Boş konuşmanın serbest olduğu bir ülke

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

İletişim teknolojisi yaşamın her yerine girdi. Çok büyük yararının yanında, yarattığı rahatsızlıklar da göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Bu hafta bu konuda bir çeşitleme yapmak istedim.

SORU: Eğer yaya veya sürücü iseniz, şehirde sizin için en büyük üç tehlike nedir? Cevabınızı bilemiyorum; ama benim üçlümü söyleyeyim: Otobüs, minibüs ve kamyon. Otobüs, çünkü ister belediye otobüsü olsun, ister halk otobüsü, hız limiti onlar için geçerli değil. Minibüs, çünkü tam bir ulusal felaket. Sanki çevreyi rahatsız etmek için üretilmişler. İshal olmuş, sürekli “dıt-dıt” eden kornaları ile nerede ne zaman nasıl duracağı, nereden nasıl çıkacağı belli olmayan minibüsler.
Üçüncü felaket ise kamyon demiştim. Şehrin böğrüne çimento sıkan beton kamyonları ve cehennem çukurları açan hafriyat kamyonları. Kamyonlar, çünkü, şehir içinde Formula-1 pistindeymiş gibi saldırganca gidiyorlar. Peki “otobüs, minibüs ve kamyon üçlüsünden daha tehlikeli olan üç şey nedir?” desem cevabınız ne olurdu? Ben yine benim üçlümü söyleyeyim: Sürücüleri cep telefonu ile konuşan otobüs, minibüs ve kamyonlar. Tek elleri direksiyonda, bir elleri cep telefonlarında ve zaten kısıtlı beyin hücrelerinden bir kısmı konuştukları kişiye ayrılmış bazı sürücüleri yolda görünce sığınacak yer arıyorum. Bir de araba sürerken hep cep telefonları ile konuşan polisler var , ama Allahtan onların arabaları çok büyük değil.
Caminin girişine bir tabela koymuşlar. Tabelada üstü çizilmiş bir cep telefonu resmi ve şöyle bir yazı var “Hak ile irtibata geçince, halk ile irtibatı kesiniz”. Şimdi düşünün, bu camideki adamın telefonu çalıyor. Adam telefonu açıp şöyle diyor: “Abi kapatıyorum, şimdi başka yerle irtibattayım.” Telefondaki otoriter ses şöyle cevap veriyor: “Bizim nerden aradığımızı sanıyorsun?”
- Yukarıdaki tabelaya benzer bir tabelanın bulunduğu bir caminin imamına sormuştum. “Peki camide telefon görüşmesine engel olabildiniz mi?”. İmam
güldü “Olduk. Ama jammer (sinyal bozucu) ile”.
- Otobüste gidiyorsunuz. Bir telefon zili. Herkeste bir hareket. Acaba benimki mi çalıyor? Arkanızdaki sıradan konuşma sesini duyunca anlıyorsunuz kime geldiğini. Adam canlı yayına başlıyor “Şimdi Dolmabahçe Sarayı’nın önünden geçiyoruz.” Konuşuyor da konuşuyor. “Ne diyorsun abi. Trafik berbat. Bak kaç dakikadır konuşuyoruz, daha ineceğim yere, Balmumcu’ya gelemedik”. “Yürüseniz daha iyi değil mi?” demek geçiyor içinizden. Acaba toplu taşıma araçlarına da mı “sinyal bozucu” takmalı?
- Derslerde de en büyük rakibim, telefonların ucundaki diğer kişiler. Derse girer girmez “Ben kıskanç bir adamım, sizi başkası ile paylaşmak istemem. Lütfen telefonlarınızı kapatınız” derim. Ama nafile; bir öğrencimi hep mesajlaşırken yakalıyordum. Bir ders arasında yanında bir kızla geldi. “Hocam size kız arkadaşımı tanıştırayım. İşte beni mesaj çekerken yakaladığınız kişi bu. Bakın ama değmez mi?”. Kız mühendislik öğrencisi imiş. “Not ortalaman nedir?” diye sordum. Kız “3.85 Hocam” dedi. Bizimkine “ Değermiş o zaman” deyip kıza döndüm” Bak seninkinin not
ortalaması düşük. Sen akıllı birisisin. Sana mesaj çektiğinde tek cevap ver “Dersi dinle” de.”
- Bu konuşma trafiğinin bir nedeni de taşınmalar.
Servis operatörleri birbirlerinden müşteri kapma peşinde. “Numaranı taşı, her yöne şu kadar dakika bedava” diye promosyonlar var. Taşı, sonra konuş Allah, konuş. Çevrenizdekilere “Yandım Allah” dedirtecek kadar, onlara işkence edercesine konuş. Numarasını taşıyanların yanına taşınanların vay haline!
- Konuşan, ama boşa konuşan, “geyik” konuşan bir ülke olduk. Örneğin, otobüstesin, otur iki satır bir şey oku, ya da kendinle kal, biraz düşün. Hayır, olmaz; okumak yok, düşünmek yok; sadece konuşma var. Konuş ve boşa konuş. İncir çekirdeklerini doldur boşalt, konuş. Her yerde konuş. Bağıra bağıra konuş. Yalandan kim ölmüş ki, konuş Allah konuş.
- Bu iletişim teknolojisi sayesinde tam şeffaf bir ülke olduk. Telefonunu zorla dinletenlerin yanında, bir de sahibinin haberi olmadan dinlenenler var. Haberleşme özgürlüğündeki bu ileri(!) aşamayı “Saklanacak, gizlenecek bir şeyin yoksa korkma.” diyerek kutsayan böyüklerimiz bilem var.
SONUÇ
İletişimin fazlası olmaz derler. Ama cep telefonu ile yapılan türü, bana biraz fazla geliyor. Size de öyle geliyor mu?

Tüm yazılarını göster