Çinli ve Hintli kadın 4 trilyon dolarlık ekonomi yaratacak

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

2020'de Çinli ve Hintli kadınların toplam yıllık geliri 5 trilyon dolara ulaşacak. Kadınlar her iki ülkenin ekonomik büyümesinde çok önemli bir güç oluştururken, Çin'in tek çocuk politikası büyüme önünde önemli bir engel olarak değerlendiriliyor. 

Çin ve Hindistan'da hızlı bir şekilde güçlenen ve sayıları artan kadın tüketiciler, ekonomik büyümenin önemli bir motoru olarak ön plana çıkıyorlar.

Çinli kadınların yarattığı ekonomi 2010 yılında 1.3 trilyon dolar iken, bu rakamın 2020 yılında 4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

Çin hükümetinin öncelikli stratejisinin iç tüketimi artırmak olduğu bir dönemde, kadınlara önemli bir rol düşeceği ortada.

2010 yılında 230 milyar dolarlık ekonomi yaratan Hintli kadınların ise 2020'de 900 milyar dolarlık bir ekonomiye imza atacakları tahmin ediliyor. Her ne kadar Hindistan ekonomisinde kadın işgücü Çin'e oranla daha kırılgan bir yapıya sahip olsa da, Hintli kadınların satın alma gücü hızlı bir gelişim sergiliyor. 2010 yılında çalışan 134 milyon kadın toplamda 280 milyar dolar gelire ulaşırken; bu sayının 2020 yılında 158 milyon kadına ve 900 milyar dolar gelire ulaşacak olması, oldukça başarılı bir büyümeye işaret ediyor.

Genç kadın çalışanların, orta ve üst yönetime doğru ilerlemeye başlamaları ve gelir düzeyinin bu derece ciddi bir şekilde artmasının, lüks sektörü başta olmak üzere, bir çok sektöre ivme kazandıracağı da kesin.

2020 yılında Çinli ve Hintli kadınların toplamda yıllık geliri 5 trilyon dolara ulaşmış olacak. Dolayısıyla bu kadınların taleplerini doğru anlayan şirketler önümüzdeki dönemin kazananları olacak.

Son dönemlerde gerçekleştirilmiş bazı araştırmalara ait rakamlar aslında Çinli kadınların tüketimdeki rolünü net bir şekilde ortaya koyuyor: 

. Nielsen tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre 30-39 yaşları arasındaki Çinli kadınların tüketici güveni erkeklerle aynı düzeye yükselmiş durumda.
. Women of China Magazine'e göre 2006 yılında kazandıkları paranın yüzde 55'ini tasarrufa ayıran Çinli kadınlar, bugün bu paranın sadece yüzde 24'ünü bir kenara koyuyorlar. Dergiye göre alışveriş kararlarının yüzde 77'sini kadınlar veriyor.
. HSBC tarafından gerçekleştirilen "Gelecek Kadınlarda" araştırmasına göre, küresel şirketlerin büyük bir bölümü yatırım kararlarını alırken kadın tüketicileri dikkate alıyorlar. Çinli kadın tüketicilerin eğitim düzeyi, gelir düzeyi ve finansal bağımsızlığı artıyor.
. Hurun Report tarafından gerçekleştirilen 2011 Çinli Zenginler Listesi'ne göre dünyanın en zengin 20 girişimci kadınının 11'i Çin'den geliyor.
. Nielsen'e göre Çinli kadınlar bugün küresel boyutta lüks tüketimin yüzde 50'sini gerçekleştiriyorlar. Bu oran on sene önce yüzde 20 seviyesindeydi.

Kadınlar ne ister?

Peki Çinli ve Hintli kadınlar ne istiyor?
İlk sırada, çocuklar için güvenli ve besleyici gıdalar geliyor. Ulaşılabilir lüks ürünlere yönelik ilgi ve yükselen marka bilinci Çin ve Hintli kadınların tüketim süreçlerini belirleyen diğer önemli iki özellik.

GFK verilerine bakacak olursak; Çinlilerin yüzde 49'u kendi benliğini dış görünüşü ve satın aldıklarıyla açıklıyor; yine yüzde 49'u markaları tercih ediyor çünkü kaliteye ancak marka ile ulaşabileceklerine inanıyor; yüzde 63'ü bozulmuş yiyecekten kaynaklanan rahatsızlık yaşamaktan korkuyor.

Çin'de 2004'de satılan telefonlarda akıllı telefonların payı yüzde 2 iken 2011'de bu oran yüzde 30'a yükselmiş. 2004 yılında yüzde 3 olan A sınıfı buzdolabı kullanım oranı ise 2011 yılında yüzde 28 olmuş.

Bu noktada gündeme gelen bir diğer soru da Çinlilerin tüketim alışkanlıklarını belirleyen unsurların neler olduğu?

McKinsey 2011 Tüketici Raporu'nda, 2010-2020 yılları arasında Çin'de tüketiminin iki kat artacağı ve ülkenin ABD'nin ardından dünyanın en büyük ikinci tüketicisi olacağı ifade ediliyor.

Bugün Apple'dan Starbucks'a, Siemens'ten Nike'a tüm dünya markaları Çin'de faaliyet gösteriyor. Fakat işin ilginç yanı, ülkede yaşanan bu batılaşmanın, Çin tüketicileri için geçerli olmaması. Analistelere göre Çin'de başarılı olmanın sırrı yabancı değil, global bir marka olmayı başarmak; Çinlilerin farklı taleplerine cevap vermek; derinde yatan kültürel ve toplumsal özelliklere dikkat etmekten geçiyor.

Ülkede hızla yükselen lüks sektörüne bakacak olursak; Çinliler bugün lüks ürünleri en fazla satın alan toplum olarak yükseliyor. Tax-free alanında uzmanlaşan Global Refund'a göre, Fransa'dan alınan lüks ürünlerin yüzde 15'i Çinlilere ait. Öte yandan Fransa'yı ziyaret turistlerin sadece yüzde 2'sini Çinliler oluşturuyor. Lüks ürünler, Çinliler tarafından önemli bir yatırım aracı olarak değerlendiriliyor.

Tek çocuk politikası büyümeye engel

Bu arada Avustralya'nın Monash Üniversitesi tarafından yayımlanan bir çalışma, Çin'in tek çocuk politikasının, ülkenin ekonomik büyümesi önünde engel oluşturduğunu ortaya koyuyor. Tek çocuk politikasının 1979 yılında başladığını dikkate alan araştırma kapsamında, 1975, 1978, 1980 ve 1983 yıllarında doğan Çinli gruplar arasında bir anket gerçekleştirilmiş.

Sonuç: Daha sonraki yıllarda doğan çocuklar, bugün daha karamsar, sıkıntılı, insan ilişkilerinde rahatsız ve diğerlerine karşı güvensiz bireylere dönüşmüş durumdalar.
Oyse güven gerek profesyonel ilişkilerde, gerekse ticarette anahtar rolü üstlenen bir değer.

Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer bulgu, Çinli tek çocukların risk almaya istekli olmamaları. Risk almamak, yenilikçilik ve girişimciliğin de önünü kapatıyor kaçınılmaz olarak.

Nüfusu kontrol altına almak içindi

Çin'de tek çocuk politikası, 1979 yılında artan nüfusu kontrol altına almak amacıyla geçici bir önlem olarak getirilmişti. Tek çocuk politikasının kuralları ise aslında biraz karışık. Şehirlerde yaşayanlar tek çocukla sınırlanırken, kırsal kesimde yaşayan ve ilk çocukları kız olanların, ikinci çocuk yapmasına izin veriliyor. Politikada, her ikisi tek çocuk olan anne-babaya, iki çocuk yapma sınırı gibi istisnalar mevcut.

Kurallara uymayanların mülklerine el konabiliyor ya da işlerini kaybedebiliyorlar. 
Çin Kalkınma Araştırma Vakfı ise bir süredir, ülke liderlerine tek çocuk politikasından vazgeçilmesi ve her ailenin iki çocuk yapmasına izin verilmesi için çağrıda bulunuyor.
Çünkü Çin'in kadınlar olduğu kadar, gençlere de ihtiyacı var.

Tüm yazılarını göster