Büyüme hızı açısından ihracat belirleyici olacak

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU dunyaweb@dunya.com

Son üç ay içinde reel sektördeki durum üzerine bayağı yazı yazmışım. Özetlersem şöyle: Enflasyon arındırılmış kredi miktarında önemli bir artış var. Uzun bir aradan sonra şirketler kesimi ilk defa mayıs ayında net dış borç ödeyicisi olmaktan kurtuldu. Reel kesimin ekonomiye duyduğu güven 2009'un sonundan itibaren artmaya başladı. Bu eğilim AB'deki gelişmelere bağlı olarak mayıs ve haziranda tersine döndü. Temmuz ayında ise güvende tekrar yükseliş oldu. İhracat ise artmaya başlamakla birlikte kriz öncesi düzeyin oldukça gerisinde.

Kapasite kullanım oranı ile sanayi üretimindeki gelişmeleri de değerlendirdikten sonra 14 temmuz tarihli yazımda şöyle demişim:

"Bunları alt alta koyduğumda, ikinci çeyrekte, ilk çeyreğe kıyasla ekonomimizin büyümüş olması gerektiğini düşünüyorum…Yılın ikinci yarısı için aynı olumlu yorumu yapmak mümkün değil ama. Hem tüketici, hem de reel kesim güven endekslerinde son iki ayda kötüleşme var… Üstelik AB ülkelerinin aldıkları önlemlerin büyüme hızları üzerine olumsuz etkileri olacak. İhracatımız bundan kötü yönde etkilenecek… Bir de içine girdiğimiz kesintisiz seçim takvimini ekleyin bunlara. 2010'un ikinci yarısında ilk yarıya kıyasla daha yavaş bir büyüme beklemek gerekir. Ama özelikle 2011'de hiçbirimizi tatmin etmeyecek bir büyüme gerçekleşmesi ihtimalinin arttığının altı çizilmeli."

Pazartesi günü haziran ayı sanayi üretim endeksi açıklandı. Bir önceki aya kıyasla belirgin bir düşüş gerçekleşti sanayi üretiminde. Grafik 1'de mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi var. Krizden önceki en yüksek endeks değeri mart 2008'de ölçülmüştü. O değer 100'e eşit olacak şekilde grafiği yeniden çizdim. Haziran ayı değeri bu durumda 94.1 oluyor. Farklı bir ifadeyle, zirve üretim değerinden 5.9 puan aşağıdayız. Aradan geçen yirmi yedi aylık süre dikkate alındığında, bunun reel sektör açısından sevimli bir durum olmadığı açık.

Daha önceki yazımdan yukarıda yaptığım alıntıda reel kesim güvenine ilişkin belirttiğim olumsuz risk gerçekleşmemiş durumda. Ancak, öyle anlaşılıyor ki ihracat performansımız üretimimiz açısından önümüzdeki dönemde temel belirleyici olacak. Bu çerçevede, ihracatta son dönemde gerçekleşen gelişmelere de bakmak yararlı olacak.

İki grafik veriyorum. İlkinde temmuz ayına ait verileri de içeren TİM'in yayınladığı aylık ihracat değerlerinin mevsim etkilerinden arındırılmış hali var (Grafik 2). Kriz öncesindeki zirve değerden epey uzaktayız. Ancak bu grafiğin çizilmesinde kullanılan veri toplam ihracatımızın dolar değerine ait. Dolayısıyla avro-dolar kurundaki oynamaları da yansıtıyor.

Bu oynamalardan arındırarak bakmak gerekiyor ihracata. TÜİK, avro ve dolar karşılığı yapılan ihracat değerlerini ayrı ayrı yayınlıyor. Aylık verileri, son üç aylık değerlerin toplamı olacak şekilde aldım. Hem avro cinsinden hem de dolar cinsinden ihracatın zirve değerlerini 100'e eşitledim. Sonuç Grafik 3'te veriliyor.

Avro karşılığı yapılan ihracatımızın dalgalanması, dolar karşılığında yapılan ihracatımıza göre daha az şiddetli. Ama her ikisi de zirve değerlerinin uzağındalar. Şu anda (nisan, mayıs ve haziran ayları toplamı) avro karşılığı yapılan ihracatın endeks değeri 91.9, dolar karşılığı yapılanın ise 75.8! Her ikisi de oldukça düşük değerler, özellikle de dolar karşılığı yapılan. 

Bu durumda, korkarım ki, yukarıda yılın ikinci yarısında gerçekleşebilecek büyüme hızına ilişkin söylediklerimin gerçekleşme olasılığı az değil.

Tüm yazılarını göster