Fed, 160 milyar dolar yıllık zarar açıkladı. Bilançonun %94’üne denk 6,85 trilyon dolar kâğıt var.
İlk çeyrekte 100 milyar artarak 1 trilyon 46 milyar doları bulan birikmiş tahvil zararı gibi, ABD ticari bankalarınınki 39 milyar artarak 517 milyar dolara ulaştı. Ortodoks para politikasının kurala dayalı bir başka sonucu BOJ’dan geldi. Japon hazine kâğıtlarının fonlanmasından mart sonunda 9,43 trilyon yen birikmiş zarar oluşmuş.
Geçen hafta yazmıştık, uzun süredir hazinelerini fonluyor bu merkez (bağımsız) bankaları? Deloitte baş ekonomisti Ian Stewart, “Bundesbank Ekonomistler Konferansından” izlenimlerini kaleme almış (Mayıs 2024). ABD’nin AB’ye göre daha esnek maliye politikası ile IMF’nin bütçe açık tahmini GSYİH’nın %6,5’u. Euro bölgesinin yaklaşık 2 katı.
Bazı ekonomistlerin kamu harcamalarına, vergi indirimlerine ve sübvansiyonlara ısınarak bunların ABD teknolojik liderliğini pekiştirdiği savunmalarını önemli bir paradigma kayması olarak görüyor. Progressive Economy Forum ve UNCTAD ekonomisti James Meadway ise bu duruma neoliberalizmin çöküşüne bir örnek ve bazı ekonomistlerin yüksek tutarlı sanayi politikaları ile korumacılığa ısınması diyor.
O esnada bizde kural bazlı rasyonel politikalar ile artan bütçe açıklarını kapaması için ana akım ortodoks iktisat yorumlar, tasarruf programını ve sıkılaşmayı öne çıkarıyordu. Programda 1 sene geçmesine rağmen yaşananları ise heterodoks denilen dönemde sanayileşme, üretim, yatırım için verilen kredilerin sonucu diyerek nostaljiye devam ediyorlardı.
Dünya dönüşüyor. 20 sene önce sosyal medya, fintek, merkeziyetsiz finans, bitcoin yoktu. İklim krizi, sürdürülebilirlik, heterodoks iktisat, noise risk, text mining, sentiment analysis gibi (web bazlı) kavramlar tartışılmazdı. Ancak neoklasik ana akım ortodoks iktisat, hala 80 model amfi tipi aynı yöntem ve teoriler ile günü ve geleceği yönetebileceğini düşünüyor.
Dünyada Phillips Eğrisi, merkez bankası bağımsızlığı, Taylor Kuralı, denk bütçe, IS-LM Modeli gibi kavramların geçerliliği artık tartışılırken, hala faiz artışı ile kurun ve enflasyonun baskılanacağı, dış ticaret açığının kapanacağı, sıkı mali politika ile bütçenin denkleştirileceği gibi monopolcü neoklasik ezberler iktisat yorumlarına hâkim.
Dünyada ve bizde enflasyona derman olmaması da bu yüzden. Sosyolojiyi, nöro iktisadı dışlayarak arz ve kar çekişli enflasyonu(- nu) talep enflasyonu davranış modelleri ile çözemiyorlar. Üstelik faiz yükü hem işletmelerde hem hazinelerde eksponansiyel artıyor, bütçe açıkları düşmüyor. Dış ticaret açığı da sürünen kurdan sabit kura kayarken artıyor. Boş hipotezi bu şekilde ret ettiğimize göre akademik olarak yazıya devam edebiliriz.
University College London ekonomi profesörü Wendy Carlin, IMF’in “Finance&Development” dergisi Mart 24 sayısında, bu nedenlerle okullarda iktisat öğreniminin değişmesi gerektiğini anlatıyor. Heterodoks iktisatçı profesör Steve Keen ise daha ileri gidiyor ve “How Economists Destroy Freedom and Prosperity, Everything They Touch” videosunun (Mayıs 2024) açıklamasında şunları diyor: “Ana akım iktisatçılar, özelleştirilmiş peri tozunu her yere serperken, rekabetin kendisini yok etmekte özellikle başarılı oldular.
Yani her iki dünyanın da en kötüsüyle karşı karşıyayız; kar rekabeti önümüze çıkıyor ve rekabetin önemli olduğu yerde neredeyse tekel var. Her şeyi daha da kötü hale getirmek özel yetenek gerektirir. Artık uçuşa elverişli ürünler tasarlayamayan veya üretemeyen Boeing’den metalaştırılmış araştırmalara kadar, ana akım iktisatçılar, neoklasik ve Avusturya ekolü, politikalarının dokunduğu piyasa ekonomilerini karmakarışık hale getirmeyi başarıyor.”
Editörü olduğum “COVID-19 Döneminde Ekonomik, Finansal ve Sektörel Gelişmeler” kitabımız Scala Yayıncılık tarafından çıkarıldı. COVID-19 döneminde en çok etkilenen sektörleri tarihe kayıt ettik. Enerji, turizm, havacılık, bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasaları, e-ticaret, perakende, lojistik ve fintek yazdık. T. C. İstanbul Aydın Üniversitesi KURSAM ile İİBF tarafından düzenlenen “Güncel Ekonomik Gelişmeler ve Sürdürülebilir Finans Kongresi” açılış panelinde yer aldım. Kendilerine “Sürdürülebilir Ekonomiye Katkı Ödülü”ne beni de layık gördükleri için teşekkür ederim.