Çin, Japon ekonomisi için fırsat

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Çin'in 2010 yılında, yani beklenenden beş yıl önce, Japonya'yı yakalayacağını ifade eden ekonomistler, yine de Çin'in Japonya için tehditten çok, fırsat oluşturduğunu söylüyorlar.  2009 yılında ekonomisinde daralma yaşayan Japonya'nın, ihracat rakamlarındaki olumlu verilerde en büyük pay Çin'e yapılan ihracata ait. Bu arada Çin'in 2029 yılında da ABD ekonomisini geride bırakacağı ifade ediliyor.

Ekonomistlere göre, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Japonya, bu konumunu 2010 yılında, yani beklenenden tam beş yıl önce Çin'e kaptıracak. Japonya'nın dev kamu borcu ve gitgide üretkenliğini kaybeden yaşlanan nüfusu karşısında, Çin hızla büyümeye ve Japonya'nın ihracat yaptığı piyasaları kapmaya devam ediyor. Tokyo merkezli Araştırma Enstitüsü Dai-Ichi Life ekonomisti Hideo Kumano, "Önümüzdeki 10-20 içinde Japonya dünya ekonomileri sıralamasına ne kadar geriye düşecek hayal bile edemiyorum" diyor. Bundan kısa bir süre öncesine kadar herkes Japonya'dan "ekonomik mucize" olarak bahsederken, bugün Japonya yeni bir "İsviçre" olarak değerlendiriliyor: Yani, zengin ve rahat, fakat küresel açıdan çok fazla önem taşımayan, dünyanın büyük bir bölümünün tanımadığı bir ülke. Japonya'nın kamu borcu GSYİH'nin yüzde 180'ine ulaşıyor. Bu rakam karşısında Japonya'nın da Dubai'nin durumuna düşüp düşmeyeceği gündeme gelirken, liberallerin 50 yıl süren yönetiminin ardından göreve gelen yeni demokrat Başbakan Yukio Hatoyama, Japonya'nın büyüme modelini değiştirmekte kararlı görünüyor. Yeni büyüme modelinin temelinde ise iç tüketimi artırmak yer alıyor.

Japon ekonomisi daraldı, Çin ekonomisi büyüdü

Japonya ekonomisi, ihracat rakamlarındaki artışa rağmen, 2009 yılının tümünde yüzde 5 oranında daraldı. Bu daralma sonrasında Çin'in Japonya'yı geride bırakmış olabileceği tahmin ediliyordu. Fakat Japonya güçlü ihracat rakamları sayesinde konumunu korumaya devam etti. Japonya'nın ihracat rakamlarına yönelik kaydedilen olumlu verilerde en büyük pay ihracata, özellikle de Çin ile yapılan ihracata ait. Çin şu anda Japonya'nın en önemli pazarı konumunda. Çin 2010 başında  çift haneli büyümeye geri döndüğünü açıkladı. Çin ekonomisi ise 2009'un son çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 büyüme kaydetti. Çin böylece 2009 yılında yüzde 8.7 büyüme gerçekleştirmiş oldu. Bu, beklentilerin oldukça üzerinde bir performans oldu. Japonya ekonomisini geçme konusunda temkinli davranan Çinli yetkililer ise öncelikle Çin'deki yoksul nüfusun büyüklüğüne dikkat çekiyorlar.

Japon şirketler küresel güçlerini kaybediyor

Japonya'nın yaşadığı bir diğer önemli sorun da, Japon şirketlerinin dünya genelindeki rollerinin ve konumlarının da zayıflamış olması. 1988 yılında Nomura Securities tarafından yayınlanan listede piyasa değeri sıralamasındaki ilk on şirketten sekizi Japon şirketiydi. 2009 ortasında ilk on şirketin arasında hiçbir Japon şirket yer almadı. Liste Çin ve ABD'li şirketler tarafından paylaşılırken, Toyota Motor sadece 22. sırada yer alabildi. İlk 100 şirket arasında ise sadece beş Japon şirketi yer aldı. Çin, ticaret fazlası, yabancı döviz rezervleri, çelik üretimi gibi alanlarda da Japonya'yı geride bıraktı. Çin'in bu yıl içinde otomobil üretiminde de Japonya'yı geride bırakacağı ifade ediliyor.

Çin, Japonya için hızla büyüyen bir pazar

Çin'de kişi başına düşen gelir Japonya'nın 10'da birinden daha az, fakat genel satın alma gücü bazında bakıldığında Çin 1992 yılında Japonya'yı geride bırakmayı başardı. ABD'yi ise 2020 yılından önce yakalaması bekleniyor. Japonya'nın durumu bir bakıma ekonomi temellerini de yansıtıyor: Bir ülke geliştikçe, büyüme yavaşlamaya başlıyor. Goldman Sachs verilerine göre Japonya'nın GSYİH'si 1960'lı yıllarda ortalama yüzde 10.4; 1970'li yıllarda yüzde 5; 1980'lerde yüzde 4; 1990'larda ise sadece yüzde 1.8 büyüme gerçekleştirdi. 2000'li yılların başında ise büyüme daha da yavaşladı. Bazı ekonomistlere göre Japonya'nın komşusundan korkmaması gerekiyor, çünkü Çin 2006 yılından bu yana Japonya'nın en büyük ticaret ortağı. Japonya'nın ihracat rakamlarına yönelik kaydedilen olumlu verilerde en büyük pay ise Çin'e yapılan ihracata ait. Küresel otomotiv pazarı duraklama dönemi yaşarken, Toyota ve Nissan gibi Japon otomotiv devleri alım gücü yükselen Çin piyasasında yeni bir oyuna hazırlanıyorlar.  Japonya Ekonomik Araştırma Merkezi Baş Ekonomisti Nobuo Iizuka, "Japonya son derece hızlı büyüyen bir pazarın komşusu. Bu bir tehdit değil, tam tersine büyük bir avantaj. Burada sorulması gereken soru Japonya'nın bu avantajı kullanıp kullanamayacağı" yorumunda bulunuyor. Tokyo merkezli Nomura Sermaye Piyasaları Araştırma Enstitüsü uzmanlarından C.H. Kwan ise Çin ekonomisinin 2029 yılında ABD'yi de geride bırakacağını dile getiriyor. Kwan, "Eğer Çin para biriminin değerini her yıl yüzde 2 oranında artırırsa, bu tarihi 2026'ya çekebiliriz" diyor. Kwan'ın küresel ekonominin geleceğine yönelik şu yorumu ise oldukça ilginç: "Artık Çin'in çok fazla ayakkabı üretmesinden bahsetmiyoruz. Çin, herkesi geride bırakmak üzere."

Japonya'nın büyüme modeli değişiyor

Başbakan Yukio Hatoyama, özellikle küresel kriz sonrasında, Japonya'nın büyüme modelini değiştirmekte kararlı görünüyor. Yeni büyüme modelinin temelinde ise iç tüketimi artırmak yer alıyor. Fransa merkezli Uluslararası Ekonomi Araştırma ve Bilgi Merkezi Cepii (Centre D'Etudes Prospectives et D'Information Internationales) analistlerinden, Japonya ekonomisi uzmanı Evelyne Dourille-Feer bu değişimi şöyle anlatıyor:

. Japonya ekonomisinin temelleri sağlam

"Japonya ekonomisi Dubai'nin durumuna düşmez, çünkü sağlam temellere dayanıyor. Japonya bankaları çok güçlü bir yapıya sahipler. 1990 yılında yaşanan krizden ders aldılar ve subprime'lara yönelmediler. Bunun yanı sıra Japonya'nın borcunun yüzde 93'ünü Japonlar oluşturuyor. Bu da güven verici bir durum."

. İç tüketim desteklenecek

"Yeni hükümet Japonya'nın 1990 yılından bu yana yaşadığı zayıf büyüme tuzağından çıkabilir, çünkü en iyi stratejiyi seçti. Bu strateji doğrultusunda yoğun bir şekilde tüketimi destekleyecek. Son on yıldır şirketler tarafından uygulanan sıkı maaş kısıntıları yüzünden hanelerin satın alma gücünde bir artış yaşanmadı. Öte yandan, yaşadığımız resesyonun şiddeti, ülkelerin büyümek için sadece ihracata güvenemeyeceklerini ortaya koydu. Bu nedenden dolayı demokrat hükümet sosyal güvenlik harcamalarını yüzde 10 oranında artırmayı öngördü. Asgari ücretin ise 687 yenden bin yene yükseltilmesine karar verildi. Bu sayede, 2010 yılında GSYİH'nın yüzde 1.7 oranında büyümesi bekleniyor."

. Her yeni çocuğa ilave devlet yardımı

"Ülkenin önündeki en büyük engellerden birisi yaşlanan nüfus. Bugün Japonların yüzde 22'sinden fazlası 65 yaşın üzerinde ve 2040 yılına kadar sayıları iki kar artacak. Doğum oranlarının artması için hükümet çocuk başına yıllık 13 bin yen (100 Euro) destek sağlayacak. Bu düşük bir oran, fakat son elli yıldır tüm yardımların şirketlere gittiği bir ülkede, yine de bazı şeylerin değiştiğine dair önemli bir kanıt sayılabilir. Postanın özelleştirilmesinin dondurulması da bu değişimin bir diğer kanıtı."

. Özelleştirme süreci donduruldu

"Bir önceki hükümet tarafından 2007 yılında başlatılan özelleştirme süreci, felakete dönüşmek üzereydi. 300 posta ofisinin kapanması ve hiçbir şeyin işlememesi karşısında şaşkınlık içinde kalan Japonlar, bu reform sürecini eleştirmeye başladılar. Yeni hükümet ise her şeyi iptal etmeye karar verdi."

. Kamu harcamaları kısıldı, 22 milyar Euro tasarruf sağlandı

"Dev kamu borcu dikkate alındığında, hükümetin bu cömert programı uygulamak için çok fazla hareket alanı kalmıyor. Dolayısıyla Başbakan Hatoyama iktidara geldiği ilk günden itibaren fon toplayabilmek için kamu harcamalarını ciddi bir şekilde kısıtlamaya karar verdi. Gereksiz olduğuna karar verilen 143 proje iptal edildi; altyapı harcamaları yüzde 18.3 oranında kısıldı. Bunun sonucunda bir kaç ay içinde 22 milyar Euro tasarruf sağlandı. Hükümet bu şekilde devam edebilir, küresel ekonomi de yolunda giderse, bütçe açığı toparlanır." 

Tüm yazılarını göster