Bütçenin zayıf karnı

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Hükümet 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Meclise sundu. Eylül ortasında açıklanan Orta Vadeli Program ile küresel krizden çıkışın temel politikaları ve hedefleri kamuoyuna zaten duyurulmuştu. 2010 yılı bütçesi bu plan ve hedeflere nasıl ulaşılacağına yönelik temel varsayımları kamuoyu ile paylaştı.

2010 yılı bütçesi küresel krizin etkisiyle bozulan mali dengeleri düzeltmekten ziyade bozulan sosyal dengeleri onaran ve büyümeye köstek olmamaya çalışan bir programı olarak öne çıkıyor. Hükümet 2009 yılında patlayan bütçe açığını aşağı çekmek için harcama tarafında önemli bir kısıntıya gitmiyor. Bütçede hedeflenen düzeltme giderlerdeki kesintiden ziyade ekonomideki büyümeye paralel gelirlerin artmasından kaynaklanıyor.

2010 yılı bütçesindeki temel büyüklükler Orta Vadeli Mali Plana uygun bir şekilde belirleniyor. Faiz hariç bütçe giderleri yüzde 3,5 büyüme ve yüzde 5,3 enflasyon tahminine uygun bir şekilde yüzde 9 artırılarak 230 milyar liraya ulaşıyor. Faiz giderleri piyasa faizlerindeki gerileme ve vadelerdeki uzama sayesinde yüzde 2,3 gibi düşük bir oranda artarak 57 milyar lira olarak tahmin ediliyor. Bu sayede bütçe giderlerinin GSYIH'ye oranı 2009 yılındaki yüzde 28,2'den, 2010 yılında yüzde 27,9'a düşürülüyor.

Ekonomik sınıflamaya göre faiz dışı giderlerin detaylarına baktığımızda cari transferlerin 2009'a göre yüzde 10,6 artarak 102 milyara, personel giderlerinin yüzde 7,2 artarak 60 milyar liraya yükseleceği öngörülüyor. Sosyal güvenlikte görülen bozulmanın nasıl kontrol altına alınacağına yönelik tatminkar bir açıklama yapılmıyor. Mal ve hizmet alım giderlerinin yüzde 8 azalarak 25 milyara düşmesi hükümetin bütçe dengesini düzeltmek için hedeflediği en iddialı adım.

Gelirler tarafı gider cephesine göre daha iyimser bir tablo çiziyor. Vergi gelirlerinin 2010 yılında yüzde 18,2 artarak 193 milyar liraya, vergi dışı gelirlerin yüzde 7,7 artarak 43,5 milyar liraya, toplam gelirlerin yüzde 16,1 artarak 237 milyar liraya ulaşması öngörülüyor.

Alt detaylara baktığımızda vergi gelirlerindeki artışın ekonominin büyümesine duyarlı dolaylı vergilerdeki artıştan kaynaklandığını görüyoruz. 2010 yılında ÖTV gelirleri 2009 yılına göre yüzde 31 artarak 55milyar liraya, ithalden alınan KDV yüzde 24 artarak 30 milyara, dahilde alınan KDV yüzde 19 artarak 23 milyara ulaşıyor. Buna karşı gelir vergisi yüzde 10 artarak 41 milyara, kurumlar vergisi yüzde 8 artarak 18 milyara yükseliyor.

Hükümet vergi gelirlerindeki artış oranının yüksek olmasını 2009 yılında devreye alınan vergi indirimlerinin sona ermesiyle -2009 yılı vergi indirimi 4,7 milyar- ve yılın ikinci yarısında alınan gelir artırıcı tedbirlerin tam yıl etkisi ile açıklıyor. Ancak geçen sene yaşanan sapmadan sonra ikna olmamız için daha çok detaya ihtiyaç var.

Bütçede açıkça belirtilmese de Orta Vadeli Programla birlikte alındığında net bir şekilde gözüken husus hükümetin özelleştirmeye sıcak bakmaya devam ettiği. Kamu kesiminin elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilmesi, telekomünikasyon ve liman işletmeciliği alanlarında payını azaltması hedefleniyor. Piyasa koşulları uygun olursa kamu bankalarının halka açıklığının artırılması da gündeme gelebilir.

Toparlayacak olursak 2010 yılı bütçesi, giderlerde bir kesinti yapmayan, ekonomideki canlanmaya paralel gelirlerinin artacağı ve mali dengenin düzeleceğini varsayan bir çatıya sahip. Ekonomideki canlanma ve piyasaların düzelmesiyle birlikte özelleştirme gelirlerindeki artış da borç dinamiklerinin kontrol altına alınmasında önemli rol oynuyor.

Bütçenin zayıf karnı ise büyümeye olan duyarlılığı. Ekonomide işlerin yolunda gitmediği, piyasalarda risk iştahının bozulduğu olası bir senaryo karşısında 2010 bütçesinin hiçbir savunması yok.

Tüm yazılarını göster