Bu yumuşak inişse…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com
 
Yıllar önceydi. Hangi havaalanıydı, hatırlamıyorum. Çok sert bir iniş oldu, uçağın tekerlekleri yere çok sert vurdu. Bir yolcunun yaptığı yorum, duyan herkesi kahkahaya boğmuştu:
 
"Beş metreden düştük!"
 
Şimdi 2011'in revize sonrası yüzde 8.8'e çıkan büyümesinden sonra geçen yılın yüzde 2.2'lik büyümesine bakınca da "Beş metreden düştük" benzeri bir değerlendirme yapmak hiç yanlış olmasa gerek. 
 
Ya da, başta hükümet üyeleri olmak üzere bazı kesimler halen bu oranları değerlendirirken "İşte yumuşak iniş gerçekleştik" gibi yorumlar yapabiliyorlarsa, sormak durumundayız, "Acaba hangi oranlar olsaydı sert iniş demek gerekirdi" diye. Bu soruya verilecek yanıtı da duyar gibiyiz, denilecektir ki, "Eğer büyüme olmasaydı da Türkiye küçülseydi, o zaman yumuşak iniş diyemezdik"…
 
"Dilin kemiği" diye başlayan bir söz var değil mi…
 
Bu arada "Aman" diyelim; yüzde 8.8 ve yüzde 2.2 arasındaki işlem kolaylığı bağlantısından yola çıkarak "Geçen yıl 2011'den 4 kat daha az büyüdük" gibi akıllara zarar değerlendirmeler yapılmasın artık. Bir kat az büyümek, zaten büyümenin sıfıra inmesi demektir. Bu oranlara bakılarak ancak "Geçen yıl 2011'in dörtte biri kadar büyüdük" denilebilir, o kadar.
 
Hedefin neredeyse yarısı
 
Türkiye 2012 için yüzde 4'lük bir hedefle yola çıkmıştı. Ama gidişat yüzde 4'e ulaşmanın pek de mümkün olamayacağını gösteriyordu. 2013-2015 dönemi orta vadeli programı yapılırken 2012 hedefi yüzde 3.2 olarak revize edildi. Yine iddialı bir orana odaklanılmıştı.
 
Aralık ayı ortasına doğru üçüncü çeyrek verileri açıklandığında yılın tümü için öngörülen revize tahmin olan yüzde 3.2'ye ulaşmanın da olanaksız hale geldiği görülüverdi. Çünkü, 2012'nin üçüncü çeyreği itibariyle yıllık büyüme hızı yüzde 3.2 düzeyindeydi, yıllık oranın da yine yüzde 3.2 olabilmesi için son çeyrekte 2011'le aynı oranın yakalanması, yani yüzde 5 büyüme gerçekleştirilmesi gerekiyordu. İşte bu da hiç mümkün görünmüyordu.
 
Görünen köy kılavuz istemiyordu ve bu köşede 11 Aralık 2012 tarihinde ilk üç çeyrek sonrasında oluşan durumu değerlendirmiş ve şu görüşe yer vermiştik:
 
"…Dolayısıyla son çeyrekte en iyi olasılıkla yüzde 1.5 ile yüzde 2 arasında bir büyüme beklenmeli. Bu durumda 2012 yılı büyümesi en az yüzde 2.3, en fazla yüzde 2.5 olacak demektir."
 
Yani tahminimizde 0.1 puan gibi bir yanılma ortaya çıkmış. Neredeyse dört ay önce yapılan bir tahminde için bu kadarcık bir fark da herhalde normal karşılanır.
 
Büyümeye ilişkin durum, bir bakıma aylar öncesinden belliydi. Son çeyrekte yüzde 1.4'te kalınmasında da, yıllık oranın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Uludağ zirvesinde "Yüzde 2 küsur bekliyoruz" diye ifade ettiği yüzde 2.2 düzeyinde oluşmasında da şaşılacak bir durum yok. Şaşılacak olan, daha üç-beş gün öncesine kadar büyümenin yüzde 2.5 ile yüzde 3 arasında gerçekleşebileceğini söyleyenler bulunması.
 
Sanayi küçülmekten kıl payı kurtulmuş
 
GSYH'nin neredeyse dörtte biri (2012 için yüzde 24.4) imalat sanayinden oluşuyor. Böylesine önemli bir sektör, yılın son çeyreğinde tüm direncini yitirmiş görünüyor. İmalat sanayi son çeyrekte 2011'e göre sabit fiyatlarla hiç büyüme kaydedememiş ya da başka bir ifadeyle büyüme yüzde sıfır olmuş. Son çeyrekteki bu durumun etkisiyle imalat sanayinde 2012'nin tümündeki büyüme yüzde 1.9'da kalmış. Sanayide 2011'in tümündeki büyümenin tam yüzde 10 olduğu belirtelim. 
 
İmalat sanayi ile birlikte üç sektör, GSYH'nin neredeyse üçte ikisini oluşturuyor. İmalat sanayinin durumunu aktardık. GSYH'deki ağırlık yönünden yüzde 14.9 ile ikinci sırada bulunan ulaştırmada 2011'de yüzde 10.5 olan büyüme, geçen yıl yüzde 3.2'ye gerilemiş.
 
GSYH'deki ağırlığı yüzde 12.7 olan toptan ve perakende ticaretteki büyüme yüzde 11.2'den yüzde 0.1'e inmiş. Yüzde 0.1'i de, ilk iki çeyrekteki büyüme sağlamış; ticarette üçüncü ve dördüncü çeyreklerde gerileme olmuş.
 
Toplamda yüzde 12 ağırlığa sahip mali aracı kuruluş faaliyetlerindeki büyüme de yüzde 9.6'dan yüzde 3.2'ye gerilemiş.
 
Cari açığın oranı yüzde 6
 
Cari açığın milli gelire oranı da kesinleşti ve oran tahmin edildiği gibi yüzde 6 oldu. 2012 cari açığı 46.9 milyar dolardı. Bu açık, 786.3 milyar dolarlık GSYH'nin yüzde 6'sına denk geldi.
 
2011'e ilişkin oran ise, cari açığın turizm verilerinin revize edilmesinin etkisiyle bir miktar küçülmesine bağlı olarak çok az da olsa azaldı. 2011'in 75.1 milyar dolarlık cari açığının 774 milyar dolarlık GSYH'ye oranı yüzde 9.7 olarak gerçekleşti.
 
2012 şöyle ya da böyle geride kaldı; peki 2013'te ne olacak, zihinlerdeki soru bu. Hep dedik, bir kez daha altını çizelim: "2013'ün belirleyicisi ekonomi değil, siyaset olacak; 2014'e dönük hesaplar olacak. O yüzden şimdiden bir şey söylemek falcılık olur."
Tüm yazılarını göster