Bulanık denizdeki yegane netlik

ABD’nin yeni dönem politikaları konu­sunda kafalar karışık. Her gün farklı açı­lan yeni bir haber geliyor. Herkesin aklında aynı soru; “Trump seçim dönemindeki vaat­lerini uygulayabilecek mi?”. Yoksa taç giyen baş akıllanacak ve bu vaadlerin bir kısmı ra­fa kalkacak ya da daha yumuşak mı uygula­nacak?

Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

ABD’nin yeni dönem politikaları konu­sunda kafalar karışık. Her gün farklı açı­lan yeni bir haber geliyor. Herkesin aklında aynı soru; “Trump seçim dönemindeki vaat­lerini uygulayabilecek mi?”. Yoksa taç giyen baş akıllanacak ve bu vaadlerin bir kısmı ra­fa kalkacak ya da daha yumuşak mı uygula­nacak?

Açıkçası bu konuda dünya ikiye ay­rılmış durumda. Her analistin kendine özgü görüşleri var. Bu da işin doğası gereği böyle. Çünkü öngörülemez, popülist liderlerin ne yapacağı genelde kestirilemez. Hatta çoğu zaman kendilerinin de bu konularda net gö­rüşleri olduğunu düşünmüyorum. Tamamen pragmatist bir çerçeveden dünyayı gördük­leri için planlar da yolda değişiyor olabilir.

Bu hafta Trump ABD’nin yeni hazine ba­kanı olarak Scott Bessent’iaday gösterdi. Yellen’ın yerine müstakbel hazine baka­nı diyebiliriz. Bu haberle Trump’ın ekono­miyle ilgili aksiyonlarının o kadar da sert olmayacağı mesajı alındı ve piyasada olum­lu bir hava esti. Hemen arkasından Trump, Meksika ve Kanada’ya %25, Çin’e %10 tari­fe uygulayacağını açıkladı. Bu açıklamanın ardından algı hemen ters tarafa döndü. Yu­karıda bahsettiğim oynaklığın ve öngörüle­mezliğin bu haftaki örneği işte. Muhteme­len önümüzdeki dönemde bunları çok daha fazla yaşayacağız.

Çin ve Derisking

Kısa süreli gelişmeler bu yönde olsa da açık bir şekilde ABD’nin Çin’e olan bağımlı­lığını yıllardır azaltmaya çalıştığını, bunun bir devlet politikası olduğunu, Trump’ın başlattığı sürecin Biden tarafından da de­vam ettiğini biliyoruz. İkinci Trump döne­minde de bu politikanın devamını bekleme­liyiz. Çin riskinin azaltılması ya da ortadan kaldırılması anlamına gelen “Derisking” önümüzdeki dönemin de moda tabirlerin­den olmaya aday. Wall Street Journal bu ko­nuyla ilgili bir haber yapmış ve hakikaten de son yıllarda verilerdeki değişim çok çar­pıcı. Trump 2018’de Çin’le ticaret savaşla­rını başlatıyor ve o tarihten sonra Çin’den ithal edilen ürünlerin hacmi hızla düşüyor. ABD’nin toplam ithalatı içinde Çin’in pa­yı 2018 öncesi %22’lere yakınken 2023 iti­barıyla bu oran %14’ün de altına gelmiş du­rumda.

Bu büyüklükte bir ekonomi için bu kadar kısa sürede bu derece bir değişim gerçek bir paradigma değişimini gösteri­yor. 2022 itibarıyla ABD’nin ithalatında­ki en büyük paya sahip ülke artık Çin değil Meksika. Çin’den ithal edilen malların pa­yı düşerken ABD’nin toplam ithalatı hız­la artıyor. 2017’de 2.3 trilyon dolar olan It­halat 2023’de 3.1 trilyon dolara yükseliyor. Şu aradaki değişim bile bizim ihracatımı­zın 2-3 katı. Bazı yorumlarda Türkiye’nin ABD politikalarındaki önceliklerinden fa­lan bahsedildiğini görüyorum. Şu veri önce­liğimizin ne olabileceği konusunda bir fikir veriyordur umarım.

Hangi üründe durum ne?

Yarı iletkenler, deri çantalar ve dizüstü bilgisayarlar ithalat düşüşünde en fazla dar­be yiyen ürünler. Çipler konusundaki hassa­siyet ve mücadele malum. Önümüzdeki yıl­larda da mücadelenin önemli bir kısmı bu cephede gerçekleşecek. ABD’nin bu ürün­lerdeki Çin’den ithalatı 2017-2023 arası %35 düşmüş durumda. Tabii yeni dönemin moda terimleri; near shoring, friend sho­ring’i anmadan geçemeyiz. Çin’den yapılan ithalat düşerken Meksika, Vietnam, Tayvan ve Malezya gibi ülkelerden yapılan ithalatın arttığını görüyoruz. Meksika ve Vietnam gi­bi ülkelerden yapılan ithalatın bir kısmının Çin menşeli olduğunu unutmamak lazım. Ticaret bir şekilde yolunu buluyor. 2023’de ABD’nin Hindistan, Güney Kore ve Viet­nam’dan ithal ettiği akıllı telefon hacminde 2017’ye göre %42 artış gerçekleşmiş. Bu da Çin’den bu ülkelere kayan talebi gösteriyor. Youtube’ta bu alandaki üretim yavaşlaması nedeniyle Çin’de hayalet şehre dönmüş üre­tim merkezlerini görmeniz mümkün.

Her üründe de aynı ithalat azalışını gör­müyoruz. Özellikle lityum piller, oyun konsolları gibi ithalat kalemlerinde hala Çin ana oyuncu. Bu ürünlerin ithalatının %70’inden fazlası hala Çin’den yapılıyor. Ayrıca bu ürünlere ilişkin toplam ithalatta da sürekli bir artış var.

Ticaret ve tedarik zinciri ilişkileri çok karmaşık. Fakat net olan bir konu varsa ABD’nin Çin’e karşı tutumu sertleşerek de­vam edecek gibi gözüküyor. Önümüzdeki dönem dünya ekonomisini şekillendirecek temel meseleler de bu alandan yükselecek.

Tüm yazılarını göster