Büyükler iyi de KOBİ’ler neden iyileşemiyor?

Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

İstanbul Sanayi Odası (İSO) “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırması geçtiğimiz günlerde açıklandı.

Açıklanan verilere bakıldığında ilk 500 büyük sanayi kuruluşlarının performansları geçmiş yıllara kıyasla (Özellikle KOBİ’lere nazaran) daha iyi durumdalar.

Açıklamanın geneline bakıldığında 500 büyük sanayi kuruluşu dönem kârı açısından da iyi bir performans gösterdiği görülüyor..

İstihdam açısından küresel krize karşın şirketlerimizde 2011 yılında 574 bin 589 kişi istihdam edilirken 2012’de bu rakam 596 bin 55 kişiye çıkması olumlu bir sonuçtur..

Kârlılıkta da artış görülmektedir.

Örneğin, 2011 yılında 22 milyar 752 milyon lira kârlılığı olduğu göz önünde tutulursa, 2012 yılında bu rakam yüzde 6.3’lük bir artışla 24 milyar 192 milyon liraya çıkmış.

2011’de kâr eden şirketlerin sayısı 380 iken 2012 de bu rakam 437’ye çıkmış.

İhracat açısından bakıldığında şirketler diğer alanlarda gösterdikleri performansı burada gösterememişler.

İhracattaki büyüme çok düşük kalmış.

2011 yılında toplam ihracatı 63 milyar 337 milyon dolar olan büyük şirketlerin ihracat performansı 2012’de 63 milyar 712 milyon dolar olmuş.

Kârlılık olarak görülen 353.6 milyar TL’lik gelirinin yüzde 27.1’inin ihracattan kaynaklandığını geri kalan kârlılılığın kaynağını ise faaliyet dışı gelirlerden oluştuğu görülmekte.

Genel bir değerlendirme ile ağlıklı ve doğru olanı faaliyetten elde edilen kar olması gerekirken faaliyet dışı karların yüksek olması sanayi kuruluşlarında bir zaafiyeti göstermektedir.

Kişisel görüşüm bu durumu sanayi kuruluşlarımızın yeterince katma değerli üretim yapamadığının bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.

Araştırmada, ülkemizde yabancı sermeyenin doğrudan yatırım tercihi yerine bankacılık ve hizmet sektörüne ağırlık verdiğinin bir götergesi de ilk beşyüzdeki yabancı sermaye şirketlerinin durumu olarak görülmekte.

İlk 500 araştırmasının ülkemizde büyük şirketler açısından değerlendirildiğinde ekonomide gidişatın iyiye gittiği söylenebilir .

Bunu doğru olarak kabul edenler, ülkemizdeki işletmelerin yüzde 95’ini oluşturan KOBİlerin durumunu da dikkatle izlemeleri ve değerelendirmeleri gerekmektedir.

Değerli okurlarımız; dikkatlerinizi KOBİ’lere çekmek isterken, İSO 500’deki şirketleri karalamak yada gelinen noktayı görmemezlikten gelme olarak görmemenizi rica edeceğim.

2012 yılını İSO ilk 500 şirketleri ortalama yüzde 6.3, bankalar ise rekor kârlarla kapatırken , KOBİ’ler hala finansman temininde, ana sanayi-yan sanayi ilişkilerinde sorunlar yaşıyorsa bu kesimlerin yaşadıkları mutluluğun (Allah daha çok versin), KOBİ’lere yansıdığını nasıl söyleyebiliriz.

KOBİ’lerin sorunlarını yıllardır bilen çözümler için öneriler sunan bir kişi olarak “Ekonomideki iyileşmenin tabana yayıldığını söylemek çok zor olsa gerek”

Hiçbir komplekse kapılmadan ve önyargılardan uzak olarak makro ekonomideki iyileşmeyi gösteren veriler neden tabana yansımıyoru sorgulamamız gerekir.

Bakın, Sayın Başbakan faiz lobicilerinden, bankalardan şikayetçi, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Merkez Bankası’nın para politikalarını, Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün bankaları eleştiriyorlarsa şu soruyu sormadan kendimi alamıyacağım..

İlk 500’de yer alan şirketlerde görülen borç/özkaynak makasının açılması, kur ve faizlerin artması, borç bağımlılığının yüksekliği risk oluşturmakta ve dolayısıyla özellikle kârlılığı olumsuz etkiliyorsa ki bana göre de doğru ancak, sadece iç kaynaklardan kredi bulabilen KOBİ’ler ne yapsın?

Kurlarda ve banka faiz oranlarında, hammadde ve enerji girdilerindeki anormal artışlar, vergilerin yüksekliği gibi faktörler ile tahsilattaki gecikmeler, KOBİ’lerin borçluluk oranlarında artışlar bilançolara olumsuz olarak yansımaktadır.

Bozulmuş bilançolarla KOBİ’lerin bankalardan kredi almaları da git gide zorlaşmaktadır.

KOBİ’ler,borçlarını ödeyebilmek için alacaklarının peşinde koşmaktan para denkleştirmek için koşuşturmaktan deyim yerindeyse günü birlik yaşar duruma geldiler.

Sonuç olarak, yapılanları, alınan kararları göz ardı etmeden ve kesinlikle de karamsarlığa düşmeden “Makro ekonomideki iyileşmenin tabana yayılması”nı sağlayacak kararların da gecikmeden alınması gerekiyor.

Tüm yazılarını göster