Binayı değil kendini denetle

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

İstersek olur.

İstersek, kendimizi denetleyebiliriz.

Kendini denetlemek, başkasını denetlemekten zordur.

Ama doğruya ulaşmanın da tek yoludur.

Gazetemizin Ankara Haber Müdürü Hüseyin Gökçe ile dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan küçük bir duyuruya takıldık.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Denizli ve Antalya'da sorumlu bulundukları binaları denetlemeyen iki yapı denetim şirketinin faaliyetlerini durdurmuş.

O şirketlerin sahibi ve çalışanları olan mimar ve mühendislerin denetim yetkilerini ise sadece 1 yıl süreyle ellerinden almış.

İşin özü bakanlık, o mimar ve mühendislere, "30-40 yıl sorumluluk almayı öğrenememişsiniz, yüzlerce insanın hayati sorumluluğunu üstlenmeyi 1 yılda öğrenin gelin!" demiş.

Kendi işi…

Kendi sorumluluğu…

İşini, sorumluluğunu bilmeyen adam, başkasının sorumluluğunu nasıl alabilir ki?

Kendini denetleyemeyen adam, başkasını nasıl denetleyebilir ki?

Mühendislerin büyük bölümünün protesto ettiği Yapı Denetim Kanunu'nda yapılan değişiklik de gündemde şimdi.

KHK'ye göre:

Tüm köylerin yanı sıra belediyelerin yaklaşık olarak yüzde 70'ini oluşturan, nüfusu 5 bin kişinin altındaki belediyelerin sınırları içinde ve mücavir alanlarındaki yapılaşmalar, yapı denetim sisteminin dışına çıkarıldı.

Deniyor ki:

Kırsal alanda, köylerde plansız ruhsatsız, mühendislik hizmeti almamış yapılaşmanın kapısı ardına kadar açıldı.

Ayrıca okulların, hastanelerin de aralarında bulunduğu kamu binalarının da yapı denetimden tamamen muaf olması ayrı bir konu.

Önemli olan kendini denetleyebilmek dedik ya…

Bolu'ya bağlı, 20 bin nüfuslu Göynük ilçesinin Belediye Başkanı Kemal Kazan anlatıyor, "Maddi yardıma muhtaç ailemiz yok. Herkesin yapacak işi var ve çalışıyor. Dini bayramlarda, dini günlerde fitremizi, zekatımızı verecek insan bulamıyoruz."

Neden paylaştım, Kazan'ın anlattıklarını?

Göynük çöldeki vahaya benziyor.

Tarih kitapları ise Osmanlı sarayının bilginlerinin kamp yaptığı, 'arka bahçe' olarak nitelendiriyor.

Aynı Göynük, büyük depremler yaşamış Düzce'ye, Kaynaşlı'ya komşuluk ediyor.

Kuzey Anadolu fay hattının da kollarından birini oluşturuyor.

Depremlere rağmen tarihi yapılar ve yüz-yüz elli yıllık evler, can alıcı güzelliklerinin yanı sıra sağlamlığıyla insanları koruyor.

Yeni yapılan konutlar da aynı güzellik, sadelik ve sağlamlıkla inşa ediliyor.

Sayısı bin 500'ü aşan tarımsal işletmeler Türkiye'nin beyaz et ihtiyacının yaklaşık yüzde 25'ini karşılıyor. Tavuk gübresinin çevreye verdiği zararı, ekonomik faydaya çevirmek için herkes üzerine düşeni yapıyor ve gübreyi enerjiye çevirecek tesisin yapımına başlanıyor.

"Benim…", "Senin…" kavgası yapılmıyor; kendi için herkesin, herkes için kendisinin sorumluluğu üstleniliyor.

Huzurlu, sağlıklı yaşanabilir bir çevre böyle yaratılıyor.

Kendini denetleyemeyenlerin sayısı arttıkça, yüz bin kanun koyup, milyon yaptırım uygulasan da felaketin yolu bulunabiliyor.

Tüm yazılarını göster