Bir devalüasyondan öbür devalüasyona

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Dostum Ege Cansen'den dinlediğime göre, Amiral Fahri Korutürk "Kaptanlık bir gemiyi bir fenerden öbür fenere salimen götürme sanatıdır. O iki fener arası kaptanın mahareti belli olur ama kaptanın da yüreği pat pat atar" der imiş.

İşte o biçim, "Türk ekonomi tarihi devalüasyonlar tarihidir." Türkiye'de ekonomi yönetimi bir devalüasyondan öbür devalüasyona ekonomiyi idare eder gibi yapmaktır.

Bir devalüasyon ile yola çıkılır. Öbür devalüasyonda her şey sil baştan yola çıkılır.

İkinci dünya savaşından bugüne 9 devalüasyon ile geldik.

" 7 Eylül 1946  yılında %115.4 oranında,

" 4 Ağustos 1958 yılında %221.4 oranında,

" 10 Ağustos 1970 yılında %66.6 oranında,

" 21 Eylül 1977 yılında %10 oranında,

" 1 Mart 1978 yılında %29.9 oranında,

" 10 Haziran 1979 yılında %77.7 oranında,

" 24 Ocak 1980 yılında %48.6 oranında,

" 5 Nisan 1994 yılında %104 oranında,

" 23 Şubat 2001 yılında %40.6 oranında,

Dokuzuncu devalüasyonda 2000 yılı ortalaması 0.623 YTL olan doların fiyatı 1.222 YTL'ye çıktı.

Dokuzuncu devalüasyondan sonra "dalgalı kur sistemine" geçildiğine göre artık hükümetin emir ve kumanda ile devalüasyon yapma imkanı yok.

Devalüasyonu "piyasa" kendi kendine yapacak.

İşte bugünlerde yaşadığımız bu yeni devalüasyon gerçeğidir.

Devalüasyon, para değerindeki gerçek dışı yükselişlerin düzeltilmesini sağlar.

Bir para revalüe olmuş ise (gerçek dışı değer kazanmış ise) devalüe olur. (Fiyatı aşağıya çekilir.)

Doğru ekonomi politikaları ile paranın gerçek dışı değer kazanması engellenir ise devalüasyona gerek kalmaz.

Tüm yazılarını göster