Bu sevda bitmez!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Daha önce de değinmiştik; Türk halkı döviz, yabancı Türk Lirası sevdalısı. Bu sevdanın ikinci ayağının, yani yabancının Türk Lirası'ndan vazgeçmeye pek niyetli olmamasının çok somut nedenleri var. Yabancı, döviz bozdurup TL cinsi yatırımla para kazanıyor çünkü. Ya dövize bel bağlayan Türk yatırımcı? Yıllardan beri para kazanmıyor kazanmasına ama, hep bir umut var, bitmeyen bir sevda var; "gün gelecek, dövizden çok para kazanacağım" diyen bir ses var.

Kara sevda olmuş durumda bazıları. Geçenlerde döviz tutkunlarından biriyle sohbet ediyorum. "Yakında" diyor, "Dolar 1.75'leri rahat görür". Sonra da yumruğunu ileri uzatarak sıkma işareti yapıyor ve ekliyor: "Şimdi hükümet dövizi sıkıyor, bir bıraksa…" Şaşkınlıkla bakıyorum. "Emin misin bundan" diye sorup devam ediyorum: "Bak bazı bakanlar Merkez Bankası'nı, dövizin artmasına izin vermiyor diye eleştiriyor, oysa Merkez Bankası da döviz daha da düşmesin diye her gün piyasadan alım yapıyor, bu durumda döviz kuru sıkılmış mı oluyor?" Aldığım yanıt umut ve sevda yüklü; "Artacak, artacak" diyor karşımdaki, "Yakında 1.75 olur".

Türk halkının 600 milyar liranın biraz üstünde tasarrufu var. Bu tasarruf iki kalemde yoğunlaşıyor; Türk lirası mevduat ve döviz tevdiat hesabı. Şubat sonundaki rakamlara göre mevduat 316 milyar, döviz hesabı da 142 milyar lira düzeyinde. Türk halkının, devlet iç borçlanma senedinde 73 milyar, Borsa'da da yaklaşık 45 milyar lirası bulunuyor. Repo, eurobond, yatırım fonu, emeklilik yatırım fonu gibi alanlar da diğer tasarruf tercihlerini oluşturuyor.

Dikkat çekici olan, Türk halkının 142 milyar lirasını, yani yaklaşık 95 milyar dolarını döviz olarak tutmaya devam ediyor olması. Üstelik bu, bankalardaki tutarı gösteriyor. Sistem dışında ne miktarda döviz olduğunu kimse bilmiyor, bilmesi de zaten mümkün değil.

Türk halkı dövizden bir türlü kopamazken, yabancı yatırımcı, faizler böylesine düşmüş olmasına rağmen Türkiye'yi terketmiyor. Yabancı yatırımcının yaklaşık 32 milyar liralık devlet iç borçlanma senedi ve 89 milyar liralık hisse senedi,

ayrıca yaklaşık 10 milyar liralık mevduatı ve 1 milyar liralık eurobondu var.

Türkiye'de halen negatif faiz söz konusu olduğu halde yabancı niye hala burada? Bu sorunun basit bir yanıtı var. Negatif faiz derken, hassas bir hesaplama olduğunu belirtelim. Örneğin bugün faiz yüzde 9 ise ve yine bugün için yıllık enflasyon yüzde 10 ise negatif faizden söz edilebilir. Ancak unutmamak gerekir ki, yüzde 9 faiz, önümüzdeki bir yıl için vaat ediliyor. Dolayısıyla, bir yıl sonra enflasyon örneğin yüzde 8 olmuşsa, negatif bir faiz söz konusu değil demektir. Ancak, enflasyonda gidişat yukarıya doğru olduğu için negatif faiz saptaması çok da yanlış görünmemektedir. O zaman sorunun ikinci boyutu şu; bir yıl sonra negatif faiz gerçekleşecek görünüyorsa, yabancı niye gitmiyor? Gitmez, çünkü yabancıyı Türkiye'deki enflasyon ilgilendirmiyor, onlar için önemli olan TL'nin değerinin artıp artmayacağı. TL değerlendiği, yani kur düştüğü sürece onlar için hiç sorun yok. Yani yabancı, kurun düşeceğine oynuyor, onu öngörüyor.

Oysa Türk halkı tam tersi bir beklenti içinde. Öyle olmasa, yalnızca bankalarda 100 milyar dolara yakın para tutar mıydı?

Türk halkı dövizden vazgeçmiyor, vazgeçemiyor. Bunun en başta gelen nedeni, dövizin çok uzun aralıklı olmayan sıçramaları. Aradaki dalgalanmalar hariç, son on beş yılda; 1994, 2001 ve son küresel kriz sürecinde dövizde ani sıçramalar görülmesi beynimize kazındı. Dövizin her an yeniden fırlayıp gideceğinden endişe ediyoruz. Ülkenin dövizsiz kalacağını ve bu yüzden kur artışı yaşanacağını bekliyor, cebimizde dövizimiz olduğu için de biraz biraz umuyoruz. Hem, "Bak ben demedim mi, işte döviz patladı" diye gerine gerine dolaşacağımız günleri özlüyoruz, hem de birden zengin olabileceğimizi, devalüasyona hazırlıklı yakalanacağımızı varsayıyoruz. Ama giderek de, kur yükseldiğinde elimizdeki dövizi satmayı, düştüğü anda da yerine koymayı öğreniyoruz. Dövizden uzaklaşamıyoruz, ama hiç olmazsa al-sat yaparak para kazanma noktasına gelmiş bulunuyoruz.

Amaçları o olmamakla birlikte, vatandaşa "aman döviz tut" öğüdü veren politikacılar da hiç eksik olmuyor. Merkez Bankası, sürekli olarak Türk parasını değerli tutmakla eleştiriliyor. Hükümet üyelerinden gelen bu eleştiriler, vatandaşta "demek ki kur çok düşükmüş, yakında artar" algısı da yaratıyor. İşte bu tür açıklamalar, bu kara sevdayı daha da körüklüyor.

Tüm yazılarını göster