Biz dışarıdaki şirketleri alacağımıza yabancılar bizimkileri alıyor

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Bizim fason üretimden kurtulabilmemiz, dünya pazarında yer alabilmemiz için, yurtdışından şirket ve marka lamamız gerektiği konusunda genel bir kabul vardır.

Ve de bilinir ki, kriz dönemleri şirket ve marka satın almak isteyenler için fırsat dönemidir.

Bundan önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi bu kriz döneminde de dış pazarda yeri olan şirketler ve markalar ucuz olmasa da makul fiyatlarla satışa çıktı, satıldı.

Bizim girişimcilerimizin tek başlarına veya birkaç ortak birleşerek bu şirket ve markaları satın almaları mümkün.

Finansman sorunundan söz edilemez. Görülüyor ki, krize rağmen çok sayıdaki girişimcimiz ana faaliyet konularından gelen birikimleri ile ana faaliyet konularıyla ilgisi olmayan yatırımlara para bulabiliyorlar. Çok yüksek ödemelerle yalılar satın alıyorlar. Veya gayrimenkul yatırımlarına başlayabiliyorlar.

Çarpıklık, biz dışarıdan alalım derken yabancıların gelerek bizim tesisleri, markaları satın almaları.

Eskiden büyük kuruluşlar satın alınıyordu. Giderek ölçek küçüldü. Anadolu'daki KOBİ türü başarılı işletmeler yabancılar tarafından satın alınmaya ve satın alan firma adına üretim yapmaya başladı.

Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan bir haberde, bu tür alım-satımlara aracılık eden 3 Seas Capital Partners CEO'su Şevket Başev, "Eskiden alınamayacak olan şirketler, şimdi alınabilir hale geldi. İngiltere, Fransa ve İspanya'da da almak için şirket arayan Türkler var" diyor.

Ancak daha sonraki açıklamalarından görülüyor ki, Türk şirketleri satın alacak şirketlere bakıyor… Henüz alan yok.

Buna karşılık yabancılar Türkiye'deki şirketlere hem bakıyor, hem alıyor.

Satın almaların genelde finansmanla yapıldığını dile getiren Başev, şunları söylüyor: "Küresel krizin etkisiyle Türkiye'de yılın ilk yarısında birleşme ve satın alma işlemlerinin sayısı ve hacminde önemli bir azalma görülüyor. Ancak, 2009'un son çeyreği ile 2010'un ilk çeyreği birleşme ve satın alma açısından çok hareketli olacak."

İlaç, enerji, telekom ve gıda sektörlerinin krizden çok etkilenmediğini belirten Şevket Başev, "Yabancılar da Türkiye'de bu sektörlerle ilgileniyor. Ayrıca, bu sektörlere hizmet veren lojistik de revaçta. Türkiye'ye ilgi gösteren yatırımcı profiline baktığımızda hâlâ ABD'den bir yatırımcı yok. ABD, henüz kafasını kaldırıp buraya dönemedi. Genelde Avrupa ve Ortadoğulu yatırımcı hakim. Türkiye'de şu anda şirket satın almak isteyen yatırımcıların yüzde 40-45 Avrupa ve yine yüzde 40-45 Ortadoğu merkezli."

Kriz döneminde bizim girişimcilerimizin morali çok bozuldu. Daha da düzelemedi. 2010 yılına bu moral bozukluğu ile girilir ise, çok sayıda Türk işletmesinin yabancılar tarafından ucuz fiyatlarla satın alındığını göreceğiz. Bu aracı firmalar için iyi ama Türk ekonomisi için çok kötü bir tablodur.

Tüm yazılarını göster