Büyüme son çeyrekte yüzde 2'ye inebilir, yıllık büyüme de yüzde 7 o

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Küçülme geçen yıl ilk üç çeyrekte her çeyrek itibariyle daha düşük oranda gerçekleşti; bir başka ifadeyle küçülme giderek küçüldü. Bu yıl ise tam tersi bir gelişme görülüyor, her çeyrek itibariyle büyüme küçülüyor. Aslında bunda şaşılacak bir yön yok. Geçen yılın baz etkisi bu yıl ilk iki çeyrekte çok yüksek oranlar gerçekleşmesini sağlamıştı, işte bu baz etkisi yavaş yavaş ortadan kayboluyor. Ama baz etkisinin asıl "üzücü" yansımasını son çeyrekte göreceğiz.

Türkiye İstatistik Kurumu 31 Mart 2011 tarihinde bu yıla ilişkin son çeyreğin gerçekleşmesini açıkladığında bugünlerde yapılmakta olan tahminlerin çok altında bir gerçekleşmeyle karşı karşıya kalmamız hiç de şaşırtıcı olmayacak. Bu yıl özellikle ilk iki çeyrekte nasıl yüksek oranlar oluşmasını geçen yılın çok düşük olan GSYH büyüklükleri sağlamışsa, son çeyrekteki oranın düşük gelmesi de aynı nedenden kaynaklanacak. Ekonominin, geçen yılın son çeyreğinde önceki çeyreklere göre toparlanmış olması, bu yıl aynı dönemdeki oranın çok düşük gerçekleşmesine yol açacak.

Son çeyreklerdeki gerçekleşme düşük

Son çeyrek büyümesinin tek hanede kalacağı kesin, kesin olmasına da buna yol açacak tek etken geçen yılın aynı dönemindeki gerçekleşmenin görece yüksek olması değil. Son çeyreklerdeki GSYH büyüklüğü, konjonktürel olarak üçüncü çeyreğin hep altında gerçekleşiyor. Bunun istisnası hiç yok. Tüm yıllarda aynı durum yaşanıyor. Dolayısıyla bu yıl da son çeyrekteki GSYH büyüklüğü üçüncü çeyrekteki büyüklüğün altında kalacak. Ama önemli soru şu; son çeyrekteki GSYH, üçüncü çeyrektekinin ne kadar altında kalacak?

Son on yılın ortalamasına göre son çeyrekteki GSYH, üçüncü çeyrektekinden yüzde 9 daha düşük gerçekleşiyor. Ancak, geçen yıl üçüncü çeyrekten dördüncü çeyreğe geçişte GSYH'deki gerilemenin oranı yüzde 5.8'de kalmıştı. Ne var ki, geçen yılki oranın düşüklüğü, ekonominin görece canlanıyor olmasından kaynaklanmıştı. Bu yıl ise benzer bir tablo yaşanacağı, üçüncü çeyreğe göre gerilemenin geçen yılki gibi yüzde 6'nın altında kalacağı pek sanılmıyor. Üçten dörde geçerken, GSYH büyüklüğünde önceki yıllar ortalamasındaki gibi, yani yüzde 9 dolayında bir gerileme yaşanması bekleniyor.

Son çeyrek yüzde 2 olabilir

Bu yıl son çeyrekteki GSYH büyüklüğü, üçüncü çeyreğe göre yüzde 9 azalırsa, 26.2 milyar lira olacak. Kaldı ki, bu yıl kasım ayındaki bir haftalık Kurban Bayramı tatili dolayısıyla çalışma günü sayısı önceki çeyreğin önemli ölçüde altında bulunuyor. Bunun da etkisiyle son çeyrekteki GSYH büyüklüğünün, üçüncü çeyrektekinin geçmiş yıllar ortalamasında olduğu gibi en az yüzde 9 altında kalacağı tahmin ediliyor.

 Bu durumda 26.2 milyar lira olarak gerçekleşecek son çeyrek GSYH büyüklüğü, geçen yılın aynı döneminde 25.7 milyar lira olan büyüklüğe göre yalnızca yüzde 2 artış göstermiş olacak.

Yıllık oran yüzde 7

Son çeyrekteki gerçekleşmenin 26.2 milyar lira olması halinde 2010 yılı GSYH büyüklüğü 104 milyar liraya ulaşacak. Böylece 2009 yılındaki 97.1 milyar liralık büyüklüğe göre yüzde 7'lik bir büyüme kaydedilmiş olacak.

104 milyar liralık 2010 yılı GSYH büyüklüğü, 2008 yılında 101.9 milyar lira olan büyüklüğe göre ise yüzde 2.1'lik bir artış anlamına geliyor.

OVP'ye göre yüzde 6.8

Hükümet, 2010 yılı programını yaparken yüzde 3.5 olarak öngördüğü 2010 yılı büyüme hızını, daha sonra orta vadeli program çerçevesinde yüzde 6.8'e revize etmişti. Gerçekleşmenin de hükümetin revize hedefinin bir miktar üstünde gerçekleşeceği anlaşılmış oldu. Zaten hedef yüzde 6.8'e revize edilirken, bu oranın mütevazı tutulduğu belirtilmişti.

Gelecek yılların hedefleri

Orta vadeli programa göre GSYH büyümesi 2011 yılında yüzde 4.5, 2012'de yüzde 5, 2013'te ise yüzde 5.5 düzeyinde öngörülüyor. Bu yıl yüzde 7 dolayında gerçekleşmesi beklenen büyümenin üstüne bu oranları ekleyebilmek çok kolay değilse de, olanaksız değil elbette.

Ancak, ipler Türkiye'nin elinde de değil, bu da bir gerçek. Avrupa'da giderek bozulan dengeler, sıkıntıya girebileceğine hiç ihtimal verilmeyen ülkelerin bile finans sistemleri açısından tökezleme eğilimi göstermesi bizi kuşku yok derinden etkileyebilecek. Dolayısıyla bugünden makul görünen önümüzdeki üç yılın büyüme oranlarına erişmek mümkün olmaz hale gelebilir, bunu da hesaba katmakta yarar var.

Tüm yazılarını göster