Değişen dünya

Bir yıl önce İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılar, doğal olarak tüm dünyada ülkelerin bir numaralı dış politika günde­mi oldu. Ardından Husiler ile olan gergin­lik, İsrail ile İran’ın karşılıklı saldırıları, yapılan onlarca suikast, ölümler, katliam­lar, on binlerce insanın dünyanın gözleri önünde öldürülüşü ve son olarak da Lüb­nan’a yapılan sonu gelmeyen bombardı­manlar.

Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI burak.kuntay@dunya.com

Bir yıl önce İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılar, doğal olarak tüm dünyada ülkelerin bir numaralı dış politika günde­mi oldu. Ardından Husiler ile olan gergin­lik, İsrail ile İran’ın karşılıklı saldırıları, yapılan onlarca suikast, ölümler, katliam­lar, on binlerce insanın dünyanın gözleri önünde öldürülüşü ve son olarak da Lüb­nan’a yapılan sonu gelmeyen bombardı­manlar.

Bütün bu yaşananlar çok doğal olarak dünyanın dış politika gündemini son bir senedir doldurdu. Ancak unutma­mak gerekir ki; bu son bir senede bekli de dünyanın bundan sonrasındaki 50 se­nesini şekillendirecek yeni bir dönemin en önemli mihenk taşlarından biri olacak olan ABD seçimleri de çok büyük deği­şimler içinde geldi çattı.

Yenilikler, farklılıklar ve tepkiler…

Tabi ki iki hususu açıklayarak başlaya­lım. Bu seçim Amerikan siyasetinde yak­laşık her 30 yılda bir gördüğümüz, cid­di bir jenerasyon değişiminin haberci­si. Unutmayalım ki; 5 Kasım’da Amerika sadece başkanını seçmeyecek. Temsilci­ler Meclisi’nin tamamı, Senato’nun üçte biri, bazı eyalet valilikleri, birçok eyale­tin kongreleri neredeyse baştan aşağıya değişecek.

Yaş itibarıyla nesil açısından baktığımda Amerika Birleşik Devletle­ri’nde ve dolayısıyla dünya politikasın­da bambaşka bir bakış açısı dünyaya hâ­kim olacak. Bu değişim son bir yıl içinde, Amerikan seçim sürecindeki hiç şahit ol­madığımız yenilikler, farklılıklar ve tep­kiler ile kendini gösterdi. Mesela tarih­te ilk defa eski bir başkanın başkanlığı sonrası çok ciddi suçlar ile yargılandığını gördük. Halen Trump aday ve seçilme ih­timali de yok değil. İlk defa bir Amerikan başkanının kendi parti delegesinin nere­deyse tamamının oyunu alarak başkan adaylığını garantilenesine rağmen, parti baskısıyla adaylıktan çekildiğini gördük.

İlk defa; Amerika’nın bir kadın başkanı olabilir ve bu ihtimal çok yakın. Yine bir ilk; başkan yardımcılarını, başkan aday­ları geleneksel olarak kendilerinin olma­yan kamplardan seçme ihtimali varken, ilk defa bu seçimde başkan yardımcısı adayları kendi kamplarını konsülde et­mek için belirlendi. Daha birçok ilki uzun uzun sayıp yazabiliriz.

Değişimin ilk adımı

Bütün bu ilklerin şüphesiz ki en önem­li sebebi; değişen seçmen davranışı, je­nerasyon değişimi, algı farklılaşması, ama hepsinden önemlisi değişen insan. İhtiyaçlar, bakış açıları, gereklilikler ve öncelikler tamamen değişmiş durumda dünyada. İşte bütün bunlar 5 Kasım iti­barıyla başlayacak ve kanaatimce üç se­çim dönemi boyunca devam edecek bü­tün bir değişimin ilk adımı. Böyle önemli bir dönemde bu denli önemli bir konuyu neredeyse hiç tartışıp değerlendirip ha­zırlanamadık.

Sadece bizi kastetmiyo­rum, bütün dünya bu değişime hazırlık­sız gidiyor. Bu hazırlıksızlığın tek sebe­bi; Ortadoğu’da yaşanan savaşlar değil. Pandeminin yarattığı ekonomik buna­lım, bununla birlikte başlayan göç dal­gaları, ülkelerin daha korumacı ve kapalı bir politika benimsemeye başlaması iş­leri iyice karmaşık bir hale getirdi. Avru­pa’da tepki olarak bazen sağ partiler, ba­zen de sol partilere yönelinmesinin ya­rattığı karmaşa, mevcut gidişatın analiz edilebilmesini güçleştirdi.

Siyasetin kutbu şaştı

Aslında sağ ve sol tarifi bile iyice kar­maşık hale geldi. Her ülkenin kendi sağı kendi solu, dünyanın diğer örneklerin­den farklılaştı. Kısacası dünya siyaseti­nin kutbu şaştı. Şimdi öyle enteresan bir döneme giriyoruz ki; bazı değerlerin yok olduğu, bazı değerlerin unutulduğu bir dönem. Dünya düzenini kuran uluslara­rası örgütlerin kuruluş temellerinin ta­mamen ortadan kalktığı, ittifakların bir­birine girdiği, kısacası her şeyin yeniden tarif edileceği bir döneme giriyoruz.

Bu dönemde öyle farklı pencereler açılacak, öyle yeni ittifaklar kurulacak, öyle deği­şik dengeler hayat bulacak ki bunu doğru okuyan, stratejik olarak iyi analiz eden, ama en önemlisi olması gereken nokta­da duran ülkeler, bu süreçten güçlü çıkıp yeni dünya düzeninde konumunu sağlam bir noktada konuşlandıracaktır.

Tüm yazılarını göster