Bugün Cumhuriyet’in 90’ıncı yılını kutluyoruz. Bugün bayram.

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Cumhuriyetin ilanından öncesi ve sonrası dönemlerde olanlar bitenler hatırlanmaz ise Cumhuriyet Bayramı’nın önemi anlaşılamaz.

Her Cumhuriyet Bayramı'nda bunları hatırlarım ve çevremdekilere de hatırlatmaya çalışırım.

“15 Mayıs 1919 Yunanlılar İzmir’e çıktı. / 18 Mart 1920 İstanbul’da Osmanlı Meclisi (Meclis-i Mebusan) son toplantısını yaptı. / 20 Mart 1920 İtilaf Devletleri askerleri İstanbul’u işgal etti. / 23 Nisan 1920 Ankara’da “Büyük Millet Meclisi” toplandı. / 22 Ağustos 1922 “Sakarya Meydan Savaşı” başladı. / 30 Ağustos 1922 “Dumlupınar Meydan Savaşı” kazanıldı. / 9 Eylül 1922 Türk ordusu İzmir’e girdi. / 1 Kasım 1922 Saltanat kaldırıldı. / 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması imzalandı. / 29 EKİM 1923 CUMHURİYET İLAN EDİLDİ. / 1 Mart 1924 Halifelik kaldırıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile öğrenim birleştirildi. / 20 Nisan 1924 “TC Anayasası” kabul edildi. / 17 Şubat 1925 “Aşar” kaldırıldı. Uluslararası ölçü sistemine geçildi. / 24 Kasım 1925 Şapka Kanunu çıkarıldı. 30 Kasım 1925 tekkeler kapatıldı. / 26 Aralık 1925 Uluslararası takvim ve saat kabul edildi. / 17 Şubat 1926 Medeni Kanun kabul edildi. / 15-20 Ekim 1927 G. M. Kemal, Halk Partisi kurultayında büyük Nutuk’u okudu. / 3 Kasım 1928 Türk harfleri kabul edildi. / 3 Nisan 1930 Türk kadınına belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı.”

Görülüyor ki, Cumhuriyetin ilanı, Türk ulusunun var olma ve bu topraklara sahip olma mücadelesinin önemli bir temel taşıdır ama “mücadelenin son durağı” değildir. “Milli Mücadele” cumhuriyetin ilanından sonra da her alanda devam etti.

Biz Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, hem cumhuriyetin ilanından önceki, hem de ilanından sonra devam eden mücadeleyi kutluyoruz. Bu “mücadele”de görev alanları, başarı sağlayanları hatırlıyor, onların başarılarını alkışlıyoruz ama... Geçmişe dönük hatırlamalar, kutlamalar, alkışlar yetmiyor...

“Milli Mücadele”yi ve “Medeniyet Yarışını” sürdürmeye mecburuz... Bu mücadeleyi sürdüremez, sürdürmede başarılı olamazsak, gene “yok olma” tehlikesiyle karşılaşabiliriz.

Cumhuriyet bayramlarını başımız dik, gönlümüz ferah kutlayabilmek için yapmamız gerekenleri unutmayalım. (1) Ekonomik bakımdan güçsüz olan Türkiye varlığını sürdüremez. Ekonomik bakımdan güçlü olmanın yolu daha fazla üretmekten geçer. Katma değeri yüksek, ileri teknolojiye dayalı, küresel pazarda talebi olan malları üreteceğiz. Ekonomik güç, siyasi güç demektir. Ülkenin güven içinde olmasını, saygın olmasını sağlar. (2) Mustafa Kemal’in başlattığı devrimleri, çağdaş olma çabasını, medeniyet yarışını sürdürmek zorundayız. Bunun yolu güçlü çağdaş eğitimden, güçlü hukuk sisteminden geçer. Din ile devlet işlerinin ayrılmasından geçer. (3) Halkımızın yaşam şartlarını, yaşam kalitesini geriye götürecek yerde, ileriye taşımaya mecburuz.

Her yıl 29 Ekimlerde bunları tekrar tekrar yazıyorum ama, neye yarıyor bilemiyorum.

Bugün kapılarınıza, pencerelerinize bayrak asınız ama bunları da unutmayınız.

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!

Tüm yazılarını göster