Büyüme hızındaki yavaşlama can sıkmaya başladı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yılın ilk aylarında ne kadar da şendik. Sanayi üretimi, ocak ayında geçen yıla göre yüzde 7.1 artmıştı; harika bir orandı bu. İzleyen üç aydaki oranlar ocaktakine göre hız kesmiş olsa da iyiydi. Sanayi üretimi, 2013'ün aynı ayına göre şubatta yüzde 4.6, martta yüzde 4.2, nisanda yüzde 4.5 artış göstermişti. İlk üç ayın yüksek gerçekleşmesi, büyüme hızına da yansımıştı. Büyüme hızı, ilk çeyrekte tahminlerin üstüne çıkarak yüzde 4.3'ü bulmuştu. 

Sanayi üretimindeki bu yüksek performans mayısla birlikte bozuldu. Üretim, mayısta geçen yılın yalnızca yüzde 1.7 üstünde gerçekleşti. Ve hız nihayet haziranda daha da düştü ve yüzde 1.4 oldu. 
Sanayi üretimi, ilk çeyrekte geçen yılın yüzde 5.3 üstünde gerçekleşmişti. Üretim artış hızı, ikinci çeyrekte yüzde 2.5'e geriledi. Yani hızda yarıdan fazla bir düşüş var. Oysa geçen yıl ilk ve ikinci çeyreklerde yüzde 1.3 ve yüzde 3.2'lik artışlar sağlanmış, yani bu yılkinin tam tersi bir performans ortaya çıkmıştı. 

Her ne kadar ilk altı aylık dönemler itibariyle bakıldığında bu yılki oran geçen yıldan yüksekti yüksek olmasına ama, dikkate alınması gereken bir de eğilim vardı kuşkusuz. Geçen yılın ilk yarısında yüzde 2.3 olan sanayi üretimindeki artış, bu yıl aynı dönemde yüzde 3.8'e çıkmıştı. Ama artış eğilimindeki yönün aşığı dönmesi, bu oranlar arasındaki makasın yakın zamanda kapanacağının işaretini veriyordu. 

Sanayi üretimiyle ilgili her veri aktarışımız sırasında açıklama yapmak gereği hissettiğimiz bir detay var. Biz, sanayi üretiminin herhangi bir arındırma işlemine tabi tutulmamış endekslerini kullanmayı tercih ediyoruz. Bir yıl öncesine göre olan değişimde, takvim etkisinden arındırılmış endeksi değil de, arındırılmamış endeksi kullanıyoruz. Bizim için "İşgünü sayısı geçen yılki kadar olsaydı" varsayımıyla hesaplanan endeksten çok, yalın bir şekilde ne kadar üretim yapıldığını ortaya koyan endeks daha değerli. Üretimin hangi nedenle daha fazla ya da daha düşük gerçekleştiği biraz da ikinci planda, önemli olan somut olarak ne kadar üretim yapıldığı. 

Büyümenin yavaşlaması kaçınılmaz 
TÜİK'in sanayi üretimi ile GSYH kapsamındaki sanayi sektörü büyümesi arasında önemli bir bağlantı var kuşkusuz. Sanayi sektörü de GSYH'nin yaklaşık dörtte birini oluşturan bir ağırlığa sahip. Dolayısıyla TÜİK'in sanayi üretimine ilişkin verileri, GSYH'nin nasıl bir değişim sergileyeceğinin öncü göstergesi niteliğinde. 

İlk çeyrekte sanayi üretiminde yüzde 5.3 artış olurken, büyüme hızı da yüzde 4.3 olarak gerçekleşmişti. İkinci çeyrekte sanayi üretimi değişimi yüzde 2.5'e indi. Sanayi üretimindeki bu belirgin yavaşlamanın yaratacağı olumsuz etki, GSYH'nin diğer sektörlerindeki büyümenin hızlanmasıyla kapatılamayacağına göre, belli ki ikinci çeyrekteki büyüme hızı ilk çeyrektekinin çok altında kalacak. İkinci çeyrekte büyümenin yüzde 2.0-2.5 arasında oluşması şaşırtıcı olmayacak. 

İkinci çeyrekteki büyüme yüzde 2.5 olursa, ilk altı aydaki büyüme hızı yüzde 3.3'e gerileyecek. 

Ya sonra? 
Yılın ilk yarısındaki büyüme, öyle görünüyor ki en iyi olasılıkla yüzde 3.3 dolayında gerçekleşecek. Böyle bir durumda yılın tümü için öngörülen yüzde 4'ü yakalayabilmek, ikinci altı ayda yüzde 4.6'lık bir büyüme sağlamakla mümkün olacak. 

İkinci yarı için yüzde 4.6'lık bir oran, ulaşılamaz değil elbette. Ama kabul edelim ki, bu oran bizim son yıllarda ulaşabildiğimiz bir düzey de değil. Kaldı ki bu yıla ilişkin bir dizi dezavantajımız var. 

Her ne kadar GSYH içindeki ağırlığı çok fazla olmasa da tarımdan bir katkı geleceğini kimse beklemiyor. Hatta tarım üretimi çok büyük olasılıkla negatif olacak. 

Toptan ve perakende ticarette de aynı durum geçerli gibi görünüyor. Ayrıca inşaatta da yılın ilk dönemindeki o parlak günler geride kalmış gibi bir durum var; en azından artı bir canlanma söz konusu değil. 

Yani ne olacak da ikinci yarıda büyüme birden hızlanacak ve ilk yarıdakinin çok üstüne çıkacak? Bu sorunun tatmin edici bir yanıtı yok.

Tüm yazılarını göster