Bütçe açığında 33.5 milyarda kalmak da zor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

2012 yılı için 21.1 milyar lira olarak öngörülen bütçe açığının 33.5 milyara revize edildiği geçen hafta açıklanan orta vadeli program hedefleri çerçevesinde duyurulmuştu. Dolayısıyla Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in dünkü basın toplantısında açıkladığı bu rakam yeni değil. Ama yeni olan, ilk dokuz ayda oluşan 14.3 milyar liralık açıktan sonra yıllık revize hedef olan 33.5 milyarda kalınıp kalınamayacağına ilişkin tahminler...

Geçen ay da yazmıştık; bütçenin yıl içinde ne miktarda açık verdiği pek fazla önem taşımıyor. Bizde ilk 11 ay pek açık verilmese bile, aralık ayı adeta o 11 aya bedel olabiliyor. Çok geri gitmeye gerek yok, bunun örneğini geçen yıl gördük. Geçen yıl 11 ayda 438 milyon lira fazla veren bütçe, aralık ayındaki 17.8 milyar liralık açıkla tepetaklak gitmişti. Böylece 2011 yılı 17.4 milyar liralık açıkla kapatılmıştı.

2010 yılı ise 2011'le kıyaslandığında çok daha makul sayılabilecek bir bütçe açığı eğrisi çizmişti. 2010 yılının ilk 11 ayında 23.5 milyar lira açık verilmiş, aralıktaki 16.1 milyar liralık açıkla birlikte yıl 39.6 milyar lira düzeyinde bir açıkla tamamlanmıştı.

Bu yıl ne olur?
Eylül ayında verilen 5.8 milyar liralık açıkla birlikte ilk dokuz aydaki bütçe açığı 14.3 milyar liraya ulaştı. Geçen yılın aynı döneminde açık değil, 233 milyon lira fazla olduğunu belirtmek bile tek başına bu yılki gidişatın hiç de parlak olmadığını gösterir zaten. Kaldı ki, bu yılki gidişat için "iyi" diyebilen de yok ya...

2012 için başlangıçta 21.1 milyar lira düzeyinde öngörülen açığın 33.5 milyara revize edildiğini yazının girişinde de hatırlattık. Şimdi soru şu şu: Eylül sonunda oluşan bu düzeyden sonra, yılın tümünde 33.5 milyarda kalmak ne ölçüde mümkün olabilecek?

İlk dokuz aydaki açıktan yola çıkarak son üç ay için varsayımda bulunmak pek mümkün değil; bunun nedenini açıkladık. Son aylar, hele aralık ayı yok mu!

2011, ilk dokuz aydaki 233 milyon liralık fazladan yılın tümünde 17.4 milyar liralık açığa geçilmiş olmasından dolayı herhangi bir kıyaslamaya hiç olanak tanımıyor.

2010'da ise ilk dokuz ayda oluşan 21.3 milyarlık açık, yılın tümünde verilen 39.6 milyarlık açığın yüzde 54'ü düzeyindeydi.

Bu yıl ilk dokuz ayda oluşan 14.3 milyarlık açık, yılın tümü için öngörülen revize 33.5 milyarlık tahminin yüzde 43'ü düzeyinde. Yüzde 43'lük bu oranı, 2010'un yüzde 54'lük oranıyla kıyaslayıp 33.5 milyarda rahatlıkla kalabileceğimizi söyleyebilir miyiz?

Pek kolay değil. Değil; çünkü Türkiye ekonomisi 2010'un son çeyreğinde yine çok yüksek oranda bir büyüme performansı yakalamıştı. 2010'da ilk iki çeyrekte yüzde 12.6 ve 10.4 olan büyüme hızı, üçüncü çeyrekte yüzde 5.3'e gerilemiş, ancak son çeyrek yüzde 9.2 gibi çok yüksek bir oranla geçilmişti. Yani ekonomi canlıydı, bu canlılık vergi gelirine yansıyordu.

Şimdi öyle bir durumdan eser yok. Büyüme hızı giderek yavaşlayacak, ithalat düşük seyredecek, nitekim eylüldeki ithalde alınan KDV tahsilatında geçen yıla göre yüzde 15 oranında 700 milyon liralık bir gerileme yaşanmış durumda. İç talep giderek daralan bir eğilim izliyor. Böyle bir durumda vergi gelirlerinin artmasını kim bekleyebilir ki...

Gelir ayağının aksadığı bütçede giderlerde durum ne peki? Maliye Bakanı Şimşek, gelirlerde fazla bir sapma olmadığını ve öngörülene yakın bir gerçekleşme sağlayacaklarını, ancak giderde öngörülenin üstüne çıkıldığını söyledi. Belli ki öngörülenden daha fazla harcama yapma gerekliliği devam edecek ve gelir-gider makası daha da açılacak.

Harcamalar öngörüleni aşıyor, üstelik bir dizi kısıntılara rağmen. Gazeteniz Dünya'da dün yer aldığı gibi başta müteahhitler olmak üzere çeşitli kesimlere hak edişlerinin ödenmesinde yaşanmakta olan sorunlar da önümüzdeki dönem ekonomide bir dizi başka soruna yol açacak.

Tüm yazılarını göster