Bitmeyen mevzular

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Felaket senaryoları, piyasalardaki dalgalanmalar derken, 2012 bitti. Temkinli iyimserlik, kalıcı kötümserliğin önüne geçti. 2012 boyunca manşetlerden düşmeyen, 2013'te gündemde kalmaya devam edecek, iç-dış bazı konuları değerlendirelim.
Türkiye'nin not artışı: Hak ediyor muyuz, etmiyor muyuz? Madalyonun iki yüzü var. Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi ülkelerin 2010'a kadarki notlarını biliyoruz. Türkiye'nin büyüme performansına, kamu borcuna, bankacılık sektörünün gücüne bakıyoruz. Buna göre; yatırım yapılabilir seviyede olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Yunanistan'ın notunun, üç hafta önce beş kademe artırılarak, Türkiye ile neredeyse aynı seviyeye getirildiğini de düşünürsek, not kriterlerinin objektif olmadığına inanıyoruz. Öte yandan, dünyadaki en yüksek enflasyon rakamlarından birine sahibiz. 2012'de yaşanan düşüşe rağmen, cari açık hala yüksek. 2013'te artması beklenen özel tüketim harcamaları, enerji fiyatlarındaki oynaklık, bu ekonomik verileri yine dalgalandırabilir. Küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi için pozitif düşüncelere sahipseniz, enerji fiyatlarının ve iç tüketimin güçlenebileceğini de hesaba katmalısınız. Bu durumda cari açık ve enflasyondaki düşüşler kalıcı olabilir mi? Kronik enflasyon ve cari açık problemi olan bir ekonominin yatırım yapılabilir seviyede olması mantıklı mı? Bu perspektiften, yatırım yapılabilir seviyede olmamız sorgulanabilir.
EUR/USD paritesinin çöküşü: Kriz başladığından beri, bu paritede ''1'' seviyesini bekleyenler var. 2012'de görülen en düşük seviye 1.2050 oldu. Yılı 1.32 seviyesinden kapattı. 1.2050 seviyesi, Draghi'nin 2012'ye damga vuran konuşmasından önceydi. Euro sistemi için umutlar tükenmeye başlamıştı. Açıkçası; Avrupa Merkez Bankası'nın(AMB) çok daha önceden devreye gireceğini düşünüyorduk. Fed'in ilk tahvil alım programında olduğu gibi(2009'da çok gerekliydi), AMB'nin piyasalarda yaşanan panik satışlarının önüne bir set çekmesi gerekiyordu. Parite konusunda, direkt euro veya dolar tarafında değiliz. Fed politikasının çok belirleyici olduğunu düşünüyoruz. Dünyanın en büyük kur manipülatörü Fed'dir. Fed'in para bastığını düşünenlerin hoşlanacağı şekilde söylersek, en büyük para basma makineleri Fed'in elindedir. Diğer taraftan, büyük merkez bankaları arasında en iyi yönetilen AMB'dir. Gizli bir ajandası yoktur. Kur seviyeleri ile en az ilgilenen merkez bankasıdır. EUR/USD'ın bugünkü seviyesinden yola çıkarak, dolarda yaşanacak yüzde 20-25'lik bir değer artışına Fed izin verir mi? Dolarda ciddi bir değerlenme için, 2014'te ayrılması beklenen Bernanke'nin sıkı para politikasına geçişin sinyalini vermesi gerekir. Eurocular, ancak bu şekilde uzun zamandır bekledikleri seviyeleri görebilirler.
ABD'deki mali uçurum ve borç tavanı: Amerikalı politikacıların yarattığı suni sorunlardır. Mali uçurum konusunda, ABD Senatosu'ndan anlaşma çıktı. Bir çözüm şimdilik bulundu. Bir düşüş olsa da, bütçe açığı yine yüksek kalacak gibi gözüküyor. Bu da iyileşme süreci devam eden özel sektör için iyi bir haberdir. Bu krizi, eski ekonomik modellerle açıklamaya çalışmak hatadır. Nobelli büyük iktisatçı Paul Krugman, geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazıda, hata yaptığını, krizi yanlış yorumladığını kabul etti. Yüksek bütçe açığı; gelirleri, şirket karlarını desteklemiştir. Açık yüksek kaldıkça; ekonomi 2012'de olduğu gibi ilerleyebilir. Borç tavanı üzerine yapılan tartışmalar da kısırdır. ABD ödeme zorluğuna düşmez. Parası bitmez. Kendi parasını basabilen bir ülke için kısıtlama  ''enflasyon'' olabilir. O zaman da borç tavanı değil, enflasyon tavanı koyarsınız.   

Tüm yazılarını göster