Bize bir şey olmaz

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Bu hafta adeta rapor bombardımana tutulduk. Uluslararası Para Fonu (IMF) çarşamba günü beklenen iki raporu birden yayınlandı. Bunlar ilki Dünya Ekonomik Görünümü (World Economic Outlook) ikincisi ise Küresel Mali İstikrar Raporu (Global Financial Stability Report). Her iki raporun ortak özelliği 2009 yılı dünya ekonomisine ilişkin kötümser beklentiler içermesidir. Raporlara göre bu yıl dünya ekonomisi yüzde 1.3 küçülürken, en yüksek küçülmeyi yüzde 6.2 ile Japonya yaşayacak. Japonya'yı yüzde 6.0 ile Rusya, yüzde 5.6 ile Almanya ve yüzde 5.1 ile Türkiye izliyor. Krizin ana kaynak ülkesi olarak görülen ABD'de tahmin edilen küçülme oranı yüzde 2.8'dir. Rapordaki daha da vahim tahmin dünya ticaret hacmi için yapılıyor. 2009 yılında dünya ticaret hacminin yüzde 11.0 daralacağı tahminine yer veriliyor.

Bu veriler küresel krizi aşma konusunda özellikle dış ticareti artırmaya yönelik önlemlerin çözüm üretmesi konusunda kötümser olmamıza, en azından tüm ülkeler için çözüm üretmesinin mümkün olmadığını göstermekte. Karşımızdaki tablo, bize ülkelerin krizi çözmede iç dinamikleri yani iç talebi artırmaya yönelik politikaları öne çıkartmaları gerekliliğini gösteriyor. Bu da maliye politikası yönlü teşvikleri gündeme getiriyor.

Maliye politikasına ilişkin önemli bir çalışma da Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yapıldı. Sameer Khatiwada tarafından yapılan Küresel Ekonomik Krizin Etkisini Azaltıcı Teşvik Paketleri: Bir Görüş (Stimulus Packages to Counter Global Economic Crises: A Review, www.ilo.org) başlıklı çalışma bugüne kadar krize karşı alınan önlemlerin maliyetini görebilmek açısından önemli. Çalışmada Türkiye'nin de yer aldığı belli başlı 32 ülkede kriz karşı alınan bugüne kadarki önlemlerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranlarının yer aldığı ilginç bir hesaplama yapılmış.

Buna göre ülkelerin aldıkları önlemlerin, ekonomilerine maliyetinin GSYH'ya oranları şöyle: ABD'de yüzde 5.6, İngiltere'de yüzde 1.3, Malezya'da yüzde 7.9, S.Arabistan'da yüzde 11.3 (dikkat bu iki ülke, ülkemizin üst düzey yöneticilerini yetiştirmektedir), Çin'de yüzde 13.0 ve Macaristan'da yüzde 3.8. Liste bu şekilde devam etmektedir. Listede krize karşı maliye politikası maliyetine katlanmayan dolayısıyla GSYH içinde maliyeti sıfır olan tek ülke var: Türkiye.

Tabloya ilk baktığınızda sevinsem mi, üzülsem mi diye şüpheye düşüyorsunuz. Sonra ülkemizin güzel özdeyişleri aklınıza geliyor ve sakinleşiyorsunuz. O özdeyişler içinde her halde en uygun olanı: "Bize bir şey olmaz" özdeyişi olsa gerek. Çünkü krizin alevlendiği Ağustos 2008'den, Nisan 2009'a kadar hiçbir önlem almayan tek ülke de Türkiye.

IMF raporları ve bu çalışmayı birlikte okuduğunuzda krize karşı özgüven duygusu varmış gibi duran tek ülke de Türkiye. Buna karşın hükümet ile Merkez Bankası arasında uyumun olmadığı (en azından revize edilen büyüme oranında), hükümetinin borçlanma yetkisini dört katına çıkardığı, işsizlik sorunu çözümü için yapısal önlemelerden kaçınan, işi badanacı boyacı istihdam ederek çözmeye çalışan bir hükümete sahip olan ülke de Türkiye.

Doğrusu bu ülke özgüveni yüksek bir ülke mi? Yoksa adını benim koyamadığım meziyetleri olan bir ülke mi? Karar veremedim.

Tüm yazılarını göster