Büyük takım refleksi

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısında büyük takım olduğunu hatırladı. Evet, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan karşılaşmanın belki de en kısa özeti bu. Büyük takımlar, Fenerbahçe'nin yaşadığı gibi formsuz dönemler geçirdiklerinde sıra takımlarına oranla çok daha etkili ve çabuk reaksiyon verebiliyorlar. Zaten onları "büyük" yapan özelliklerden birisi de bu reaksiyon mekanizması. Büyük takımların böylesi sezonlarda uzun dönem performanslarını belirleyen ise, söz konusu reaksiyonu ivmelenmeye dönüştürüp dönüştüremedikleri olur. Maç sonu klişelerinden "çıkış yakalamak" ya da "çıkışa geçmek" olarak bildiğimiz bu olgu şimdi Fenerbahçe'nin ilerleyen haftalardaki performansını belirleyecek en önemli etken.

Teknik Direktör Luis Aragones'in bu maç için taktik tercihi değişmedi ama gerek ilk on birdeki isimler gerekse de bireysel performanslar farklıydı. Kalede zorunlu olarak Volkan Babacan'a forma veren İspanyol hoca eleştirilere kulak vermişcesine tandemdeki ikiliye Önder'i monte etmişti. Maldonado'nun yanında Emre görev alırken, sağ kanatta da Burak Yılmaz'ı izledik. Maçın geneli için konuşmadan evvel, öncelikle bu kadroya dair bir açılım yapmak durumundayız. Öncelikle kaleci Volkan Babacan'ın herkes için bir soru işareti olması Fenerbahçe adına endişelerin dozunu artıran bir faktördü ama Babacan'ın genç milli takımlar bazında (U-16, U-17, U-21,.. v.b.) 89 kez kaleci kazağını sırtına geçirdiği sanıyorum fazlaca dikkate alınmamıştı. Oysa Volkan Demirel'in eksikliğinde -üstelik başka alternatif de yokken- yazılıp çizilenlerin genç bir futbolcuya nasıl etki edebileceği tüm futbol kamuoyunca tartılmalıydı. "Fenerbahçe büyük takımdır ve büyük takımlar kaleci konusunda böyle kontrpiyede kalmazlar" derseniz şüphesiz haklısınız ancak transfer dönemi bittikten sonra bu tartışmaların uzaması kime ne fayda sağlar? Volkan Babacan, Fenerbahçe kalesine geçip kötü goller yiyebilir hatta takımının mağlubiyetine dahi sebep olabilir. Tıpkı Tolga Zengin'in Trabzonspor kalesini teslim aldığı o ilk haftalar gibi. Böyle bir durumda Volkan'ı Fenerbahçe'den ve milli takımlardan aforoz mu edeceğiz?

Maça hırslı ve istekli başlayan Fenerbahçe, orta sahasında geçtiğimiz maçlara oranla çok daha dinamik bir görüntü çizdi. Sarı-lacivertli futbolcuların kötü gidişe dur demek için sahaya çıktıkları her hallerinden belliydi. Gençlerbirliği ise kalabalık orta sahasından savunmaya yardım getirerek ilk etapta kontrollü oynamayı seçmişti. 90 dakikanın genelinde Fenerbahçe'ye galibiyeti getiren temel faktörler olarak; Alex'in formunu, Güiza'nın araştırmacı golcülüğünü ve Emre'nin ilk kez sergilediği beklenene yakın performansı sayabiliriz. Bu sarı-lacivertli takım adına hem olumlu hem de düşündürücü bir gelişme. Olumlu tabirini kullanmamızın sebebi bu anlayışın devam ettirilmesi ihtimali üzerine kurulu. Ancak Emre, Maldonado, Uğur, Burak, Kazım ve Roberto Carlos gibi futbolcuların istikrarsız performans eğrileri üç puanlık bu oyunun sürdürülebilir olup olmadığı konusunda bizleri düşündürüyor. Fenerbahçe adına görünen tabloda Alex'in sahip olduğu ve dalgalanma göstermeyen formu ile Güiza'nın istekli oyunu "her maç için bir koz" olarak değerlendirilebilir. Yazımızın başında bahsettiğimiz ivmelenmeyi sağlayacak olan ise Emre, Maldonado,Uğur gibi oyuncularla kanatların bütün halinde istikrarı yakalaması olur. Ne yazık ki, böyle bir gelişmeyi bugünden öngörebilmek için elimizde yeterli done yok. Bu maçta Gençlerbirliği'nin yediği gol ve sonrasındaki kırmızı kart maçın dengelerini değiştirdi ama Fenerbahçe de geçmiş maçlara göre çok daha derli topluydu.

Tüm yazılarını göster