Bu ilaçların yan etkisi yararını geçti gibi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Sözünü ettiğimiz ilaçların biri, bütçeyi daha da güçlü kılmak için vergi oranlarının artırılması.

Diğer ilaç, Türk Lirası'nın bir miktar değer kaybetmesi yoluyla dış ticaret dengesinin göreli olarak iyileşmesi, bu suretle de cari açık sorununun hafiflemesinin sağlanması.

Bu ilaçlar, yarattıkları yan etkiler bir yana anında bir dizi olumsuzluğa da yol açmadı değiller. Maliyeciler aslında çok iyi bilir ki vergi oranlarını ne kadar artırırsanız, vergiden kaçınma olgusuna da o kadar zemin hazırlamış olursunuz. Bu kez trajikomik bir durum da yaşandı; tütün ürünlerindeki vergi artışının sigara fiyatlarını böylesine artıracağı hesaplanamamış olmalı ki, vergi artışı bir süre sonra bir miktar aşağı çekildi. Ayrıca, kaçak içki üreticileri herhalde vergi artışlarına ilişkin son kararın ardından bayram yaptılar.

Türk Lirası biraz değer kaybetse iyi olur, diye atılan adımlardan sonra dövize gelen talebin önü alınamayınca bu kez tersi önlemlere başvurulmaya başlandı. Şimdi zaman zaman düşünüyoruz; biz 10 milyar dolara yaklaşan dövizi ne için kaybettik, diye…

Ama bu ilaçların asıl yan etkisini başka bir alanda, enflasyonda gördük. Ne ilginçtir ki, aylık bazda yüzde 3.27 gibi rekor bir TÜFE artışı oldu; ama bu oran sanki yıllıkmış kadar bile konuşulmadı, değerlendirilmedi bile…

Görünen köy…

Denilebilir ki, bu tabloda şaşılacak ne var: "Vergi oranları artırılmış, Türk Lirası değer yitirmiş, bunun fiyat artışlarına yansımaması mümkün mü, öyle bir beklenti mi vardı ki?"

Böyle bir soruyu ortaya atanlar da haklıdır tabii ki, ama başkalarının da "alınan bu önlemlerin böylesine büyük bir enflasyon doğuracağı nasıl hesaba katılmaz" deme hakkı yok mudur? Yoksa artık, "enflasyon nereye giderse gitsin" mi denilmektedir?

TÜİK'in TÜFE'yi açıklamasından sonra Merkez Bankası'nca yapılan değerlendirmede, yüzde 3.27'lik aylık artışın 1.35 puanının, yani yarısına yakınının yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamalarından kaynaklandığı belirtiliyor. Yani, bir anlamda şu teşhiste bulunulmuş oluyor:

"Eğer vergiler artırılmasaydı; elektriğe, doğalgaza zam yapılmasaydı ya da zamlar daha düşük oranda olsaydı, Türk Lirası bu kadar yüksek oranda değer yitirmeseydi, ekim ayındaki TÜFE artışı yüzde 3.27'nin çok altında kalırdı."

Tehlike geçmedi

Bir ilaç aldığınızda onun etkisi nasıl belli bir sürede kendini gösterirse, o ilacın yan etkisi de ancak belli bir sürede ortadan kalkabilir, değil mi…

Vergi oranlarındaki düzenleme fiyatları artırdı, artık bundan sonra bu fiyat düzeyinden gidilecek, yani yeni fiyat artışları söz konusu olmayacak. Tabii ki başka etkenlerle fiyat artışı yaşanmazsa… Bir başka ifadeyle vergi artışlarının yan etkisi olan "fiyatların daha da artma ve bunun TÜFE'yi yükseltme" olasılığı artık ortadan kalkmış durumda.

Ancak, Merkez Bankası'nın değerlendirmesine göre, tütün ürünlerinde kasım enflasyonuna yansıyacak 0.2 puanlık bir kalıntı olduğunu belirtelim. Bu, hesaplama yönteminden kaynaklanıyor.

Türk Lirası'nın değer yitirmesinden kaynaklanan etki ile doğalgaz ve elektrik fiyatlarına yapılan zamların etkisini ise önümüzdeki aylarda da görmeye devam edeceğiz. Tütün ürünleri, nihai ürünler. Sigara fiyatı arttı, diye buna bağlı olarak başka herhangi bir ürünün fiyatı da artacak değil ya… Ancak elektrik ve doğalgaz öyle mi, döviz kurlarının artmasından kaynaklanacak ithal enflasyon öyle mi… O yüzden değil mi zaten kur artışını frenleyebilmek için büyük bir çaba içine girdik.

Dolayısıyla bu yılın kalan iki ayında ve sonrasında da ekimdeki yüzde 3.27'lik rekor düzeyde olmasa da görece yüksek oranlar görmeye devam edebiliriz. Gerçi yüksek oranlar görsek ne olacak ki… Yüzde 5.5'lik hedefle yola çıkıp bu oranın neredeyse bir kat fazlasına doğru yol alıyoruz da ne oluyor ki…

Tüm yazılarını göster