Bir konser mutluluğu...

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Bir daha, bir daha, bir daha sahneye geldi...Üçüncü bisin sonunda orkestranın önündeki nota defterlerinin sayfaları bittiğinde Aya İrini'nin trafiğine yakalanmamak için cânım mekânı hızla terk ederken büyük alkışlar arasında yeniden sahneye çıkan onun sesi bizi uğurluyordu...Bizden sonra kaç kez daha bis yaptı bilmiyorum, ama ben hani hûşû içinde derler ya, öyle duygular yaşıyordum...

Evet, "halkın divası"nı sanal dünyalarda değil, sahnede "etten kemikten" dinledim, izledim...İKSV'nin ana sponsorluğunu birkaç yıl önce Eczacıbaşı'ndan devralan Borusan'ın bu seneki festivale damgasını vurduğu konserlerden birisiydi...Hatta, bir numarasıydı, çünkü o, bu yılki festivalin yıldızıydı...

Onu 2006 Nobel Barış Ödülü töreninde, Pekin'de yapılan 2008 Olimpiyat Oyunları'nda, 18 Ocak 2009'da Barack Obama'nın Lincoln Anıtı'nda gerçekleştirilen başkanlık kutlamasında da izledi dünya... Şimdiye kadar tam 12 defa Grammy'ye aday gösterildi.

Son kaydı "Verismo" ile "En İyi Klasik Vokal Performans" dalında üçüncü Grammy Ödülü'nün sahibi oldu. Strauss'un tüm yapıtlarını kapsayan "Daphne", caz albümü "Haunted Head", film müziği "Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü" ve geçtiğimiz yıl Haziran ayında Decca ve Mercury'den çıkan Leonard Cohen ve Peter Gabriel'in şarkılarından oluşan "Dark Hope" adlı çalışmalarıyla da hayranlarını mutlu etti.

Metropolitan Operası'nın 125 yıllık tarihinde solo konser vererek açılış gecesi galasını gerçekleştiren ilk kadın sanatçı da o: Renée Fleming…

Aya İrini'de iğne atsanız yere düşmeyecekti...Yazın keyfini çıkardıkları tatil beldelerinden sırf bu konser için İstanbul'a dönmüş çukulata renkli müzikseverler, işadamları, şirket CEO'ları, köşe yazarları bu etkinliğin önemini bilen herkes, ama herkes oradaydı…

Kente gece çöküyordu, ama merak etmiyorduk, çünkü bizim ruhumuz ışıldayacaktı. Kusursuz yorumlar biribirini izledi. Alkışlar, alkışlar müzikal hakimiyetini tüm dünyanın bildiği sahneye de son derece yakışan karizmatik, sempatik sanatçı için geldi…

Ya taşıdığı iki kıyafet...Blackwell'in en iyi giyinenler listesinde yer alan sanatçının konser kıyafetlerini Blass, Ferre, Gallino, Lacroix, Lagerfeld gibi dünya modasının ünlü isimleri tasarlıyor ve gerçekten gözalıyorlar…

Fleming'e bu konserde şef Sascha Goetzel yönetiminde İKSV'nin sürekli orkestrası Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) eşlik etti. Bu çapta bir divanın yanında da BİFO ve Goetzel, çok başarılı bir performans sergilediler...

Konser sonrası, "bu orkestra dünyanın her yerinde çalar, herkese eşlik eder" diye düşündüm bir kez daha...

Bu yazıyı yazarken arkada aryalar eşlik ediyor...Yine Fleming'le başladım, ama konser öncesi ve sonrası onu o kadar çok dinlemiştim ki...Bu sabah Pavarottilerden, Callaslardan oluşan bir seçmeyle devam ederek ona "ihanet" etmeye karar verdim.

Tabii kitapsız olmaz...Fleming'in "Inner Voice" (İç Ses) adlı otobiyografik bir kitabı var, onu da bir an önce Amazon'dan edinip okumak istiyorum...Bu arada adına tanınmış firmaların ürettiği bir parfüm, bir tatlı, porselen takımları bulunduğunu, Rolex saatlerinin yüzü olduğunu da belirtmeliyim…

Bu konserin bir anısı da klasikleşmiş "tarih yanılgılar"ımdan birini daha yaşamam olacak... Armaggan firmasının Renée Fleming onuruna verdiği davete katılmak için Nuruosmaniye'deki mağazaya gittiğimizde, tarihin ertesi gün olduğunu, öğrenince, davetiyeyi - her zamanki gibi - dikkatli okumamamın ceremesini çekecektim ki, bir keyfe dönüştü…. Anadolu'nun renklerini çağdaş tasarımlarla yeniden yorumlayan ve bunları kendi atölyelerinde elde işleterek sınırlı sayıda eserler üreten firmanın mağazasını, üst katta Vedat Başaran'ın işlettiği Nar Restaurant'ı gezme fırsatı buldum...Eski Milliyet Gazetesi binasının şık dekorasyonlu, içinde biribirinden güzel eserler barındıran hali çok hoşuma gitti, mutlu oldum...Ama, ertesi günkü programım, o özel davette Renée Fleming'le bir kez daha bir araya gelme fırsatından yararlanmaya ne yazık ki elverişli değildi…

Tüm yazılarını göster