Cari açığın çaresi daha iyi eğitim

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

UBS Gelişmekte Olan Ülke Ekonomileri Bölüm Başkanı Cluse, Türkiye'nin cari açık sorununa şu çözümü sunuyor: "Türk ekonomisinin en büyük zayıflığı, büyümenin iç talep odaklı olması. Ekonomi ne kadar hızlı büyürse büyüsün, cari açık artmaya devam edecek. İhracatın artması şart. Bunu için eğitim kalitesinin yükselmesi ve ülkenin yüksek teknolojiye dayalı imalat sektöründe rekabet edebilmesi gerekiyor."

UBS Gelişmekte Olan Ülke Ekonomileri Bölüm Başkanı ve Baş Ekonomisti Reinhard Cluse, aynı zamanda bankanın Türkiye Baş Ekonomisti. Türkiye ekonomisinin son derece dayanıklı ve güçlü olduğunu söyleyen Cluse, küresel ekonomide yaşanan zorluklara rağmen, Türkiye'nin bölgedeki büyüme şampiyonu olmaya devam edeceğini söylüyor. Türkiye'nin euro bölgesindeki krizden kaçınılmaz olarak olumsuz etkileneceğinin de altını çizen Cluse, "Umarız Türkiye doğu sınırlarında jeopolitik şoklara maruz kalmaz" diyor.

Sıkı mali politikaların ekonomik büyümeye zarar vermeyeceğini de ifade eden Cluse, Türkiye'nin cari açık sorununa net bir çözüm getiriyor: "Türk ekonomisinin en büyük zayıflığı, büyümenin iç talep odaklı olması. Ekonomi ne kadar hızlı büyürse büyüsün, cari açık artmaya devam edecek. İhracatın artması için eğitim kalitesinin yükselmesi; mühendislik yeteneklerinin geliştirilmesi ve ülkenin yüksek teknolojiye dayalı imalat sektöründe rekabet edebilmesi şart." DÜNYA'nın sorularını yanıtlayan Reinhard Cluse'un Türk ekonomisine yönelik yorumları ve beklentileri şöyle:

Orta-uzun vadede TL'de değer kaybı yaşanabilir

"Cari açığın daralması ve Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yüksek tutması sayesinde, TL'nin 2012/13 döneminde istikrarını koruyacağını tahmin ediyorum. Bunun yanı sıra iki senaryo öngörüyorum: Birincisi, eğer Türkiye yapısal reformlarda ve rekabet gücünü artırmak için gösterdiği çabada başarı sağlarsa, cari açık kontrol altında kalır ve daha zayıf bir Türk Lirası ihtiyacı olmaz. Bu durumda, TL istikrarını korur, hatta önümüzdeki senelerde değer bile kazanabilir. Fakat tam tersi bir senaryo da gündeme gelebilir: Eğer rekabet gücü yeterince artırılamaz ve cari açık sorunu endişe yaratmaya başlarsa, 2012/13 sonrasında TL yeniden değer kaybetmeye başlar. Şahsen ben olumsuz senaryo tarafındayım ve orta-uzun vadede TL'nin hafif bir değer kaybı yaşayacağını düşünüyorum."

Cari açık ayarlaması "yapısal" değil, "dönemsel"

"Cari açığı düzenlemeye yönelik önlemlerin çok iyi ilerlediğini düşünüyorum. Ekim 2011'den bu yana uygulanan sıkı para politikası ve daha zayıf Türk Lirası'nın sonucunda, ekonomi yavaşlıyor ve iç talep ile net ihracat arasında denge oluşturuluyor. Ekonomik aktiviteye yönelik ayarlama, cari açığa yansıyor. 2011 Ekim ayında GSYIH'nın yüzde 11'ine denk gelen cari açık, 2012 haziran ayında yüzde 8.1'e geriledi. Bu hala yüksek bir oran, ama çok endişe verici değil. Fakat asıl sorun, bu ayarlamanın 'yapısal' değil, 'dönemsel' olması. Bir başka deyişle, cari açığın kapatılmasının geçici bir uygulama olduğunu düşünüyoruz. Yani Türk ekonomisi hızlandığında, cari açık yeniden yükselmeye başlayacak ve yatırımcılar için endişe kaynağı olmaya devam edecek. Hükümetin cari açığı zaman içinde azaltmak için bazı girişimler başlatmasını anlıyorum. Tasarruf yöntemleri; petrol ithalatını azaltmak için alternatif kaynaklara yönelmek; eğitime öncelik vermek gibi girişimleri son derece olumlu buluyoruz, fakat bunlar 5-10 sene içinde sonuç verecek girişimler. Dolayısıyla bunların sonuçlarını alana kadar, cari açık yeniden yükselişe geçebilir.

Finans, eğitim, altyapı ve perakende

Türkiye'de tüm sektörlerin büyüme potansiyeli çok yüksek; fakat ben özellikle yüksek katma değerli hizmet sektörlerinde çok daha yüksek bir büyüme potansiyeli görüyorum. Bunların başında bankacılık ve sigorta olmak üzere finans hizmetleri, eğitim ve bilgi teknolojileri geliyor. Altyapıya yönelik enerji ve inşaat yatırımlarında da önemli artış olacağını düşünüyorum. Öte yanda hanehalkı tüketimindeki güçlü artış, perakende sektörünü son derece olumlu etkileyecek. 

Umarız Türkiye doğu sınırlarında jeopolitik şoklara maruz kalmaz

2012'deki yavaş büyümenin ardından, Türk ekonomisinin 2013 yılında yüzde 4 gibi daha hızlı bir büyüme gerçekleştireceğini tahmin ediyoruz. Bu da cari açığın daralması değil, yeniden büyümeye başlaması anlamına geliyor. Kamu finansmanı güçlü kalmalı; fakat dış piyasaların durumu da son derece belirleyici olacak. Biz UBS olarak euro bölgesinde bir dağılma olacağını düşünmüyoruz; fakat euro krizinin kısa bir süre içinde çözülmesi mümkün görünmüyor. Dolayısıyla önümüzdeki sene batı Avrupa'da büyüme oldukça zayıf kalacak. Bu durum Türkiye'yi de olumsuz etkileyecek. Fakat Türkiye ekonomisinin dayanıklılığı konusunda iyimserim. Öte yandan, umarız Türkiye doğu sınırlarında jeopolitik şoklara maruz kalmaz.

Sıkı mali politikalar ekonomik büyümeye zarar vermez

"Türkiye'nin en büyük gücü ekonomide yüksek büyüme oranları yakalamayı sürdürebilme yeteneği. Dünya ekonomisi, özellikle de euro bölgesi, çok zorlu bir dönemden geçerken, Türkiye hızlı büyüyebilen bir kaç ülkeden biri olmayı sürdürüyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin daha geniş bir Avrupa'da, 'büyüme şampiyonu' olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu etkileyici büyüme, doğru ekonomi politikalarının yanı sıra, hızla artan nüfus; verimlilik artışı ve güçlü yatırımların bir sonucu. Güçlü bir yatırımcılık kültürü ve ülkenin coğrafi konumu da önemli rol oynayan diğer avantajlar arasında. Türk şirketleri Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu/Afrika pazarlarına kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Bir diğer önemli unsur da Türkiye'nin sağlam mali yapısı. Düşük bütçe açıkları ve GSYIH'nın yüzde 40'ına yaklaşan bir kamu borcu, Türkiye'nin bu belirsiz küresel ortam karşısında daha istikrarlı ve güçlü kalmasını sağlıyor. Dolayısıyla Avrupa'da Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin tersine, sıkı mali politikalar ihtiyacı Türkiye'nin ekonomik büyümesine zarar verecek nitelikte değil."

Büyümede ihracatın payı artmalı

"Türkiye'nin zayıf olduğu konuların başında, ekonomik büyümesinin iç talep odaklı olması; ihracatın ise sınırlı olması geliyor. Yani Türkiye ne kadar hızlı büyürse büyüsün, cari açık artmaya devam edecek. Cari açığın artması da finans piyasalarında endişe yaratacak. Dolayısıyla Türkiye'nin ihracatını artırması çok önemli. Bunun için de eğitim kalitesinin yükselmesi; mühendislik yeteneklerinin geliştirilmesi ve ülkenin yüksek teknolojiye dayalı imalat sektöründe rekabet edebilmesi gerekiyor. Tüm bunlar sağlandığı takdirde, Türkiye ihracata yönelik imalat sektörüne daha fazla yabancı yatıtım çekebilir. Bu da cari açığın zaman içinde azalmasını sağlar."

Tüm yazılarını göster