Büyümede 2007'yi de arar mıyız?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin Aktaş ala.aktas@gmail.com Önümüzdeki günlerde olacakları söyleyelim... Kişi başına gelirimizin 9 bin doları aştığı ve 10 bin dolarlık hedefin öngörülenden çok önce yakalanacağı tafrasından geçilmeyecek. Bu kişi başına gelire ulaşılmasının bir yandan hesaplama tekniğindeki değişiklikten, ama daha önemlisi Türk parasının yüzde 100'e yakın değerli olmasından kaynaklandığı üzerinde durulmayacak. Gelirin 10 bin dolara dayanmış olması sağlıklı verilere dayanıyor olsa bile, bu gelirin adil bölüşülmediği gündeme hiç getirilmeyecek. Önerileri yıllar önce peşinen yerine getirmiş ve en az üç çocuk yapmış, hane büyüklüğü beş kişiden oluşan vatandaş, iki kuruşluk hesap yapmayı biliyorsa, ki biliyordur, "beş çarpı 10 bin, eşittir 50 bin dolar" sonucuna ulaşıp, sonra eline geçen paraya bakarak şaşıp kalacak; "Büyüklerim böyle söylediğine göre demek ki ben yanlış hesap yapıyorum" diyerek "cahilliğine" kızacak. TÜİK'in dün açıkladığı GSYH verilerine göre, büyümedeki yavaşlama sürüyor. 2007'de ilk çeyrekte yüzde 7 düzeyinde gerçekleşen, ikinci çeyrekte yüzde 4'e, üçüncü çeyrekte yüzde 3.4'e gerileyen büyüme oranı, son çeyrekte de yüzde 3.4 oldu. Yılın tümündeki büyüme yüzde 4.5'te kaldı. Yüzde 4.5, yeni GSYİH serisinin oluşturulduğu 1999'dan bu yana kaydedilen en düşük büyüme. Bu dönemde Türkiye ekonomisi 1999 ve 2001 yıllarında ise küçülmüştü. Yani 2007, iki küçülme yılından sonraki en olumsuz yıl konumunda. Geçen yılki büyüme cari fiyatlarla yüzde 12.9 olurken, dolar cinsinden büyüme yüzde 25.1'e ulaştı. Bu fark, geçen yıl Türk parasının ne kadar değerlendiğini gösteriyor. Türk parası değerli; dolar cinsinden hızla büyüyoruz. Kişi başına gelirimiz rekor üstüne rekor kırıyor. Bunlar iyi de, bu büyüme bize yetmiyor, dertlerimize çare olamıyor. Büyüme hızı aslında 2004 yılındaki rekor düzeyden sonra bir gerileme eğiliminde. Söz konusu yıl yüzde 9.4'e ulaşmıştık. İzleyen yıllarda hız sürekli düştü ve nihayet geçen yıl yüzde 4.5'e indi. Büyümenin geçen yıl böylesine yavaşlamasına ve son yıllar itibariyle ilk kez hedefin altında kalmasına ne yol açtı? Hemen söyleyelim, en başta tarım. 2006 yılında yüzde 1.3 gibi küçük bir oranda da olsa büyüme gösteren tarım sektörü, geçen yıl yüzde 7.3 daraldı. Tarım sektörünün katma değeri, 2006 yılındaki düzeyde kalsaydı, GSYH'deki büyüme yüzde 4.5 değil, yüzde 5.2 olacaktı. Yani tarımdaki yüzde 7.3'lük daralma, GSYH'nin 0.7 puan daha düşük büyüme göstermesiyle sonuçlanmış oldu. Kuşkusuz büyüme hızının yavaşlamasına yol açan tek sektör tarım değil. GSYH'nin neredeyse dörtte birini oluşturan imalat sanayiindeki büyüme hızı yüzde 8.4'ten yüzde 5.4'e düştü. İnşaat ise dramatik bir daralma yaşanan sektör konumunda. Bu sektörde 2006 yılında yüzde 18.5 olan büyüme, geçen yıl yüzde 5'te kaldı. İnşaatta geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 8.8, ikinci çeyrekte yüzde 7.5 olan büyüme, üçüncü çeyrekte yüzde 4'e indi, son çeyrekteki büyüme ise ancak yüzde 0.5 oldu. İnşaat sektörünün içinde bulunduğu sıkıntılar zaten belediyelerin verdiği inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerindeki daralmayla da kendini gösteriyor. Hepsinden öte, piyasada yaprak kımıldamıyor, inşaat sektörünün ne kadar durgun olduğu yolundaki haberlerden geçilmiyor. Bu sektörü bekleyen en büyük tehlike ise psikolojikmiş gibi görünüyor. ABD'nin meşhur mortgage krizi akıllara geliyor ve sanki Türkiye'de de bu sistem çok yaygın biçimde uygulanmış ve bizde de benzer bir kriz doğacakmış gibi bir beklenti oluşuyor. Öyle bir duruma geldik ki, inşaat sektöründe yaşanacak büyük bir çöküş, kimse için şaşırtıcı olmayacak artık. Bu da, neredeyse tek başına çöküşü başlatacak bir etken gibi görünüyor. Türkiye, geçen yıl büyümede zorlandı, yüzde 5'lik hedefin altında kalındı. Ne kadar tuhaf ki, bu yıla ilişkin büyüme hedefimiz, geçmiş yıllardaki hedefin de üstünde; yüzde 5.5. Tüm dünyayı etkisi altına alan kriz ve bize dönük yansımalarını düşününce ve geçen yıldan gelen darboğazları görünce, bu yıl için yüzde 5.5'in olanaksız olduğunu söylemek gerek. 2008 için tek olumlu gelişme, öyle anlaşılıyor ki tarımdan kaynaklanacak. 2007'deki kuraklık yüzünden bu sektör biraz önce vurguladık GSYH artışını aşağı çeken etki yapmıştı. Bu yıl ise, yağışların geçen yıldan iyi olması sayesinde tarımda belirgin bir büyüme ve bunun GSYH'ye etkisini görebiliriz. Ancak, tarım bile yüzde 5.5'i tutturmaya yetmeyecektir. Kabuğuna çekilen bir dünya, ister istemez bizi de etkileyecek. Ve bu gidişle, korkarız büyümede 2007'yi bile arayacağız.

Tüm yazılarını göster