Bu seçim tamam, ya diğerleri?

Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

Önümüzdeki haftadan itibaren karşılaşacağımız tablo, son birkaç ayda görüp alıştığımızdan oldukça farklı olacak gibi. Küreselliğin sadece maddi değil, kavramsal ve kültürel sınırları da giderek ortadan kaldırdığı bir dünyada seçim propagandalarının nahoş düzeyi ve içeriği, yerini süratle gerçekçi ve ayakları yere basan bir gündeme bırakacak. Zaten yaşanan sürecin rahatsızlık verici niteliği, biraz da ülkemizde seçimlere hazırlık süresinin kısa ve sıkışık olmasından kaynaklanıyor. Ancak doğrusu baş edilecek sorunları düşününce, seçimlerin bir an önce yapılıp geride kalması pek hayırlı. Çünkü gelişmeye muhtaç olduğunu daha önce vurguladığımız mevcut kurumsal ve kültürel altyapı ile başka türlü olması beklenemeyecek bu propaganda döneminin çok daha uzun sürmesi, gerçek gündeme odaklanma açısından ciddi bir zaman kaybı olurdu.

Reformlar için diyalog ve uzlaşma

13 Haziran ile birlikte daha dingin ve rasyonel bir politik ortam beklentisi, iktidarda ya da muhalefette yer alacak partilerin tümünün çıkarlarının ve taahhütlerinin kesiştiği alanların çoğunun, ekonomik ve yapısal reform öncelikleriyle çakışmasından ileri geliyor.

Aslında böyle taahhütlerin seçim tartışmalarında ve vaatlerinde yer alması, kaygılandığımız zaman kaybını asgari düzeyde tutmak açısından daha da yararlı olurdu. Bu suretle mevcut büyüme modeli ile gidebileceğimiz yolun sınırı ve risklerden kaçınma yöntemleri kadar, borçlanma ihtiyacını artırmayacak ve rekabetçi iç dinamikleri güçlendirecek alternatif yapısal politikalar da tartışılmış, bu arada ortak paydalar ve uzlaşma alanları ortaya çıkmış olabilirdi. Ekonomik potansiyelin önünü tıkayan engellerin aşılması için gerekli temel yapısal reformların pek çoğu, geniş tabanlı toplumsal uzlaşma olmaksızın sonuçlandırılamadığından bu ortamın bir an önce oluşturulması büyük değer taşıyacaktı.

Kriz politikaları için sosyal destek

Gerçekten de kayıtdışı ekonomiden tutun eğitime, sosyal güvenlik sisteminden kurumsal  altyapıya ve vergi düzenine kadar bütün reform alanlarında mesafe alınamaması ya da başlangıçta hükümetin inisiyatifiyle mevzuat düzeyinde adımlar atılsa da uygulama anlamında bunların hayata geçememesi, hep farklı toplumsal kesimlerle yeterli iletişimin sağlanmamasından, yeterli bilgilendirme yolu ile reformların arkasına sosyal destek alınamamasından ileri gelmiştir.

Türkiye'nin iç talebe ve ithalata dayalı büyüme yörüngesinin, borç finansmanına dayanan zayıf noktasından kırılması, şimdiye kadar uygulanan politika araçlarıyla, olsa olsa ertelenebilecek ancak tamamen önlenemeyecek bir ihtimal olarak öne çıkıyor. Seçim sonrasında muhtemelen hızlanacak zamlar, Mayıs ayında zaten parlamış bulunan enflasyon riskini daha da artıracağı için, sadece maliye politikasında değil, para politikalarında da daha sıkı bir disiplin kaçınılmaz olacak. Aksi takdirde sert ve düzensiz bir düzeltme, bizi yapısal reformları düşünemeyecek kadar geriye götürebilir.

Yani sadece yapısal nitelikteki reformlar için değil, konjonktürel bir kriz şokunu önlemek için de toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç var. Çünkü sıkılaştırılmış para ve maliye politikaları, topluma maliyet yüklemeyi zorunlu kılar. Uzlaşma ise, öncelikle toplumsal kesimlerin ve kitlelerin temsilcileri arasında bir diyalog kurulmasını gerektirir.

Hayata geçmeyen dokümanlar

Küresel ekonomide ve bölgesel dengelerde belirsizlikler sürer ve hatta yoğunlaşırken daha da dikkatli olmalıyız. Enerjimizi kısır iç çekişmeler yerine, iktidarı muhalefeti kamusu özeli ile ortak sorunlara yöneltmez ve kısa vadeli konjonktürel dengeleri de, uzun vadeli yapısal dönüşümü de geniş bir uzlaşma temelinde yönetmeyi başaramazsak salt siyasal seçimleri yaparak sıkıntılardan sakınamayız. Belki de bu konularda yapmamız gereken stratejik seçimler, hafta sonu yapacağımız demokratik seçimden daha önemli hale gelir.

Geçtiğimiz yıllarda pek çok alanda umutla başlatılan pek çok reform inisiyatifinin (sanayi envanteri ve stratejisi, KOBİ eylem planı, İstanbul Finans Merkezi, sektörel stratejiler, Gelir Vergisi Kanun taslağı, kayıtdışı ile mücadele vb.)sadece yazılı dokümanlar niteliğinde kalmasının ve topluma mal olmamasının bir nedeni de, bu uzlaşma arayışının yetersizliği olmuştur.

Tüm yazılarını göster