Cari açıkta ibre 35 milyarı gösteriyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Kesin rakamları 31 Mart'ta göreceğiz; ama tabloyu biliyoruz; 2009, Türkiye'nin son yıllarda görülmedik ölçüde küçüldüğü bir yıldı. Buna rağmen, cari işlemler dengesinde 14 milyar dolara yakın açık verdik. 2010 yılı için öngördüğümüz 18 milyar açıkta kalamayacağımız işaretleri 2009'un son aylarındaki hareketlenmeden belliydi de, somut rakam yoktu; o rakam da dün geldi. Merkez Bankası'nın açıklamasına göre, ocak ayındaki cari işlemler dengesi açığı yaklaşık 3 milyar dolar oldu.

Ocak ayındaki 3 milyar dolarlık açık, geçen yılki 491 milyon doların çok üstünde, ancak bu kıyaslamanın bir anlamı yok. Geçen yılın kendine özgü koşulları vardı, bunu tekrarlamak anlamsız. Dolayısıyla kıyaslamayı ekonomik daralma yaşanmayan önceki yıllarla yapmak gerekiyor.

Bu yıl ocakta verilen açık, 2007 ve 2008'in ocak aylarındaki düzeyin hala altında. 2007'nin ocak ayında 3.2, 2008'in ocak ayında ise 4.2 milyar dolarlık açıklar verilmişti. 2007 ve 2008 yıllarının tümündeki cari açık ise sırasıyla 38 ve 42 milyar dolar olmuştu.

Geçmiş yılların eğilimleri ve bu yıl ekonominin geçen yıldan kesinlikle daha canlı seyredeceği gerçeği karşısında cari açığın öngörülen 18 milyarda tutulmasının mümkün olmadığını kabul etmek gerekiyor. Kaldı ki, yıllıklandırılmış cari açık, ocak ayı sonunda zaten 16.3 milyar dolara erişti. Yani 18 milyar dolara pek bir şey kalmadı…

Cari açık elbette büyüme hızının düzeyine çok bağlı seyredecek. 2010 yılının cari açığı, çok geniş bir aralıkta söylersek, 30-40 milyar dolar arasında gerçekleşecek. Marjı biraz daha daraltmak gerekirse, biz bu daraltmayı yukarı dilimlerde yapmanın daha makul olduğunu düşünüyoruz. Yani açığın 35-38 milyar aralığında gelmesi şaşırtıcı olmayacak.

Bu yıl ithalat hızlanacak, ihracatta da bir hızlanma olacak. Ancak ihracat açısından bir dizi dezavantaj var. Bunların başında euronun durumu geliyor. Euro daha da değer yitirir ve bu kalıcı hale gelirse ihracatçının etkilenme boyutu artacak. Ayrıca, dış ticaret kayıtlarımız dolar olarak tutulduğu için euro cinsi ihracat, kayıtlara daha düşük yansıyacak, bu da ticaret açığını, bağlı olarak cari açığı büyütecek.

Cari açığı olumsuz etkileyebilecek bir başka etken turizm gelirlerindeki azalma olabilecek. Turizm gelirleri geçen yıl 2008'e göre 700 milyon dolar azaldı. Bu azalma, hız kazanarak devam eder mi, yoksa durur mu, şimdiden kestirmek zor. Ancak, küresel krizin etkisiyle turizm gelirlerinde bu yıl daha hacimli bir gerileme ortaya çıkarsa, doğaldır ki cari açık sorunu daha da büyüyecek. Ama turizmden gelebilecek olumsuz etkinin göz ardı edilebilecek boyutta kalacağı söylenebilir.

IMF chatleşmesine son!

2010 yılında cari açığın en az 30 milyar dolara gideceğinin anlaşıldığı dünün bir gün öncesinde hükümet bir anlamda IMF ile köprüleri attı. Arada bir köprü var mıydı, o da tartışılır ya…

IMF ile görüşmeler uzunca bir süredir teknolojinin nimetlerinden yararlanmak suretiyle "chatleşerek" yürütülüyordu zaten. Hazine bürokratları sabah mesaiye başladıklarında o gün ne konuşacaklarına karar veriyorlardı belli ki, sonra ABD'de mesainin başlaması bekleniyor ve iki ülkede çalışma saatlerinin çakışabildiği kısa sürede chatleşerek görüşmeler yürütülüyordu. Bunca zaman chatleşince bir de hal hatır sormak gerekirdi tabii ki…

IMF ile ilişkilerin tıkanma nedeni bürokratların çözebileceği konular mıydı ki elektronik ortamdaki sohbetle bu sorunların üstesinden gelinebilsin. IMF, "kendi açısından haklı, bizim açımızdan yapılamaz" bir dizi istekte bulunuyordu. Belediye gelirleri konusu önemli bir engeldi anlaşma için, ayrıca Gelir İdaresi'nin özerkleştirilmesi gibi bir konu vardı. Kabul etmek gerekir ki, hiçbir siyasal iktidar, hele hele çok önemli bir genel seçim öncesinde bu kozlarını yitirmek istemez. Üstelik, dış kaynak konusunda da çok büyük bir çaresizlik yaşamıyorsa. Türkiye de dış kaynakta bir çaresizlik içinde olmadığına göre…

Ama bir gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Krizin en zor günlerini IMF'siz atlattık, bundan sonrası daha kolay, demek pek doğru değil. Krizin en zor günlerinde fazla dış kaynağa ihtiyaç duymadık ki. En yalın gösterge cari açık. Geçen yılı 14 milyarla kapattık, bu yıl 35'e gidiyoruz. Bu rakamlar illa IMF desteğine ihtiyaç duyulduğunu göstermez, ama en azından o yanlış söylemden de vazgeçmek gerek.  

Cari açık (Milyon Dolar
  Ocak Yıllık
2003 -250 -7,515
2004 -898 -14,431
2005 -1,447 -22,198
2006 -2,400 -32,193
2007 -3,217 -38,311
2008 -4,171 -41,946
2009 -491 -13,853
2010 -2,959 ?
Tüm yazılarını göster