Birinci sınıf yolcu

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr
 
2012'nin eylülünde Avrupa Merkez Bankası(AMB) Başkanı Draghi'nin yaptığı konuşmadan sonra, euroya dayalı finansal varlık fiyatları yükseldi. Euro değerlendi. Küresel ekonomide gerçekten bir kur savaşı yaşanıyorsa, eurodaki artışın sorunlu ülkeleri kötü vurduğu söylenebilir. Kemer sıkma politikaları, çevre ülkeleri olumsuz etkiliyor. Bu ülkelerin bir balans ayarına ihtiyacı var. Bu balans ayarı da euronun değerlenmesi olamaz. Bu konuda AMB'den destek isteniyor. Geçen haftaki toplantıda Draghi fazla yorum yapmadı. Sadece ''Euronun değeri uzun dönemli ortalamasına yakın'' ifadesini kullandı.
 
Kur savaşları mevzusunu değerlendirirken, hangi ülkenin neler yapabildiğini anlamak gerekiyor. ABD, Japonya, İngiltere, İsviçre gibi ülkeler, para biriminin değerini düşürücü politikalar uygulayabilirler. Politika faizini düşürebilirler. Parasal genişlemeye gidebilirler. Para birimine doğrudan müdahale edebilirler. Euro bölgesinde sadece AMB bir şeyler yapabilir. Euro bölgesindeki kurumsal yapıda, sıkı para politikası ve bağımsız bir merkez bankası önem arz ediyor. Trichet dönemindeki kadar olmasa da, Draghi döneminde de sıkı para politikası kültürü sürüyor. Bu durumda, diğer ülkeler gevşek para politikası uygularken euronun değerlenmesi yadırganacak bir durum değil. 
 
AMB'den majör bir kur hamlesi gelir mi? Zor olabilir. Almanya'ya göre euronun değeri
hala düşük. Almanya Merkez Bankası Başkanı Weidmann dün ''Euro değerli değil'' açıklamasını yaptı. Almanya euroyu sorun etmiyor. Almanya'nın geçen hafta yayımlanan dış ticaret verisine göre; Aralık 2012'de Almanya'nın ithalatı yüzde 1.3 azalmış. İhracat beklentilerin üzerine çıkarak, kasıma göre yüzde 0.3 artmış. İthalatın bu kadar düşük olması, iç talebin zayıflığını gösteriyor. 2012'nin genelinde, Almanya 188 milyar euroluk ticaret fazlası vermiş. Rakam gerçekten çarpıcı. Avrupa'da resesyon dünyada kur savaşları yaşanırken, euro değerlenirken, Almanya'nın 2012'deki ticaret fazlası 1950'den beri yıllık bazda görülen en yüksek ikinci rakam olmuş.
 
Fransa ve İspanya euronun gücünden şikayet ederken, Almanya ''Euro güçlü değil'' diyor. Almanya'nın, Fransa ve İspanya'dan farkı, son on yılda birim iş gücü maliyetinde yaşanan değişimdir. Almanya'da birim iş gücü maliyetinin düşmesi, ülkeyi sadece euro bölgesinde değil, dünyada da bir ihracat motoru haline getirdi. Almanya'da ücretler düşüyor. Devlet sosyal harcamaları kısıyor. Son on yılda satın alma gücü yüzde 20 azaldı. Devlet politikası bu şekilde işliyor. Nüfus yaşlanıyor. İç talebe dayalı bir büyüme modeli bu sorundan muzdarip toplumlarda işe yaramıyor. Bu nedenle ihracata dayalı modele ağırlık veriliyor. Alman şirketler, ihracatta avantaj kazanmak için ücretleri daha da baskılıyor. 
 
Birim iş gücü maliyeti açısından analiz edersek, Almanya için euronun güçsüz olduğu söylenebilir. Almanya euro bölgesi içinde de çok avantajlı, çünkü diğer ülkelerle arasında sabit bir kur var. Bu şartlar altında, Almanya'nın iyi ihracat performansı sürebilir. İspanya ve İtalya gibi ülkeler, bu sistem içerisinde ticarette biraz avantaj kazanmak için içsel devalüasyon yapabilir. Bu da ücretleri baskılayarak gerçekleşebilir. Tabii mevcut ortamda bunu hızla gerçekleştiremeyebilirler. Girilen bu çıkmaz sokakta, eurodaki artış bu ekonomilerin toparlanmasını daha da güçleştirebilir. Almanya, uçaktaki ''birinci sınıf yolcu'' olmaya devam ediyor. 
 
Tüm yazılarını göster