcı oluyorlar nedense; hiç değişmiyorlar. Her fırsatta da bunu sergiliyorlar. Son maaş zamlarındaki tavırlar buna bir örnektir.

Çevre faktörleri

Hiçbir organizasyon, kendi başına bir ada değildir. Çevre faktörlerinin etkisi altındadır. Oynanacak oyun, stratejiler bu çevre faktörlerinin durumuna göre seçilir. Literatürde PEST (Political, Economic, Social, Technological) analiz diye tanımlamış bir dizi faktör göz önüne alınır. Bu analizde birinci faktör, politik faktördür. Hükümetler, politikaları ile ekonomiye müdahalelerde  bulunurlar. Vergi yasaları ve politikaları, iş kanunu ve ilgili yönetmelikler, çevre yasaları, ticaret kanunu, gümrük tarifeleri şirketlerin alacağı kararlarda göz önüne alınmalıdır . Hele bizim gibi ülkelerde bir gece ansızın her şey değişebilir. İkinci faktör, ekonomik faktörlerdir. Ekonomik büyüme, faiz oranları, kurlar ve enflasyon şirketi etkiler. Gözönüne alınması gereken bir başka etken sosyal faktörlerdir. Toplumun kültürü, değerleri şirketi etkileyecektir. Bu analizde son faktör teknolojidir. Teknolojideki gelişmeler şirketin ürününü, üretim tarzını etkiler.

Yukarda sözü edilen PEST analizine daha sonra yasal (Legal) boyut eklendi. Analiz, SLEPT analiz haline geldi. Boyutlara çevre (Environment) faktörü eklenince, analizin adı PESTEL oldu. En son eklenen etik (Ethics) ve demokrafik (Demographic) faktörlerinden sonra analiz STEEPLED adını aldı.

Değişme zorunluluğu

Yukarıda saydığımız faktörler zaman içinde hızla değişir. Bu değişime ayak uydurmak için şirket olarak değişmeniz gerekir. Darwin şöyle demiş "Hayatta kalanlar ne türlerin en güçlüsüdür, ne de en zekisidir. Hayatta kalanlar, kendilerini değişime en çok uydurabilenlerdir." Tabii bu arada, stratejik analizde söylediğimiz "P"(Political) faktörüne her dönemde büyük uyum gösteren bazı kişilikleri de burada anmadan geçmemek gerekir. Bunlar, uyumları ile bukalemunlara taş çıkarırlar. Her sektörde, her meslekte ortaya çıkabilirler. Özellikle de , işadamı, gazeteci, öğretim üyesi, bürokrat en çok görülen türler arasındadır. "Kimin arabasına biniyorsa onun düdüğünü çalıyor" söylemini aşarlar, borazana bile rahmet okuturlar. Bunlar, stratejik analizin ilk aşamasını geçememiş, "etik" faktörünü kavrayamamışlardır; gerekince üç maymunu oynarlar.

Değişimi iyi yönetmek

Değişimden kaçış, kurtuluş yoktur. Her fani nasıl bir gün ölümü tadacaksa, organizasyonlar da değişimi muhakkak tadacaktır. Ancak yöneticinin bu değişimi iyi yönetmesi gerekir. Değişimi yönetilemeyen organizasyonlar ölümü tadarlar. Bu nedenle değişim, organizasyonlar için hayati değer taşır; önemli bir iştir. Her iş gibi bunun da iyi yöneltilmesi gerekir. Bu önemli konuda epey yazılmış, çizilmiştir. Örneğin, bunlar arasında Harvard profesörlerinden John P. Kotter’in modeli bir klasiktir. Bu yazımdan başlayarak değişim konusunu işleyeceğim.

Acil durum kaygısı uyandırmak

Kotter, değişimi yönetmek konusunda birinci adım olarak "acil durum kaygısı" uyandırmayı dile getirmiştir. Organizasyonların en önemli sorunu, içinde bulundukları gönül rahatlıkları, kaygısızlıklarıdır. Gelen, hatta gelmiş olan tehlikenin farkında değillerdir. Değişmeleri gereğini duymazlar, rehavet içindedirler. Bunun değişik nedenleri vardır: Örneğin, henüz ortalıkta görünen bir kriz yoktur. Kişilerin hâlâ bir elleri yağda, bir elleri baldadır. Konulan performans standartları düşüktür; kişiler, iyi olduklarını sanmaktadır. "Keller, körler, sağırlar; birbirlerini ağırlarlar" mantığı hakimdir. Şirkette "Hatt-ı müdafaa vardır, sath-ı müdafaa yoktur" . Kötü haber getiren haberciler vurulur. İnsanlar geçmişin ekmeğinin yenildiğinin farkında değildir.

İşte kaygısız aptalların bulunduğu bir şirkette insanları değişim için ayağa kaldırmak gerekir. Bunun için de durumun acil olduğunu, hastayı kurtarmak için hemen müdahale etmek gereği insanlara benimsetilmelidir.

Bunları nasıl yaparız? Değişimi nasıl yönetiriz? Merak eden olursa, inşallah, haftaya yine bu köşede olacağım.

Tüm yazılarını göster