Merkez Bankası 2024 Eylül ayı ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Buna göre yılın ilk 9 ayında cari açık 5.27 milyar dolar oldu. Yine yılın bu dokuz aylık sürecinde finans hesabından 21,97 milyar dolar para geldi. Bu durumda kasanın, yani rezervlerin 16,70 milyar dolar artması gerekiyordu.
Ama olmadı;
Bu yılın ilk dokuz ayı itibari ile rezervlerde 4,14 milyar dolar azalma oldu. Çünkü cari denge ve finans dengesi 16,70 milyar dolar fazla vermesine rağmen net hata noksan kaleminden 20,72 milyar dolar çıkış oldu.
Hatta şunu belirtelim: Haziran-Eylül dönemi 4 ayda cari denge açık vermediği gibi toplamda 10,06 milyar dolar fazla verdi. Bunun üstüne finans hesabından da 4,15 milyar dolar para geldi. Böylece son 4 ayda Merkez Bankası rezervlerinde 14,21 milyar dolar birikmesi gerekiyordu.
Öyle olmadı;
Net hata noksandan 10,75 milyar dolar çıktığı için MB rezervleri sadece ve sadece 3,38 milyar dolar attı.
Şimdi geldik asıl meseleye:
Aralık 2023’de Merkez Bankası’nın brüt rezervi 145,5 milyar dolardı. Swap hariç rezervler ise -36,4 milyar dolar seviyesindeydi.
2024 Eylül ayı itibari ise Merkez Bankası’nın brüt rezervi 153,6 milyar dolar yükselirken swap hariç rezervler ise 29,9 milyar dolara çıktı.
Ödememeler dengesinde rezerv eksilmesi aslında brüt döviz rezervinde görülüyor. Aralık 2023’de brüt rezervler 145,6 milyar dolarken bunun 97,6 milyar doları döviz, 47,9 milyar doları da altın hesabından geliyordu.
2024 Ekim ayında brüt rezerv 153,6 milyar dolara yükselirken döviz rezervi 92,2 milyar dolara düşüyordu. Çünkü brüt rezerv artışı altın hesabından geldi. Altın rezervi fiyat artışından dolayı 47,9 milyar dolardan 61,4 milyar dolara yükselmişti…
Acaba swap hariç rezervlerde yaşanan 66,3 milyar dolarlık iyileşme nereden geldi? Yani ödemeler dengesinde cari fazla verirken rezervlerdeki erime kasanın boş olduğunu mu gösteriyor?
Ya da beklendiği kadar güçlü bir döviz yapısına hala kavuşamadık mı?
SGK başka diyor:
TÜİK dün işgücü verilerini açıkladı. Buna göre eylül ayında toplam istihdam 33 milyon 067 bin kişiye ulaştı.
Biz olaya SGK verileri ile karşılaştırmak için ağustos ayı itibari ile bakalım:
TÜİK verilerine göre ağustos ayında çalışan sayısı 33 milyon 164 bin kişi. Geçen yıl ağustos ayında ise çalışan sayısı 32 milyon 071 bin kişiydi.
TÜİK’e göre son 1 yılda çalışan sayısı 1 milyon 093 bin kişi artmış oldu.
Gelelim SGK kayıtlarına…
Buna göre geçen yıl ağustos ayında zorunlu sigortalı sayısı 23 milyon 023 bin kişi. Bu yıl aynı ayda sigortalı sayısı ise 23 milyon 304 bin kişi.
Yani SGK kayıtlarına göre çalışan sayısı 281 bin kişi arttı.
TÜİK kayıtlarına göre 1 milyon 93 bin kişi artarken SGK kayıtları 281 bin kişi diyor. Acaba aradaki fark olan 812 bin kişi kayıtsız mı çalışıyor. Yoksa bu satırları yazan benim gibi kişiler hem kayıtlı çalışıp hem de emekli mi gözüküyorlar?
Ne olursa olsun durum pek parlak değil. Türkiye kayıtsızlıkla mücadele etmek isterken istihdamın kayıtsız artması kabul edilebilir olamaz.
Ya da gerçekte böyle bir istihdam yok ama TÜİK bize tozpembe bir şeyler mi gösteriyor?
Bu işi araştırmak sanırım kayıtsızlıkla mücadelenin bir parçası olacaktı.
Aksi halde kağıt üstünde görülen refah gerçekte büyük bir acının örtünmüş hali olacaktır.