Büyüme

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

GLOKAL BAKIŞ / Gündüz Fındıkçıoğlu findikcioglu@tskb.com.tr Bilindiği gibi yeni seri son üç yılda daha yüksek büyüme hızı sergiliyordu ve gelir seviyesi de %31 artmıştı. Dokuz aylık GSYH büyümesi yeni seriyle %3.8'den %5'e revize edilmişti. Tarım dışı büyümenin üçüncü çeyrekten yüksek çıkacağı düşünülüyordu ve konsensüs beklenti %5 idi. Aslında dokuz ayda %5 olan büyüme son çeyrekte biraz toparlayarak %5'i hafifçe aşabilir gibi dahi görünüyordu. Ancak veriler tersine işaret ediyor. Üretim tarafında tarım son çeyrekte üçüncü çeyreğe göre mutlak değer olarak daima daha yüksek: yani tarım üçüncü çeyrekte negatifse son çeyrek daha da negatif, pozitifse daha da pozitif. Bu durum değişmedi ve tarım-avcılık-ormancılık kalemi %9.7 küçüldü. Fakat son çeyrekte tarımın milli gelir içindeki payı üçüncü çeyreğe göre çok azalıyor ve neredeyse yarısına düşüyor. Nitekim %14.5 olan pay %7.8'e düşmüş. Bu durum tarımın GSYH'ya yaptığı negatif etkiyi sınırlıyor çünkü katkı önemli ve GSYH'ye katkı büyüme hızıyla milli gelir içindeki payın çarpımı. Asıl sorun hiç de sürpriz olmayan son çeyrek negatif tarımsal büyümesinden ziyade imalat sanayiinin yerinden kımıldamaması. İmalat sanayii son çeyrekte %3.6 büyümüş ve GSYH de %3.4 büyümüş. Diğer kalemler birbirini götürmüş. %24 payı olan imalat sanayiinde olanlar son çeyreğe aynen transfer olurken, yıl bazında da GSYH büyümesi imalat sanayii büyüme hızının bir puan kadar altında kaldı. Yeni seride %6.5 ağırlığa sahip -eskisine göre 1.5 puan kadar yukarıda- inşaat sektöründeyse çok belirgin bir trend var: 2002 yılının ilk çeyreği sonrası ilk defa bu kadar düşük büyüme yaşanıyor: inşaat duruyor ve bu istihdam için de kötü haber. Harcamalar açısından bakınca yeni seride özel tüketimin payı daha yüksek ve %73. Özel tüketim ve özel yatırımlarda belirgin yavaşlama büyümenin de yavaşlaması demek. İhracat ve ithalatın milli gelirdeki payı yeni seride düştüğü için sanıldığı kadar dışa açık değiliz. Katkılar zaten yüksek ama ihracata dayalı büyüme gibi sistematik bir hikayemiz de bence olamaz. İç talep yavaşladığı zaman yavaşlamamız kaçınılmaz görünüyor. Büyüme hızının ardı ardına iki yıl potansiyelinin yarısına gerilemesi Türkiye için yeterince hasar verici olur. Büyüme önemli çünkü reel sektör çok yatırım yaptı, döviz borcu var, hanehalkı da borçlu ve uzun süreli duraklama ciddi risklerin gerçekleşmesine yol açabilir. Fakat kamu maliyesinde büyümeyi uyarmak için gidilebilecek mesafe yok, faizlerin değil indirilmesi artması gündemde -nisan itfası yüklü ve nisan ihalelerinde oluşacak faiz ve oluşma biçimi önem kazanıyor- ve yavaşlama belirginleşirse pek de fazla politika marjının olmadığı bir noktada yakalanıyoruz. Bu hafta ciddi fiyatlanabilecek siyasi risk bile eksik değil.

Tüm yazılarını göster