Çıkış

UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Yurtiçindeki geçen haftanın en önemli gelişmesinin TCMB'nin yayınladığı enflasyon raporu olduğunu söyleyebiliriz. Banka 2010 yılı sonu TÜFE enflasyon tahmin aralığını (yüzde 70 olasılıkla) 2010 yılı sonu için yüzde 7,2 ile yüzde 9,6 olarak revize etti. Bu tahmin aralığının orta noktasının yüzde 8,4 olmasına rağmen bunun bir orta nokta tahmin olmadığını eklemeliyiz. Önceki tahmin aralığının orta noktası ise yüzde 6,9'du.

Enflasyon Raporu'nda gerekirse erken faiz arttırabileceğine yer verilmiş olsa da, rapordaki genel görünümün ve projeksiyonların piyasaların beklentisinden daha iyimser olduğunu görüyoruz. Bu durumun da bizim görüşlerimizle daha uyumlu olduğu görülüyor.

Raporun 72-74 sayfalarında yer alan (Kutu 5.1 Para Politikası Kararlarının Piyasa Faizleri Üzerine Etkisi) araştırma sonuçlarının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bahsi geçen araştırmalarda, Türkiye'de tahvil ve bono piyasası esas alındığında, para politikası aktarımının ilk adımı olan politika faizlerinden finansal piyasalara aktarımın işlediğini sonucunun çıktığını not ediyoruz.

Raporun 104-107 sayfalarında (Yakın Dönem Enflasyon Gelişmeleri Sonrasında İletişim Politikası ve Enflasyon Beklenti) anlatılan çalışma sonuçlarına da dikkat çekmek istiyoruz. Banka, bu bölümde, son dönemde enflasyonda gözlenen artışlar enflasyon beklentilerini ve genel fiyatlama davranışlarını bozma riskini taşıdığı düşüncesi aktarılarak, iletişim politikasına daha da önem vereceğini vurgulanıyor. Enflasyon beklentilerinin hedeflerine olan duyarlılığın artmasının yanında son dönemlerde gözlemlenen yüksek ve dalgalı seyre rağmen orta vadede para politikasına duyulan güvenin devam ettiğini düşünüyoruz.

TCMB'nin resmi hedeflerinin orta vadeli enflasyon görünümüne dair beklentiler üzerindeki belirleyiciliğinin artması nedeniyle Banka'nın mecbur olmadıkça hedeflerini değiştirmek yerine tahminleri değiştirmesi bizce daha makul görünüyor.

Raporun 75-77 sayfalarında yer alan (Kutu 5.2 Türkiye'de Para Politikasının Kriz Sonrası Süreçte Çıkış Stratejisi) ifadeler TCMB'nin "çıkış stratejisinin" piyasanın tahmin ettiğini sandığımız gibi hızlı değil, (bizim tahminimize paralel) zamana yayılan yumuşak bir süreç olmasını planladığı anlaşılıyor.

Örneğin Banka, kriz sürecinde kredi piyasalarına yönelik alınan tedbirlerin kaldırılmasında acele edilmeyeceğini ve bu bağlamda, üç aylık repo ihalelerine, miktarı likidite gelişmelerine bağlı olarak zaman zaman değişebilecek olsa da, devam edileceğini belirtiyor. Benzer şekilde, Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarında da mevcut koşullarda bir değişiklik öngörmüyoruz. Banka, çıkış stratejisi çerçevesinde, öncelikle krizle mücadele kapsamında finansal sisteme yönelik riskleri azaltmayı amaçlayan önlemlerin geri çekilmesini planlıyor.

Banka'nın yayınladığı bu rapor ve dün açıklanan Nisan ayı enflasyon verilerinden sonra piyasanın ilk faiz artırımının tarihini daha ileriye kaydıracağını tahmin ediyoruz.

Uzun zamandır var olan, yılın son çeyreğinde başlamak üzere ve 2010'un tamamında artırımların 125 baz puan olacağı yönündeki tahminimiz ise devam ediyor.

Tüm yazılarını göster