Daron Acemoğlu’nun Nobel Ekonomi Ödülü’nü alması ülkece bizi mutlu etti. Birkaç gündür bu başarıyı konuşuyoruz. Öte yandan bu başarıyı konuşmak yerine, işin özüne inip, Daron Hocanın kitaplarında ve makalelerinde ortaya koyduğu tespitleri etraflıca tartışmamız ve ülkemizi bu gözle değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Neden derseniz, bugün içinde bulunduğumuz koşulların ve yaşadığımız sorunların merkezinde Hocanın tespitleri var. Buradan alacağımız dersler, bu sorunları çözmede yol gösterici olacaktır.
Daron Acemoğlu'nun çalışmaları, ülkelerin ekonomik ve politik sistemlerinin nasıl geliştiği, neden bazı ülkelerin başarılı olup diğerlerinin başarısız olduğu gibi temel sorulara cevap arar. Bu soruların, ülkelerin ekonomik büyüme ve refah düzeyini artırmalarını sağlayan politikaların ve kurumların belirlenmesinde kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Ülkelerin Acemoğlu'nun fikirlerinden çıkarabileceği dersler, özellikle ekonomik gelişim, demokratikleşme, kurumsal yapıların önemi ve devlet-toplum ilişkileri gibi temel konulara odaklanıyor. Özellikle Dar Koridor ve Ulusların Düşüşü eserlerinin ülkemizde siyaset, ekonomi, iş dünyası, teknoloji ve sosyoloji alanlarına ilgi duyan herkese tavsiye ediyorum.
Daron Hoca bu kitabında ekonomik büyüme ve toplumsal refahın “kapsayıcı kurumlar” üzerine inşa edilmesinin gerekliliğine değinmiş. Kapsayıcı kurumlar, geniş kitlelerin ekonomik ve politik süreçlere katılımını sağlayan kurumlar. Bu katılımcılık, bireylerin yenilik yapmasını, yatırım yapmasını ve refah düzeyini artırmasını teşvik ediyor. Kapsayıcı kurumlar, mülkiyet haklarını koruyor, hukukun üstünlüğünü sağlıyor ve fırsat eşitliği yaratıyorlar.
Acemoğlu’na göre “dışlayıcı kurumlar” ekonomik ve politik başarısızlığın temel nedeni. Bu tür kurumlar, ekonomik ve politik gücü küçük bir elit grubun elinde topluyor ve geniş halk kesimlerinin refahını ve katılımını sınırlıyor. Bu durum, ekonomik büyümenin önüne geçerken, yenilik yapma ve üretkenliği artırma potansiyelinin geniş kitleler tarafından kullanılmasını sınırlıyor.
Daron Hoca kitapta, ekonomik ve politik başarıya ulaşmak için devletin hem güçlü olması hem de toplumun bireysel özgürlüklerini koruyabilmesi gerektiğini savunuyor. Devletin aşırı güçlü olduğu durumlarda (örneğin otoriter rejimlerde), bireylerin hakları ve ekonomik fırsatlarının baskılandığını, öte yandan, devletin zayıf olduğu ve düzenin sağlanamadığı durumlarda (örneğin kaotik rejimlerde), ekonomik faaliyetler için gerekli güvenlik ve istikrarın eksik kalacağı tespitini yapıyor.
Hocaya göre devletin düzenleyici rolü güçlü olmalı, ancak bu güç bireysel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı olmamalıdır. Aksi halde, ekonomik ve politik baskılar uzun vadeli büyümeyi engeller.
Daron Acemoğlu’nun eserlerinden çıkarılacak dersler arasında en kritik olanların, 1- ülkelerin ekonomik ve politik başarılarını sürdürülebilir kılmak için kurumsal reformlar yapmaları, 2- kapsayıcı yapılara, teknolojiye ve eğitime yatırım yapmaları, 3- gerçek manada demokrasinin sağlanması (halkın bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi ile mümkün) olduğunu düşünüyorum.
Ekonomik büyüme, yalnızca kısa vadeli kazançlar elde etmekle değil, uzun vadede kapsayıcı ve adil bir ekonomik sistem kurmakla mümkün. Bu bağlamda, devletin rolü, özgürlüklerin korunması ve ekonomik fırsatların geniş kitlelere yayılması, ülkelerin uzun vadeli refahını belirleyen en önemli faktörler olarak görülmeli.
Ülkemiz, Acemoğlu'nun önerdiği bu temel ilkeleri uygulayarak, daha sürdürülebilir ve adil bir ekonomik kalkınma yoluna girebilir.