”Çıktı açığı” ve işletme hakimiyeti

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Tamer Berksoy, kendisine ve mesleğine saygısı olan bir akademisyendir.

İnsanları yakından tanımak için  birlikte yemek yemeyi, yola gitmeyi ve iş yapmayı  öğütler  atalarımız.

Tamer Hoca ile epey zamandır yolculuklar da yapıyoruz, yemeklere de katılıyoruz , iş de yapıyoruz. Tanımanın verdiği güvenle, anlattıklarını can kulağı ile dinliyor; analizlerinden yararlanmaya çalışıyorum.

Dünya Gazetesi'ndeki yazısında  diyordu ki:

" Çıktı açığı analizini, iktisat politikaları,özellikle de talep yönetimi açısından önemli bir analiz aracı olduğunu düşünüyorum. Nitekim, çıktı açığı analizi,  günümüz merkez bankalarının para politikası kurgularında önemli rol oynamaktadır. Çıktı açığının varlığı ekonomide pozitif bir büyüme marjı olduğunu, toplam talebin genişletilmesi halinde ekonominin ısınmadan büyütülebileceğini gösteriyor. Hızlı büyüme evrelerinde  çıktı açığı kapanıyor, bunun ötesine geçilince ısınma işaretleri ortaya çıkıyor. Dolayısıyla  çıktı açığının varlığı ya da büyüyor olması, Merkez Bankasını enflasyon kaygısından uzaklaştırıyor ve bir parasal gevşeme marjı yaratıyor. Çıktı açığının kapanıyor olması da parasal sıkıştırma gereğine işaret ediyor."

Makroekonomik  kararların etkileri  ilgi alanımızın dışında değil.  Bizim odaklandığımız  alan ise , işletmeler ölçeğindeki "alternatif tepkilerin" neler olduğunu kavrama…

Çıktı analizinin yapısı

"Çıktı açığı analizinin" etkili  sonuçlar üretebilmesi için, kararları alan iradenin bir dizi ayrıntıya hakim olması gerekir.

Hakim olmamız gereken  ilk konu, ülkenin bütün üretim alanlarında  "kapasitelerin" net olarak bilinmesidir.Bu bilginin varlığı  konusunda ciddi kuşkularım var: Makine-donanım satın alırken sözleşme yapmasını bilmeyen, üretim odaklı olan, montaj ve deneme üretimlerinin etkilerini  hesaplamasını   önemsemeyen bir  algının hala bugün hakimeyetini koruduğuna inanıyorum.

Boş kapasitelerin "talep esnekliği" konusunda da  kafa yormak, hangi koşullarda ne gibi refleksler verebileceğini bilmek de işimize  hakim olmanın bir başka aracı. Kapasite boşluklarının talep değişmelerine  tepkisinin  niteliğini ve hızını  ölçemiyorsak, Merkez Bankası parasal gevşeme ya da parasal sıkıştırma kararlarını  nasıl öngörebiliriz ki?

İş süreçleri, makine-donanımın yerleşimi, makine-donanımın  birbirini bütünlemesi de talep değişmelerine uyum  hızını belirler.

Bir başka boyut, işgücünün niteliğidir.Var olan kapasite ve teknik olanakların sınırlarını zorlayabilmemiz işgücünün  yetişkinliğine bağlıdır.İşgücünün uyumu için eğitim ve kalifiye işgücü arzına da hakim olmalıyız…

Ayrıntı  özeni

Ülkenin iş yapma kültürü, fiziki donanımları- yolları,limanları vb.- da  çıktı açığının nitelik ve niceliğini etkiler…

İşyeri kültürü, yöneticilerin değer ve davranışları, ortak değerleri, ortak iradeyi,ortak yararları, ortak projeleri ve ortak kurumları hareketlendirecek "yönetişim ilkeline"  bağlılıkları da  çıktı ölçeğini  etkiler.

Bir  politika aracı olarak  "çıktı açığını" kullanacaksak, o açığı yaratan etkenleri, açığın ölçeğini belirleyen işyeri düzlemindeki oluşumları  net olarak bilmeliyiz ki,ülke ölçeğinde etkilerini dikkate alan politikalar üretebilelim.

Şimdi hep  birlikte  eğri oturup doğru konuşalım: Bu ülkede  "çıktı açığı" potansiyelini, yani " üretici kapasitesi, teknoloji düzeyi, işgücü profili, yönetişim becerisi ve altyapı  olanak ve kısıtlarına"  ilişkin  gerçekçi veri elde etmenin  olanağı var mı?

Çıktı açığına, işletmelerimizin kendi  iç örgütlenmesi açısından yaklaşırsak, doğru yatırım, etkin üretim ve  hızlı tepki vermeyi daha iyi kavrayabiliriz.

Tüm yazılarını göster