Coğrafyanın ekonomik avantaja dönüşmesi

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

OECD Türkiye temsilcisi olan Kerem Alkin köşesinde, küresel ticaretin önümüzdeki 25 yılda 65 ile 75 trilyon dolar arasında bir hacme ulaşacağını ve geleneksel kara, deniz ve hava yolu ticaret koridorları ile bu derece büyük bir taşımacılığın gerçekleştirilemeyeceğini, yeni oluşturulacak ulaşım yollarının stratejik değerinin yüksek olacağını belirtti.

Kerem Hoca’nın tespitleri çok değerli. Keza Türkiye’nin coğrafik konumu kuzey-güney, doğu-batı ekseninde kıtalar/bölgeler arası oluşturulacak neredeyse her koridorun bağlantı noktası. Bu durum Türkiye'ye önemli avantajlar sunuyor.

Türkiye’den başlayan Kafkaslar sonrası Hazar Denizi’ni aşarak Orta Asya ve Çin’e ulaşan Orta Koridor, Rusya'dan geçen "Kuzey Koridoru" ile İran'dan geçen "Güney Koridoru"na alternatif oluşturuyor. Orta Koridor, Çin ile Avrupa'nın bütünleşmesi adına önemli bir yere sahip. Bir yıl içinde Çin’den Avrupa’ya giden 10 milyon konteynırın yüzde 96’sı denizyoluyla, yüzde 4’ü Trans-Sibirya Demiryolu hattı üzerinden kuzeyden sevk edilmekte. Orta Koridor, Kuzey Koridoruna oranla daha hızlı ve daha ekonomik. Ayrıca deniz yoluna kıyasla ulaşım süresini yaklaşık 15 gün kısaltmakta. Bu geçişlerinin yüzde 30’unun Türkiye'den geçecek şekilde kaydırılması hedefleniyor.

Aynı zamanda Orta Koridor, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile doğal bir sinerji yaratmakta. Bu kapsamda Çin’den gelen ilk tren 2019 yılında Türkiye’nin ulaştırma altyapısını kullanarak Avrupa’ya gitti. Buradaki temel sorun “kazan-kazan” ilkesinin işletilip, işletilemeyeceği üzerine. Keza Çin’in üretim gücü düşünüldüğünde Türkiye’de dahil olmak üzere Orta Koridor üzerindeki hiçbir ülke Çin ihracatına karşılık verebilecek bir ekonomik güce sahip değil.

Kalkınma Yolu Projesi ise Irak’ın FAV Limanı'ndan Londra'ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa'nın her ülkesine kesintisiz ulaşımı sağlanacak. Fav Limanı'ndan yola çıkarak Avrupa'ya gidecek bir geminin Kalkınma Yolunu kullanması Süveyş Kanalı'na kıyasla 15 günlük kazanım sağlayacak. Proje Ortadoğu’yu Avrupa’ya bağlayacak ve bölgesel istikrara katkı sunacak.

Kalkınma Yolu projesine eklemlendirilecek bir ulaşım yolu ise Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru. Çin'den Pakistan’ın Gwadar Limanı'na, oradan Faw Limanı'yla Kalkınma Yolu projesine ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaşacak koridor hem daha az maliyetli hem de daha hızlı.

Zengezur koridorunu da unutmamak lazım. O da Kalkınma Yol ile bağlantılı hale gelecektir. Açılması halinde özellikle Türk dünyasının ve Kafkasya’nın diğer coğrafyalarla bağlantı kurması kolaylaşacak, ticaret ve lojistik ilişkiler artacak, bunun getireceği refah sayesinde gerginliklerin yerini yeni iş ilişkileri alacak.

Ayrıca Litvanya’dan başlayan Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan’dan geçerek Türkiye’ye bağlanacak olan Carpathia Otoyol Projesi de Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile kesişim sağlayacak. Böylece Asya ile Ortadoğu'daki ticaret yolları Türkiye üzerinden bütün Avrupa'ya bağlanacak.

Gerçekten Türkiye; üç kıtanın birbirine yaklaştığı, tarihi bakımdan önemli ticaret ve ulaşım koridorları üzerinde hem mal hem de enerji taşımacılığı için doğal bir köprü konumunda. Bu köprüyü bir merkez haline getirebilirsek, küresel pazardaki rekabet gücümüz artmakla kalmayacak bölgeler arasında siyasi ve kültürel ilişkilerin de gelişmesinin önünü açabileceğiz. Türkiye'nin ekonomik ve jeopolitik statüsü daha da güçlenecek.

Coğrafi konumumuz bu coğrafyada Türkiyesiz bir koridoru imkânsız kılıyor. Hele hele bir de enerji koridorlarını düşünürseniz bu imkansızlığı daha rahat analiz edebilirsiniz. Ancak, önümüzdeki dönemde ticaret koridorlarına kimin hâkim olacağı yarışıyla ve hatta riskleriyle karşı karşıya geleceğiz. Küresel ekonominin güç merkezlerinin birbirlerine karşı yapacağı hamleler halkların refahını artırmak için oluşturulan koridorları bir anda çatışma merkezleri haline dönüştürebilir.

Bunu engellemenin yolu ise daha az çatışma daha fazla diplomasiden geçiyor.

Tüm yazılarını göster