Cari açık, ticaret açığındaki küçülme ve kar transferinin düşmesi sayesi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

   
Görünen köy kılavuz istemiyor. Mart ayının dış ticaret verileri belli olduktan sonra cari açığın nasıl gerçekleşeceği de üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir hale gelmişti. Nitekim bu köşede 2 Mayıs'ta mart ayı cari açığının geçen yıla göre yaklaşık 3.5 milyar dolar düşerek 6 milyara kadar gerileyebileceğini, mart sonu itibariyle yıllık açığın da 72 milyarın altına inebileceğini belirtmiştik.

Dedik ya, dış ticaret verilerinin açıklanmasından sonra bir-iki işlemle bu sonuçlara ulaşmak mümkündü. Ancak mart ayı için dikkate alınması gereken bir veri daha vardı; geçen yılın mart ayındaki kar transferi. Yabancıların, doğrudan yatırımlar kapsamında geçen yılın mart ayında tam 1 milyar 368 milyon dolarlık kar transferi söz konusu olmuştu. Başka hiçbir ayda bu rakamın yarısına bile yaklaşılmamıştı. Yani, geçen yılın mart ayındaki 9.6 milyar dolarlık Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığı cari açıkta bu kar transferi de büyük etki yapmıştı.

Bu yıl, geçen yıldaki kadar bir kar transferi beklenmiyordu. Nitekim, geçen yıl martta 1 milyar 368 milyon dolarla rekor kıran yabancıların doğrudan yatırımlarla ilgili kar transferi, bu yıl yalnızca 361 milyon dolar oldu. Yani söz konusu kar transferinde 1 milyar doları biraz aşan bir gerileme söz konusuydu.

Cari açık, bu yıl mart ayında geçen yılın 3 milyar 433 milyon dolar altında kaldı. İşte bu gerilemenin üçte bire yakını, yani 1 milyar 7 milyon doları yabancıların kar transferindeki azalmadan kaynaklandı.

Ticaret açığı 2.5 milyar azaldı

Mart ayındaki cari açığın geçen yıla göre gösterdiği gerilemenin temelde iki kalemden kaynaklandığını belirttik ve bu kalemlerin birini yukarıda aktardık. Cari açıktaki 3.4 milyar dolarlık azalmanın üçte bire yakını kar transferindeki azalmadan kaynaklanmıştı. Dış ticaret açığındaki gerileme de cari açığı tam 2.5 milyar dolar aşağı çekti. Geçen yılın mart ayında 9.8 milyar dolar olan ticaret açığı, bu yıl 7.3 milyar dolarda kaldı.

Dış ticaret açığı olarak aktardığımız 7.3 milyar doların klasik tanımlı ticaret açığını gösterdiğini (FOB ihracat ve CIF ithalat), ödemeler dengesi kapsamındaki tanıma göre ise dış ticaret açığının 6 milyar dolar olduğunu belirtelim. 6 milyar doların, pozitif ve negatif (ağırlıkla pozitif) bazı kalemlerin eklenmesiyle 7.3 milyar dolardan türetildiğinin de altını çizelim.

Ne kadar büyüme, o kadar açık!

Son beş yılı; cari açık, dış ticaret açığı, cari açığın ticaret açığına oranı olarak çeyreklere ayırarak inceledik. Ayrıca, cari açığın her çeyrekte aldığı paya baktık. Aslında şaşırtıcı bir sonuç çıkmadı ortaya. Ekonomi ne zaman canlıysa ve giderek canlanma eğilimi gösteriyorsa cari açık da büyüme eğilimi içine giriyor ya da tersi oluyor.

Ekonominin canlılığı ve bunun cari açığa olan yansıması açısından son beş yılda hep zikzak çizildiğine de tanık olduk. En istikrarlı çeyrek, üçüncü çeyrek. Üçüncü çeyreklerdeki cari açığın yıllığa oranı, 2007-2011 döneminde yüzde 14 ile yüzde 22 arasında değişti.

Ama örneğin son çeyrek? 2007'de cari açığın yüzde 31'i son çeyrekte verildi. 2008'in ikinci yarısıyla birlikte küresel kriz etkisini göstermeye başladı ve söz konusu yılın son çeyreğindeki cari açığın yılın tümünde verilen açıktaki payı yüzde 14'e kadar indi. Yüzde 31'den, yüzde 14'e; çok hızlı bir gerileme ortaya çıkmıştı.

İzleyen yıl ne oldu; küresel krizin etkisinden kurtuldukça ekonomi canlanmaya ve cari açık büyümeye başladı. 2009'un son çeyreğinde verilen açık, bu kez yıllık açıkta tam yüzde 34 pay aldı.

2010'un son çeyreğinde ekonomi yine iyice coşmuştu; cari açığın yıllıktaki payı yüzde 36'yı buldu.

Geldik 2011'e; ekonomideki büyüme yavaş yavaş daha düşük oranda gerçekleşiyordu ve son çeyrek cari açığının yıllıkta aldığı pay yüzde 22'ye kadar düştü.  

Çeyreklerin ortalama payı

Yani açığın çeyreklere göre toplamda ne kadar pay aldığına ilişkin istikrarlı bir gösterge olmadığı çok açık. "Ancak", diye düşündük, "Ağırlıklandırma yoluyla ortalama bir oran belirleyerek bir hesaplama yapmak mümkün olabilir". Ağırlıklandırma işlemini yaparken de, küresel krizin etkisiyle çeyreklere göre çok büyük dalgalanmalar yaşanan 2009 yılını dikkate almadık.

2009 hariç olmak üzere 2007-2011 döneminin ağırlıklı ortalamasını alarak yaptığımız hesaplama; yılın tümündeki cari açığın yaklaşık yüzde 26'sının ilk çeyreklerde verildiğini gösterdi. İkinci çeyrekler yıllık açıkta yüzde 29, üçüncü çeyrekler yüzde 20, son çeyrekler ise yüzde 25 pay alıyor.

Gidişat hedefle uyumlu    

Bu yıl ilk çeyrekte 16.2 milyar dolar cari açık verildi. Bu açığın, ilk çeyrek ortalamaları dikkate alınarak yıllık açığın yüzde 26'sı olduğu varsayılırsa, 2012 cari açığı 62-63 milyar dolar düzeyinde gerçekleşecek demektir. 2012 yılı açık hedefinin 65.4 milyar dolar olduğunu da hemen hatırlatalım.

Yani açık, 62-63 milyar dolar olduğu takdirde, hedefle tam uyumlu sayılabilecek bir gerçekleşme sağlandığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Kuşkusuz çeyrekler itibariyle verdiğimiz paylar ve bu paylardan yola çıkılarak yapılacak tahminler çok genel bir değerlendirme olmaktan öteye gidemez. Rakamları belli dönemlerde yukarı iten ya da aşağı çeken etkenler devreye girecektir. Nitekim martta ve bağlı olarak ilk çeyrekte cari açığın geçen yıla göre 1 milyar dolar küçülmesini sağlayan yabancıların doğrudan yatırımlara ilişkin kar transferindeki azalmada olduğu gibi. Bu ve benzeri döviz çıkışları yaşanması durumunda, tüm tahminleri gözden geçirmek gerekecektir.

Tüm yazılarını göster