Çaresizlik körleştirir, tutarlılığı engeller!

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bu haftanın ilk yarısında küresel gündemi sarsan fakat finansal piyasalar tarafından görmezden gelinen gelişmeler belirsizlik ve kırılganlığın çok yüksek düzeylerde gezindiğine işaret ediyor. ABD'de bütçe konusunda siyasilerin anlaşamaması ve buna bağlı olarak borçlanma tavanının artırılmaması ile İtalya'da hükümetin düşme noktasına gelmesi sık rastlanan veya görmezden gelinebilecek kadar önemsiz gelişmeler sayılamaz. Bu durumda sormak gerekiyor, bu anormalik neden beklentiler yolu ile fiyatlara yansımıyor veya yansıtılması engelleniyor. Gelişmiş ekonomilerin toparlanmaya başladığına ilişkin hikâyelerle bu gelişmeler uyuşuyor mu?

Her şeyden evvel vurgulanması gereken temel bir unsur var, kazanmak zorunda olmayan özel tasarruf muhtemelen bu durumu ciddiye alıyor ve riskini azaltmaya çalışıyor. Fakat finansal sistem bu yöndeki eğilimin büyümesini önlemek ve fiyatlara yansımasını engellemek üzere, herkesin kaçındığı riskleri merkez bankalarının parasal genişlemeye devam edeceği varsayımına güvenerek alıyor. Bu durum sistemik kırılganlığın hızla yükseldiği anlamına geliyor; zira gelişmiş ekonomilere ilişkin iyimser hikayelerin gerçekçi olmadığı ve sorunların ağırlaştığı gibi olumsuzluklar açığa çıkıyor. Finansal yapının özkaynaklarına göre orantısız şekilde risk alması ve bunun açığa çıkmasını önlemek adına seferber olması ciddi kırılganlık anlamına gelir.

Diğer taraftan finansal yapının müdahil olması sayesinde ABD'deki siyasi gerginliğin fiyatlanmaması, başka bir deyişle mali kurumlar ve sermayenin Cumhuriyetçiler lehine ve Obama Hükümeti aleyhine taraf olduğu anlamına gelir. Eğer gelişmeler piyasalara olumsuz yönde yansısa idi Cumhuriyetçiler geri adım atmak ve yönetimin taleplerine boyun eğmek zorunda kalabilirdi; zira fiyatlama yolu ile kamuoyu baskısı harekete geçerdi. Bu durumda sormak gerekiyor haklı olduğuna inandığı bir konuda yönetim geri adım mı atacak, yoksa Cumhuriyetçiler üzerindeki baskıyı artırmak ve dirençlerini kırmak için bir şeyler mi yapacak? Eğer finansal yapıyı düzenleme ve denetleme mekanizması harekete geçirilir ise neler yaşanır, mali kesim kendi çıkarları gereği set değiştirmek ve Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk olan tarafı satmak zorunda kalır mı?… Göründüğü gibi olmayan bir kurumsal yapının kısa vadeden öte yönetime direnebilmesi mümkün müdür? Belki bir orta yol bulunur, fakat kirli çamaşırların ortaya dökülmesi önlenebilir mi?..
Gelişmiş ekonomiler hakkındaki iyimser hikayelerin asılsız olduğu, gelişmekte olanların da son iki yıldır olduğu gibi durgunlaşmayı sürdürdüğünü dikkate alır isek, geleceğin iyi şeyler vaat etmediğini görebiliriz. Bu saatten sonra taşıma su ile değirmeni döndürmek, sistemin itibar kaybını önlemek, istikrarsızlaştırma eğiliminin yönünü değiştirmek pek olası görünmüyor. Finansal piyasaların bunları fiyatlamayı reddediyor ve bunun için daha fazla risk alıyor olması durumu değiştirmez, tam aksine belli bir gecikme ile hızlanmasına sebep olabilir…

Tüm yazılarını göster