Çaresizliğin yeni adı: Kur savaşları...

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com
Kısa vadeli spekülatif beklentilere dayalı günü kurtarma anlayışı, finansal piyasalar ile ekonomideki eğilimler arasındaki uçurumu derinleştirmeye devam ediyor. Durum böyle olunca sorunlar ağırlaşıyor, sistemik kırılganlık büyüyor. Parasal genişleme dalgalarının rekabet koşuları, küresel talep ve gelir dağılımı üzerindeki orta-uzun vadeli yıkıcı etkisi bu sonuçta belirleyici oluyor. Merkez bankaları arasındaki dayanışmanın, hortlayan kur savaşları nedeniyle çatışmaya dönebileceği, korumacı önlemlerin daha yoğun şekilde tartışılacağı, sarsıcı tsunami niteliğindeki dalgalanmalar için enerji birikiminin hızlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bundan sonra yaşanacak riskten kaçınma eğilimleri daha önce yaşananlardan çok daha olumsuz sonuçlara sebep olabilir. 
 
Yerel para birimlerinin değer kaybetmesi ve rekabet gücünün bu yolla artırılması, bu uğruna enflasyon baskısının belli ölçüde artmasına izin verilmesi içinde bulunulan koşullara göre farklı sonuçlar üretebilecek bir tasarımdır. Eğer küresel eğilimler sürdürülebilir ve istikrarlı olsa sorunlu ekonomi açısından dengelenme yaratabilir; fakat aksi durumda sorunların ağırlaşma hızını artırmaktan başka bir işe yaramayabilir. Bir an düşünün küresel düzeyde ekonomilerin yarıdan fazlasının aynı yaklaşımla düzeltmeye çalıştığını varsayalım; bu kısır yarış kağıt üstünde olduğu gibi dış satım imkânlarını artırmaz, küresel talebi daraltır, enflasyonist durgunluğu derinleştirerek sistemik çöküşü hızlandırır. Bu gerçek çok iyi biliniyor olmasına rağmen söz konusu tercihten medet umulması çaresizliktir, korumacı önlemlerin önünü açan son çırpınışlardır.
 
Japonya ve İngiltere gibi durgunluğa mahkum olmuş gelişmiş ekonomilerin paralarına değer kaybettirerek durumlarını düzeltmeye çalışması, sürdürülebilir olmayan rotada çok tehlikeli virajların bulunduğu yeni bir aşamaya geçildiği anlamındadır. Finansal piyasalar bu yöndeki beklentilerden para kazanmaya çalışacaktır, fakat küresel ekonomide oluşacak ek tahribatın telafisi olamayacaktır. Tartışılan tüm detayları düşünülmüş, olası yan tesirleri kontrol altına alınmış bir tasarım değildir.
 
Parasal genişlemenin ve reel faizleri sıfıra veya negatife geriletmiş olmak son çare olarak kur savaşlarını gündeme getiriyor. Bu yaklaşım durgunluktan çıkışa yardım etmez, enflasyon tehlikesini ciddi hale getirir, yerel paranın değer kaybetmesi için verilecek deniz aşırı kredilerin geri dönüşünü imkânsızlaştırır, finansal piyasalarda yeniden balonlaşmayı hızlandırır. Asya krizi öncesinde Japonya bugünküne benzer bir yaklaşımı devreye sokmuş, fakat ciddi sıkıntılar yaratacağı gerekçesi ile ABD tarafından engellenmiş, Japon Yeni'nin değer kaybına izin verilmemişti. Bugün için küresel koşulların çok daha olumsuz olduğunu dikkate almak durumundayız!..
 
Para politikası uygulamalarına hassasiyetin önemli ölçüde azalması, günü kurtarmak adına kur savaşlarını devreye sokmuş olabilir. Fakat bunun da çözüm olmadığı ve sistemik kırılganlığın arttığı görüldüğünde neler yaşanacak, ekonomi gündemi daha önce kaçındığı hangi uygulamaları tartışmaya başlayacak? Sıra küreselleşmeye mezar kazmak ve koruma kalkanlarını açmaya mı geliyor? Eğer öyle ise finansal piyasaları nasıl bir dönem bekliyor olabilir?..
 
Tüm yazılarını göster