Cari açıktaki düşüşün yüzde 22'si altın kaynaklı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hiç kimse, Türkiye'nin bu yılki altın ihracatını "sıradan, olağan, hep tekrarlanabilecek, bize katma değer olarak çok katkıda bulunan" bir ihracat olarak niteleyemez. Tamam, bu ihracatta mevzuata, uluslararası ticarete aykırı bir durum yok. En azından görünürde yok; varsa da biz bilmiyoruz. Ama, dedik ya, hiç kimse de bu ihracatın makul ve hep devam edebilir olduğunu söyleyebilecek durumda değil.

Altın ihracatı, Türkiye'nin toplam ihracatına doğal olarak katkı yapıyor, toplam rakam büyüyor. Şöyle ya da böyle bu ihracat yapılmışsa, toplam rakama elbette yansıyacaktı, yansıyor da. Bu şekilde büyük görünen ihracat da elbette cari açığı olumlu etkileyecekti, etkiliyor da.

Katkı 3 milyar dolar

Merkez Bankası'nın önceki gün açıkladığı ilk altı aya ilişkin ödemeler dengesi istatistikleri cari açığın 2011'e göre yüzde 31 oranında 13.7 milyar dolar azaldığını ortaya koydu. Bu, gerçekten önemsenmesi gereken bir azalma. Cari açığımız üçte bir azalmış durumda.

Peki, ne yaptık da böylesine bir azalma gerçekleşmesini sağladık? Ya da soruyu biraz değiştirelim; azalmanın bu hızda olacağını öngörüyor muyduk?

Doğrusu hiç kimse bu soruya "Atılan müthiş adımlar, alınan çok köklü ve etkili önlemler sayesinde cari açıkta böylesine bir azalma yaşandı" diye yanıt verme durumunda değil. Kabul, hiç bir şey yapılmadığı söylenemez, ekonominin soğuması için frene basıldı. Geçen yıl yüzde 8.5 olan büyümenin bu yıl yüzde 4'te kalması öngörülerek bir soğuma hedefi ortaya konuldu, amaç belli edildi; ama yine de cari açıkta üçte bire yaklaşan daralmanın tümüyle alınan önlemlere bağlı olduğunu söylemek hiç de kolay değil.

Hesapta olmayan gelişmeler yaşadık, belki de yaşamaya devam edeceğiz. Bunlardan biri, biraz önce belirttik; ekonomideki soğuma. Yeri gelmişken bir kez daha vurgulayalım; ekonomideki soğuma, üretim düzeyinin gerilemesi demek değildir. Kastedilen, baz alınan döneme, örneğin geçen yıla göre "daha fazla", ama giderek "daha az fazla" üretim yapılmaya devam edilmesidir.

Üretim artış hızımız yavaşlıyor, bunu zaten öngörmüş, öngörmenin ötesinde hedeflemiştik. Ama hesapta olmayan etkenler de ortaya çıktı. İşte altın ihracatı...

Geçen yılın ilk yarısında 1.9 milyar dolarlık ithalata karşılık 573 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiştik ve böylece net olarak 1.3 milyar dolarlık ithalat yapılmıştı. Bu yıl tablo tersine döndü. 5.4 milyar dolarlık ihracata karşılık ithalat 3.7 milyar dolarda kaldı, böylece 1.7 milyar dolarlık net ihracat gerçekleştirilmiş oldu.

Geçen yılki 1.3 milyar dolarlık net ithalattan, bu yılki 1.7 milyar dolarlık net ihracata geçiş, 3 milyar dolarlık avantaj sağladı. Altı aylık dönemler itibariyle cari açıkta ortaya çıkan 13.7 milyar dolarlık azalmanın, 3 milyar doları altın ihracatındaki değişimden kaynaklandı. Bir başka ifadeyle altın ihracatı, cari açıktaki azalmaya yüzde 22'lik bir katkıda bulundu.

Devam ettirilmesi çok çok zor!

1987-2011 yıllarını kapsayan son çeyrek yüzyılın altın ihracat ve ithalat rakamlarını çıkardık. Türkiye 25 yılda her yıl için ortalama 552 milyon dolar olmak üzere toplam 13.8 milyar dolarlık ihracat yapmış. Her yıla ortalama 2.2 milyar dolar düşmek üzere toplam ithalat 54.4 milyar dolar olmuş. Net ithalat ise her yılın ortalamasında 1.6 milyar, çeyrek yüzyılın tümünde 40.6 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.

Rakamlar ortada 25 yılda 13.8 milyar dolarlık altın ihraç eden Türkiye, bir yılda bu rakamın yüzde 40'ı kadar ihracat yapmış. Bunda bir tuhaflık yok mu? Bu, devam ettirilebilir bir tablo mu?

Cari açıkla ilgili öngörülerde bulunurken iki noktayı iyi analiz etmekte yarar var. Birincisi, ekonomideki soğumaya daha fazla izin verilmesi zor görünüyor; ikincisi, altın ihracatının katkısının giderek azalmasını beklemek gerekiyor. Bu iki etken bir arada düşünülünce cari açıktaki azalmanın yılın ikinci yarısında ilk yarıdaki kadar olmayacağı, ama yine de şu anki gidişata göre 60 milyar doların altında bir gerçekleşme ortaya çıkmasının beklenebileceği söylenebilir.

Tüm yazılarını göster