Bir kaleydoskoptan bakar gibi...

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Yeni bir kitabın doğum sancıları bitti... Onu, sayfa haline getirilip baskıya hazırlanması için görsel yönetmene teslim ettim... Böylelikle de bahardan yaz sonuna geçen günler, Doğan Kuban'ın Anadoluhisarı'ndaki evine yolculuklarım geride kaldı... Bu çok yönlü, matematikten müziğe, mimarlıktan tarihe, felsefeden edebiyata birçok alana meraklı, yeni bilgilere ulaştıkça heyecanlanan, daima üretken kültür adamının bana bir çiçekdürbününden bakmanın farkını, coşkusunu ve renklerini yaşatan sohbetleri, bu kitap için bitti...

Yunanca kalos (güzel), eidos (biçim), scopos (izlemek) sözcüklerinden türetilen bir kelime kaleydoskop, çiçekdürbünü... Beni en çok etkileyen, hâlâ sık sık baktığım, hayran olduğum bir aygıtın adı... Çünkü, deliğinden izledikçe içinde renkli, güzel desenler görürüm. Bilirim ki bu desenler, ışığın yansımasıyla elde edilir ve dürbünü hareket ettirdikçe sürekli değişirler... Bambaşka şekiller ortaya çıkar her defasında; biraz sallayınca daha farklı olanları gelir... Onları izledikçe içimde bu güzel biçimlerin sonsuza dek sürebileceğinin heyecanını ve coşkusunu, ama bütün değişiklikleri izleyemeyeceğimin üzüntüsünü birlikte yaşarım...

Doğan Kuban da bana her defasında farklı renkleri, farklı biçimleri gösterdi, ışığından yararlanmama izin verdi... Akıl dolu dünyasını yakından tanıma, kültür ve birikiminin yansımasıyla değişen renklerini görme ve algılama fırsatım oldu... Aslında doğru sözcük, hayran oldum...

Bu nedenle de anlattıklarına dokunmaya, makale üslûbuna çevirmeye tırnak içinde söylüyorum bunu, kıyamadım... İstedim ki, sorularla yapacağım müdahalelerle akışı bozmayayım, okurlarımız da benim yaşadığım lezzeti hissetsinler; her şey onun konuştuğu gibi aksın, gitsin... Siz de bizimle söyleşileri yaptığımız evde olun...

Müdahalem, söyleşilerimizi 19 ana başlık altında toplayarak oldu... Tabii ki Anadoluhisarı'nın tepesindeki evde, karşımızda müthiş Boğaz manzarası eşliğinde haftalar geçse de hoca'nın seksen küsur yıllık birikiminin, söylediklerinin veya anlatabileceklerinin yalnızca küçük bir bölümü bu kitaptakiler...

Bir bölümü ama bu konuşmalar yarın yeniden başlasa, yeni renkler de eklenecek aralara... Çünkü, çiçekdürbününde yeni şekiller oluşacak... Çünkü o, bir bilgi avcısı... Nereden gelirse gelsin - tabii ki başta kitaplar olmak üzere - televizyonlar, gazeteler, mecmualar her türlü bilgi kaynağından yararlanıyor, okuyor, izliyor, değerlendiriyor...

İnsanla ve akılla ilgili her şeye meraklı Doğan Kuban... Gelen bilgileri, öğrendiklerini unutmamak için, gerekirse onları bir daha, bir daha okuyor, altlarını çiziyor... Belleğini hep taze tutuyor... Evinde kendi kendine tavla oynuyor, elektronik org çalıyor, notaların büyülü dünyasını anlamaya çalışıyor, tıp kitaplarını karıştırıyor...

Çalan telefonlara kendi çıkıyor, bahçesine seralardan çiçekler alıyor ve tabii ki yazıyor... Yayınlananların arkasında sırasını bekleyen çok sayıda makale ve kitap var... Kendine iyi bakıyor, bakmalı; çünkü onları da okumak, öğrenmek, yeni söyleşiler yapmak istiyoruz... Kaleydoskop gibi o... Gelecek yeni renkler için heyecanlanmamak mümkün mü...

"Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir kültür çınarı Doğan Kuban" kitabından söz ediyorum... Bu ayki Dünya Kitap'ta tadımlık bölümler okuduğunuz Tüyap İstanbul Kitap Fuarı'nın Onur Yazarı Doğan Kuban kitabında çiçekdürbününün benim görebildiğim kadarki görüntüleri yer aldı... Bunları ve dahasını fuarda, 6 Kasım Cumartesi günü 14.30'daki Doğan Kuban panelinde paylaşmak üzere...

Tüm yazılarını göster