Dalga boyu büyüyor

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya piyasalarındaki dalgalı hava devam ediyor. ABD ekonomisinde durgunluk tehlikesinin artması ve Euro Bölgesi borç krizinin büyük ülkelere yayılması son aylarda küresel risk algısını zaten artırmıs?tı. Ancak son dönemde piyasaları panig?e sürükleyen, G7 politika yapıcılarının küresel durgunluk riskine kars?ı çözüm bulmak için gerekli siyasi kararlılıg?a ve ve güce sahip olduklarına duyulan güvenin sarsılması oldu.

Piyasalardaki gerileme, Euro Bölgesi'nde borç krizinin patladıg?ı 2010 Mayıs'ını geçmis? durumda. 2010 yılına göre daha genele yaygın ve daha ag?ır bir düzeltme ile kars?ı kars?ıya oldug?umuz anlas?ılıyor. Temmuz ayı PMI verileri ABD ve Avrupa ekonomilerinin durgunlug?un sınırında oldug?unu gösteriyor. Genis?leyici maliye politikalarının devreden çıkmasıyla birlikte gelis?mis? ülke ekonomilerinde büyüme zaten hız kesmeye bas?lamıs?tı. Petrol fiyatlarındaki yükselis? ve Avrupa ülkelerinde yas?anan borç krizi büyüme üzerindeki baskıların daha da artmasına neden oldu.

Avro bölgesindeki borç krizi durulmak bilmiyor. Euro liderlerinin açıkladıkları kurtarma paketi sonrasında yas?anan iyimserlik kısa soluklu oldu. Özel kesim tahvil yatırımcılarının Yunanistan'ın borçlarının "gönüllü yeniden yapılandırılmasına" ne ölçüde katılacag?ı, benzer durumda olan I?rlanda ve Portekiz'in borç sarmalından nasıl çıkacag?ı gibi konulardaki belirsizlikler I?spanya ve I?talya'yı da riskli ülkeler arasına soktu. Avrupa Merkez Bankası'nın bankalara verdig?i likiditeyi artırması ve tahvil piyasalarından alım yapması faiz oranlarında ve risk primlerindeki artıs?ı s?imdilik sınırladı. Ama Avrupa bankalarının durumunun kötüles?tig?ine yönelik söylentiler bile piyasaları dalgalandırmaya yetiyor.

Mevcut konjonktür gelis?mis? ülkelerin, özellikle G3 Merkez Bankalarının, genis?leyici para politikasını uzun süre devam ettirmesini gerektiriyor. Avrupa'da yas?anan borç krizi ve ABD borçlanma limiti üzerinde aylarca süren tartıs?malar gelis?mis? ülkelerin durgunluk riskine kars?ı maliye politikasını kullanma s?ansını ortadan kaldırdı. Mevcut konjonktürde gelis?mis? ülke ekonomi yönetimleri para politikasını kullanarak ekonomilerini canlandırmaya ve finansal istikrarı sag?lamaya çalıs?maya mecburlar.

Büyümenin yavas?lamasıyla emtia fiyatlarının düs?mesi ve enflasyon baskısının azalması düs?ük faiz politikasını sürdürmek için merkez bankalarının elini güçlendiriyor. FED'in "politika faizlerini 2013 Haziran'ına kadar düs?ük tutacag?ı" ve gerek olması durumunda "büyümeyi canlandırmak için ilave önlem alacag?ı" açıklamasını bu konuda atılmıs? ilk adım olarak görüyoruz. Avrupa Merkez Bankası'nın da bu süreçte kaçınılmaz olarak FED'i izleyerek faiz indirimlerine bas?layacag?ına ve bilançosunu büyütmeye devam edeceg?ine inanıyoruz.

Türkiye'nin içinde bulundug?u gelis?mekte olan ülkelerin kademeli olarak bu sürece katılmalarını bekliyoruz. Sıcak paranın girerek makro dengeleri bozacag?ı endis?esi son yıllarda bu ülkeleri faiz dıs?ı yöntemlerle ekonomilerindeki ısınmaya ve enflasyona kars?ı mücadeleye zorluyordu. Küresel büyümedeki yavas?lamanın devam etmesi durumunda gelis?mekte olan ülkeler de miktarsal sıkılas?mayı (QT) tersine döndürmek ve kademeli olarak faiz indirmek zorunda kalacaklar.

Alınacak önlemlerin gelişmiş ekonomilerin çarklarını hızlandırarak dünya borsalarında yeni bir yükselis?i tetikleyeceg?ine zannetmiyoruz. Amerika'da 1930'larda yas?anmıs? ve Japonya'da halen devam eden "likidite tuzag?ına" yakalanılması riski hiç de az deg?il. Mevcut konjonktür küresel sermayenin hisse senedinden tahvile yönelmeye devam etmesini destekliyor.

Tüm yazılarını göster