Daha ancak yarısına geldik ama ocak enflasyonunda hesaplar şaşacak gibi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Doğrusu çok keskin dalgalanmalar yaşıyoruz son haftalarda. Bu dalgalanmalar haliyle yorumlara da yansıyor. Tüm yorumları kastediyoruz, yalnızca başkalarınınki değil; herkes gibi biz de gelişmeler karşısında bir sağa, bir sola savruluyoruz sanki. 

Aralık ayında fiyatların beklenmeyen bir şekilde gerilemesiyle ocak ayında gerçekleşeceği öngörülen yıllık orandaki hızlı düşüşün adeta öne alındığını belirtmiştik. Aralık sonunda yüzde 9 dolayında, iyimser bakışla yüzde 8.5-9.0 aralığında beklenen yıllık oran, bir anda yüzde 8.17'ye geriledi. Doğrusu çok mutlu olduk bu gelişme karşısında, olmamız da doğaldı. Her ne kadar bizim herhangi bir etkimiz yoktuysa da bu gelişmede, "Olsun" dedik, enflasyon düşüyordu ya ve düşüşün daha da hızlanacağının işaretleri alınıyordu ya, bu bize yeterdi. 

Petrol fiyatları da düşmeye devam ediyordu. Adeta, "Yaşasın" diye havalara zıplayacaktık. Enfl asyon, tahminlerimizden hızlı düşecekti belli ki. Artık 2015 enflasyonu için yüzde 6'lar çantada keklikti. 2015 enfl asyon hedefinde yine anlaşamıyorduk, ama öylesine küçük detaylara takılmanın alemi yoktu. Bazı hükümet üyeleri, 2015'in Merkez Bankası'nın öngördüğü yüzde 6.1 düzeyinde kapatılmasının mümkün olduğunu söylüyorlardı. Ufak bir ayrıntı, Merkez Bankası'nın yüzde 6.1 olarak açıkladığı, başlangıçta hedef gibi algılanan oranın tahmin olduğu çoktan ortaya çıkmıştı. Hedef ile tahmin arasındaki farkı da herhalde izah etmek gerekmezdi. Merkez Bankası'nın 6.1'lik oranını, "hedef-tahmin" ayrımını da karıştırarak dile getiren hükümet üyeleri, altında imzaları olan orta vadeli programdaki yüzde 6.3'lük hedefi unutmuşlar mıydı ki acaba? 

Ama dedik ya, böyle küçük ayrıntılara takılıp canımızı sıkmaya gerek yoktu. Gün, düşen ve daha da düşecek olan enflasyonun tadını çıkarma günüydü. 

Ve "Yaşasın" diye havalara zıplamaya hazırlanıyorduk ki, birden yerdeki karı, buzu fark ettik. Zıplamasına zıplardık da, yere indiğimizde ayaklarımızı sağlam basma ve ayakta kalabilme konusunda ciddi bir risk var gibi görünüyordu. 

Kış koşulları can sıkıyor 

TÜFE'de gıda ve alkolsüz içecekler grubunun yaklaşık dörtte bir payı var. Bu gruptaki fiyat hareketlerinde en büyük etken kuşkusuz iklim koşulları. Yağışın az ya da çok olması veya bu yılki gibi çok sert geçmekte olan kış doğal olarak fiyatları da etkiliyor. 

Bu gruptaki ürünlerin fiyatı ocak ayları itibariyle 2013'te yüzde 4, geçen yıl ise yüzde 5.16 artış gösterdi. Bu yıl da koşullar pek uygun değil, çok sert bir kış yaşıyoruz. Bunun etkisiyle gıda grubunda fiyatlar görece yüksek seyrediyor. Ne var ki, Rusya'ya olan ihracatın sekteye uğraması bu yüksek seyri biraz olsun aşağı çeken etki yapıyor. 

Ocak ayında gıda maddeleri grubunda fiyatların hangi oranda artacağını kestirmek, hele hele şimdiden bir tahminde bulunmak hiç kolay değil. Ancak, gıdada örneğin yüzde 5 dolayında bir artış olursa, bunun genel endekse dörtte bir oranında, yani yüzde 1.25 gibi bir yansımada bulunacağı açık. Doğrusu gıdada yüzde 5 gibi bir artış da şaşırtıcı olmaz. 

Diğer yandan, hemen her yılın ilk ayında olduğu gibi bu yıl da sigara ve alkollü içkilere vergi zammı geldi. Bu gruptaki zam oranı çok yüksek olabiliyor. Ancak, sigara ve alkollü içkiler TÜFE'de ancak yüzde 5 dolayında ağırlığa sahip olduğu için toplama yansıma daha düşük kalıyor. 

Petrolün katkısı hız kesiyor 

TÜFE'de benzinin yüzde 1.9925, LPG'nin yüzde 1.6137, mazotun ise yüzde 1.4524 ağırlığı bulunuyor. Bu ağırlıklar geçen yılki düzeyi gösteriyor, bu yılın oranları henüz açıklanmadı. Ama öyle çok büyük oynamalar olacağı da beklenmiyor. 

Akaryakıttaki bu üç temel ürünün TÜFE'deki toplam ağırlığı yüzde 5.0586 düzeyinde. Geçen aralık ayındaki ortalama fiyatlarıyla bugünlerdeki fiyatları dikkate alınarak ve endeksteki ağırlıkları göz önünde bulundurularak yapılan hesaplamalar, bu üç üründen TÜFE'yi 0.40- 0.50 puan aşağı çekecek şekilde etki doğabileceğini gösteriyor. Ancak, "ayın kalan süresinde petrol ve kurda, akaryakıt fiyatlarını çok etkileyecek keskin dalgalanmalar yaşanmadığı takdirde" diye bir dip not düşmeyi de ihmal etmeyelim. 

Bir yanda gıda ve alkolsüz içecekler ile tütün ve alkollü içecekler grubunun olumsuz etkisi, diğer yandan akaryakıtın olumlu katkısı... Ocak ayı TÜFE oranını belirlemede çarpışacak madde grupları belli. 

Bu çarpışmadan nasıl bir oran mı çıkar? Öyle görünüyor ki, ocak ayında yüzde 1'den daha düşük bir artış başarı hanesine yazılır. Başarı diyorsak da, bundan uyguladığımız politikalar sayesinde elde ettiğimiz bir başarı anlaşılmasın. Hiç katkımız olmayan bir şekilde petroldeki fiyat düşüşünün nimetini yemekle meşgulüz. 

Petroldeki düşüşe dayalı enflasyon yavaşlaması bir gün sona erecek. O günler için bir B planımız var mı? Sahi var mı? 

Belki... Belki plan diye gördüğümüz ve doğru bellediğimiz, Merkez Bankası'nın faizi düşürmesi. Ya Merkez faizi düşürdüğünde de, (düşürürse) enflasyonu aşağı çekemezsek... O zaman da, "Merkez geç kaldı da bu indirimin etkisi az oldu" der çıkarız...

Tüm yazılarını göster