Borsalardaki alarm sinyalini almaya hiç niyetimiz yok

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Son zamanlarda tüm dünyada önde gelen iktisatçılar borsalar için “Aman” diyor, biz ise bunu neredeyse “Amma artıyor” diye anlayabiliyoruz. Aslında gerçekte ne söylendiğinin, ne söylenmek istendiğinin farkındayız da, farkında değilmişiz gibi davranmak işimize geliyor. Kimimiz, mezarlıktan geçerken ıslık çalarcasına yürüyoruz, kimimiz ise küçük yatırımcının cebinde kalan üç beş kuruşu nasıl alabiliriz, onun hesabını yapıyoruz. 

Gazeteniz Dünya’nın dünkü sayısında arkadaşımız Evrim Küçük, konuyu enine boyuna ele aldı, dünyanın önde gelen iktisatçılarının ve yatırım danışmanlarının görüşlerini derledi. Söylenen çok net; tüm uzmanlar “Dikkat” diye uyarıyor. 

Bize göre durumları çok daha stabil olan, en azından siyaseten bir sorun yaşamayan Batı ülkelerinin borsaları için dikkat uyarısı geliyor, ama bizim borsamızda her şey çok iyi gidiyor ya da gidecek algısı yaratılmak isteniyor. 

Oysa, bir ay sonra bugün ne olacağının bile bilinemediği bir Türkiye fotoğrafı var karşımızda. 

Bir ay sonraki Cumhurbaşkanı seçimi bir şekilde sonuçlanacak. Önemli olan sonrası, en geç 24 Ağustos’tan sonra ne olacak, ülke nasıl yönetilecek, bunu bilen var mı? 

Olasılıklar 

Elbette aksini söylemeyecek, söyleyemeyecek; ama seçimden Selahattin Demirtaş’ın galip çıkması söz konusu değil. Geriye kalıyor iki olasılık. 

Ağırlıklı görüş, Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkacağı yönünde. Varsayalım öyle oldu. Köşkün yeni sahibi Erdoğan. Düşük profilli başbakanlık nasıl işleyecek, bu başbakan kim olacak, bu başbakan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın direktifl erini ne kadar süre sineye çekecek ve uygulayacak, Yıldırım Akbulut’un Turgut Özal’a bir anlamda başkaldırması gibi bir durum eninde sonunda yaşanırsa ne olacak? Bunlar siyaseten yanıt aranan sorular. Bu süreçte ekonomi nasıl seyredecek? 

Ya sonrası... Düşük profilli bir genel başkan ve başbakanla gireceği 2015 genel seçiminde AKP nasıl bir performans sergileyecek? Üç dönem kuralı yüzünden AKP’nin ağır toplarının Meclis dışında kalacağı 2015’te bugünün iktidar partisi vitrinini kimlerle yenilecek, bu yenilemeyi kim yapacak, bu vitrin seçmende nasıl bir algı yaratacak? 

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğu 2015’te, AKP seçim yenilgisi tadar ve hükümeti başka parti ya da partiler kurarsa, Çankaya-Hükümet ilişkisi nasıl seyredecek? Erdoğan’ın fiili başkanlık hayalinin suya düşmesi, ülkeyi nasıl etkileyecek? 

Düşük profilli bir başbakanla ülkeyi başkan gibi yönetmeyi arzulayan Erdoğan, partinin başına Abdullah Gül’ün geçmesini önleyemezse, (önleyemezse diyoruz, Erdoğan’ın Gül’ü pek fazla istemediği de bilinmeyen bir durum değil) bu kez alttan alta nasıl bir çatışma yaşanacak, bunun ne gibi etkileri olacak? 

Ya İhsanoğlu kazanırsa...

Sıraladığımız tüm olasılıklar Çankaya Köşkü’ne Erdoğan’ın çıkacağı üzerine kurulu. Ama ya önümüzdeki ay yapılacak seçimden Ekmeleddin İhsanoğlu galip çıkarsa! Bu çok düşük bir olasılık değil ki! 

Her ne kadar HDP adayı Selahattin Demirtaş, ilk turu geçmemelerinin söz konusu olamayacağını, dolayısıyla ikinci turda hangi adayı destekleyecekleri gibi bir varsayım üzerinde hiç durmadıklarını dile getiriyorsa da, görünen köy kılavuz istemiyor; seçim ilk turda sona ermezse, ikinci tura Erdoğan ve İhsanoğlu’nun kalacağı kesin gibi görünüyor. İşte bu aşamada ikinci turda HDP oylarının nereye gideceği ya da herhangi bir adaya gidip gitmeyeceği önem kazanıyor. Yani ikinci tura kalındığı takdirde seçimin sonucunu belirleyecek olan kesim belli. 

Dedik ya, seçimi İhsanoğlu kazanırsa ne olacak? Şimdiye kadar girdiği tüm seçimleri kazandığı belirtilen Erdoğan, ilk ve en önemli yenilgisini almış olacak. Erdoğan’ın, AKP’den önceki dönemde milletvekili seçilmek için verdiği mücadelelerde aldığı yenilgilerin tümüyle unutturulmak istendiğini bir not olarak düşelim. 

Diyelim İhsanoğlu kazandı. Acaba Erdoğan, “Hepsine karşı mücadele ettim” mi diyecek, yoksa çok daha farklı bir savunma mekanizması mı geliştirecek. Ama gerçek değişmeyecek ki... Erdoğan 2015’e kadar başbakanlık görevini sürdürecek sürdürmesine de, daha sonrası için üç dönem kuralının delinmesi gerekecek. Anayasa hükmü bile olsa ne fark eder, üç dönem kuralı parti tüzüğünden gelen bir sınırlama, bir saatte kaldırılır da, yaratacağı algı pek hoş olmaz ama. 

Piyasalarda lay lay lom! 

Tüm dünya, Türkiye’dekinin onda biri kadar bile karmaşa içinde değilken, yalnızca ekonomik göstergelere bakarak “Aman dikkat” diye uyarıyor. Bizde siyaseten ne olacağı meçhul, komşularla ilişkiler berbat, Musul Başkonsolosumuz kimilerine göre danışıklı dövüş sonucu, kimilerine göre kaçırıldığı için tutsak, (her ikisi de birbirinden kötü ya) ama piyasalarımıza bakıyorsunuz; Borsa endeksi daha ne kadar yükselir, o tartışılıyor, faiz ne kadar düşerse yatırımlar ne kadar canlanır, onun üzerinde duruluyor. Fotoğrafın bütününe bakanların da ya sesi çıkmıyor ya seslerinin çıkmasına izin verilmiyor.

Tüm yazılarını göster