Cari açık ve görünen köy!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bugün biraz tembellik edelim; sizi 12 Aralık 2012'ye götürelim ve "2012 cari açığı 50 milyarın da altında kalacak" başlıklı yazımızın bir bölümünü biraz ekleme ve çıkarma yaparak tekrarlayalım:

"Dün bu köşede 2012 büyümesini artık yüzde 3'ün üstünde tutmanın neredeyse olanaksız hale geldiğini yazdık. (Büyüme yüzde 2.5'i bile bulmayacak, yüzde 2.2-2.3 düzeyinde oluşacak.) 2012'nin cari açığı da belli ki 50 milyar doların altında kalacak. (Cari açık 48.9 milyar dolar oldu.)

Biraz geri gidelim; bu köşede 20 Şubat 2012 tarihinde '2012'de daha az büyüyecek, daha az cari açık verecek; ama yüksek enflasyondan kurtulamayacağız' diye yazmışız. Enflasyonda yüzde 6 dolayında bir gerçekleşme bekleniyor (gerçekleşme yüzde 6.16 oldu) ve böyle bir oran Türkiye için yüksek sayılmaz elbette, dolayısıyla bu değerlendirmemizin enflasyon dışında kalan kısmı için aylar öncesinden isabet kaydetmiş olduğumuzu söyleyebiliriz. Aslında böyle bir tahmin yapmak pek de zor değildi; çünkü biz de tahminlerimizi ağırlıklı olarak öngörülen hedefler üzerine kurgulamıştık.

2 Nisan'da "Bardağın dolu tarafı, cari açık hızla düşecek; boş tarafı, büyüme çok yavaşlayacak" başlığıyla benzer bir değerlendirme daha yapmışız.

Büyüme-açık kolkola!

Türkiye ne zaman hızlı büyüse, yüksek düzeyde cari açık veriyor ya da tersi oluyor. 2011 ve 2012 yılları bu konuda çok tipik örnek durumunda.

2011'de yüzde 8.5 gibi çok yüksek bir büyüme sağladık. Cari işlemler dengesinde ise 77 milyar dolar gibi bir açık oluştu. Kuşkusuz cari açığın boyutu tek başına önemli değil. Açığın milli gelire oranı önem taşıyor. Biz, bu oran konusunda yüzde 10'la tüm sınırları zorladık, hatta aştık. 2012'de ne oldu; büyümenin yüzde 4'lük hedefe ulaşmayacağı, daha sonra yapılan yüzde 3.2'lik tahmini bile bulmayacağı anlaşıldı. Ne var ki düşük oranlı büyümenin getirdiği bir dizi olumsuzluğa karşılık, olumlu bir gelişme olarak görece düşük bir cari açık vereceğimiz ortaya çıktı. Tabii ki milli gelirin yüzde 7'sini (yüzde 6'da kaldı gibi) bulan 50 milyar dolar civarındaki (gerçekleşme 48.9 milyar) bir cari açığa "az" demek ne kadar doğruysa..."

2013 hedefinin anlamı kalmadı

İşte iki ay önce bunları yazmışız. Peki bundan sonra ne olacak, yani 2013 yılı nasıl geçecek, şimdi de onu irdelemeye çalışalım.
Cari açık, yıllık bazda 44-45 milyar dolara kadar daha gerileyecekmiş gibi görünüyor. Bu düzeye, mart sonunda gelinebilir gibi. İşte sonrası belirsiz...

Belirsiz; çünkü cari açık bir sonuç, ekonominin belirleyicisi durumunda olan bir gösterge değil. 2013'te ekonominin ne kadar büyümesine izin verilecek, kredi artışında hangi orana kadar ses çıkarılmayacak, 2014 seçimleri öncesinde piyasanın ne ölçüde genişlemesi arzulanacak ve ekonomi bütün bu tercihler paralelinde ne ölçüde büyüyecek, cari açık da ona göre bir büyüklüğe erişecek.
2013-2015 dönemi orta vadeli programı yapılırken 2012'nin cari açığı 58.7 milyar dolar olarak tahmin edilmiş ve baz olarak bu rakam alınmak suretiyle 2013'te 60.7 milyar dolarlık bir açık verileceği öngörüsünde bulunulmuştu. 2012 gerçekleşmesi 48.9 milyar olduğuna göre, 2013 hedefi olarak da 60.7 milyarın artık bir anlamı kalmadı.

OVP'ye göre 2013 cari açığında 2012'ye göre yüzde 3.4 artış öngörülüyordu. 2013 açığına ilişkin rakam sabit tutulduğu takdirde açıkta yüzde 24'lük bir artış söz konusu olacak demektir ki, bu hiç de gerçekçi değil. En azından, büyümenin ıkına sıkına yüzde 4'ü bulacağının tahmin edildiği bir yıl için. Seçimler dolayısıyla tüm engeller kaldırılır ve büyüme hızı yüzde 4'ün çok ötesine geçerse, o zaman da cari açık yine alır başını gider.

BDDK demek, kredi kartı sorunu demek!
BDDK Başkanı Mukim Öztekin, göreve başladıktan sonra Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleriyle ikinci kez bir araya geldi. Öztekin, bankacılık sektörünün 2012 sonuçlarını açıkladı, gerçekleşmelere ilişkin detaylı bilgi verdi.
Öztekin, güvence kapsamındaki mevduata ilişkin tutarın 2004'ten bu yana 50 bin lira olduğunu, enflasyon dikkate alındığında tutarın 100 bin liraya çıkarılmasının normal karşılanması gerektiğini söyledi. BDDK Başkanı, bu düzenlemenin ek prim ödeyecekleri için bankalara bir yük getireceğinin altını çizdi.
Ama sorular ortaya koydu ki, üstünde en çok durulan konu kredi kartları sorunu. BDDK Başkanı Öztekin, "Her hizmetin bedeli olacaktır" diyerek kredi kartında aidat alınması taraftarı olduğunu belirtti. Ziraat Bankası'nda görev yaptığı dönemden bir gözlemini aktaran Öztekin, alışverişte taksitlendirme olanağı bulunmayan ve çeşitli puan avantajları taşımayan, ama aidatı da olmayan kredi kartı çıkardıklarını, ne var ki bu kartın talep görmediğini söyledi.
Bankaların da zaman zaman haksız uygulamaları olduğunun altını çizen Öztekin, "Bir kredi kartından haksız yere 40 lira aidat aldığı için 7-8 bin lira ceza ödeyen banka var" diye konuştu.
BDDK Başkanı, kredi kartı ödemelerindeki gecikme durumunda Merkez Bankası'nın belirlediği aylık tavan faizin yüzde 2.84 olduğunun hatırlatılması ve görüşünün sorulması üzerine, "Bu sorunun muhatabı biz değiliz" demekle yetindi.   

 
 

Tüm yazılarını göster