Biraz fazla ayıp oluyor

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarını kabullenmekte zorluk çeken ama kendisi iktidar olmak için fazla uğraş vermeye niyetli olmadığını her halinden belli eden ana muhalefet partimiz, uzun süredir kendine özgü sembolik davranışlarla Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın eşlerinin başlarını örtmelerini protesto ediyor. Sayın Sezer cumhurbaşkanı iken, o da kendine göre türbanla bir mücadele bayrağı açmış, eşinin başı kapalı olduğu ileri sürülen kişilere eşsiz Çankaya davetiyeleri göndermiş, daha basit bir yöntem olan herkese eşli davetiye göndererek kıyafet mecburiyetini hatırlatmayı benimseyememişti. Terörle arasına mesafe koymayı bir türlü beceremeyen, hatta son zamanlarda terörist yapılanmaya sempatisini daha açık ifade eden Demokratik Toplum Partisi geri kalır mı! O da ulusal bayramlarda gelenekselleşmiş olan Anıtkabir'i, ziyaret etmemiş.

Bendeniz iktidar partisinin hayranları  arasında bulunmuyorum. Ancak bir hususu duraksamadan teslim etmemiz gerekiyor. Günümüzün iktidarı, anayasamızda belirlenen yollara göre oluşmuştur, AKP serbest bir seçimi ezici çoğunlukla kazanmıştır. Cumhurbaşkanı seçimi de, aksi yönde zorlamalara rağmen, iktidar partisi tarafından gerçekleştirilmiştir. Başbakanların,  cumhurbaşkanlarının işgal ettiği mevkiler şahıslarına ait değildir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetim yapısını oluşturan anayasal pozisyonlardır. Geçici olarak, parlamentonun görevlendirdiği ve beğenmek mecburiyetinde olmadığımız kişiler tarafından doldurulurlar. Cumhuriyet Bayramı'nda ve diğer milli günlerde yapılan davetler resmi niteliktektedir, şahsın değil, makamın düzenlediği törenlerdir. Ana muhalefetimiz TBMM'de veya Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde verilen resmi davetlere gitmediği zaman, o mevkileri bir süre için uhdesinde bulunduran kişilere değil, makama saygısızlık etmektedir. Nitekim, engin devlet tecrübesi olan CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ, davetle ilgili olarak gereğini yapmış ve davranışını burada dile getirdiğim görüşlerle paralellik gösteren gerekçelerle açıklamıştır.

Ana muhalefet partimiz nasıl muhalefet yapacağını kestirememenin aczi içindedir. Son zamanlarda yolsuzluklarla ilgili olarak yürüttüğü ve görülebildiği kadarıyla becerikli bir milletvekilinin gayretlerinin ürünü olduğu belli olan kampanya bir yana bırakılacak olursa, somut sorunlara eğilmek yerine ideolojik muhalefet yapmayı, soyut kavramlarla iştigal etmeyi tercih etmiştir. Yanlış anlaşılmayı istemem. Ana muhalefet partisinin laiklik konusundaki hassasiyetini benimsiyor ve ona katılıyorum. Ancak buradaki mücadele de, yolsuzluklar konusunda olduğu gibi, somut olaylar üzerinden yürütülmeli, iktidarın, tarafsızlığını yitiren bazı bürokratların, ve özellikle AKPli belediyelerin hergün gerçekleştirdikleri dinci uygulama örnekleri eleştirilmelidir.

Siyasi partiler arasında rekabet, toplumda ayrışmalara yol açıyor. İktidar ve ana muhalefetin arasındaki ideolojik mesafenin bir hayli uzak olması, tarafların birbirini fazlasıyla olumsuz algılamasıylaa sonuçlanıyor. Neyse ki, vatandaşlarımız daha sakin ve aklı selim sahibi oldukları için, partilerin didişmesi, onlar katında derin toplumsal yaralar açmıyor.  Fakat unutmayalım, ulusal törenler siyasetin ayrıştırdığı kitlelerin aynı toplumun üyesi olduklarını, daha derinde bir birlikteliğin yattığını simgeliyor. Ana muhalefet bunlara katılmayarak siyasal ayrışmayı derinleştiriyor, ve biraz fazla ayıp ediyor.

Tüm yazılarını göster