Beyin göçü...

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com
 
Geçtiğimiz hafta 'Erasmus' ve 'Work and Travel' gibi programları, bizim de uygulayabileceğimizi yazdık.
Hatta bir adım ileri giderek, "Uygulamalıyız" dedik.
Bu tür programların 'beyin göçü' nün yanı sıra, emek ve para göçünü de sağladığını anlatmaya çalıştık.
* * *
Olayı,
"Work and Travel ve Erasmus aynı zamanda,
'Dil öğreneceğim' diye yabancı ülkelere giden gençlerimizi, diğer seçilmiş ülkelerden gelen gençlerle buluşturma ve bağda, bahçede, otelde, lokantada, petrol istasyonunda çalıştırma programıdır!
O gençlerimize, 'pamuk, fındık, portakal dalında kaldı; yabancıların ziyaret ettiği otellerimizde eleman açığı had safhaya ulaştı; ekonomimizin size ihtiyacı var, el birliği ile şu sıkıntımızı giderebilir miyiz?' desen...
Yanıtlar ortada..." diye, basit olarak gözler önüne sermeye çalıştık.
* * *
Ve yazıyı,
"Toplayalım o zaman bizde onlarca ülkeden, binlerce genci...
"Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça öğreneceksiniz..." diyelim.
Hem birbirleriyle tanışmalarını sağlayalım, hem ülkemizi tanıtalım, hem gençlerimizin ülkelerinde dillerini geliştirmelerine/ülkelerinde kalmalarına/ülkelerinde pratik yapmalarına vesile olalımÖ
Hem de Muş'ta, Erzurum'da, Urfa'da, Mersin'de, Antalya'da, İzmir'de, Tekirdağ'da, Ordu'da çalışma imkanı sunup, tarım ve turizm sektörü temsilcilerimizin kanayan yarasını kapatalım." Şeklinde bağladık.
* * *
Okuyucularımdan çok olumlu tepkiler de aldım, çok olumsuz diyebileceğim eleştiriler de.
* * *
Olumsuz fikir belirten okuyucularımdan biri şöyle demiş,
"Bu programlar gençlerimizin dünyayı öğrenmelerini sağlıyor.
Yanı sıra dil ve bilim öğrenmelerine vesile oluyor.
Sadece bu programlar değil. Şu anda Avrupa'da ki yüzlerce üniversitenin master ve doktora programları revaçta.
Bu okullar, dünyanın çeşitli ülkelerinde belli bir not ortalamasını tutturmuş ve dil bilen üniversite öğrencilerini davet ediyorlar.
Ve o öğrencilere master ve doktora programlarını tamamlayana kadar burs veriyorlar.
Yani gençlerimizin önüne büyük bir imkan sunuyorlar.
Bu imkanları değerlendirmek gençlerimize ve ülkemize bundan sonraki süreçte rekabet avantajı sağlayacaktır."
* * *
Master ve doktora programlarının gençlere/gençlerimize yaptığı katkıyı biliyoruz.
Türk ekonomisinin ihtiyacı olan teknolojik gelişimin, katma değeri yüksek ürün üretiminin, bilime/araştırmaya gönül veren, idealist gençlerimize bağlı olduğunu da biliyoruz.
Avrupa'da ki yüzlerce üniversiteden, master ve doktora için gençlerimize davet geldiğini de biliyoruz.
Bazı üniversitelerin bu imkan için burs sağladığını da biliyoruz.
Ancak,
İşsiz kalan ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle Türkiye'de master/doktora yapamayan pırıl pırıl gençlerimizin, isimlerini dahi duymadığı Avrupalı üniversitelerin program davetini heyecanla kabul ettiğini de biliyoruz.
Hatta bu okulların büyük bölümünde, sadece Türk öğrencilere yönelik master ve doktora kontenjanlarının açıldığını; 15'er, 20'şer Türk öğrenciden oluşan sınıfların oluşturulduğunu da biliyoruz.   
Yine bu okullarda 2 bin 500 eurolara vardığı söylenen ve verilen bursların tamamının, tekrardan 'okul ve yurt parası' adı altında toplandığını da biliyoruz.
Gençlerin gezme, eğlenme ihtiyaçlarının da olduğunu ve bunun için ek kaynağa ihtiyaç duyduğunu, bu ihtiyacı da ya çalışarak ya da ailelerinden isteyerek karşıladığını da biliyoruz.
* * *
Biz, bilinmeyenlerin/bilinmesi gerekenlerin/bilinip de söylenemeyenlerin altını çizdik.
Geleceğimiz olan yüzbinlerce gencimizin daha verimli alanlara yönlendirilmesini istedik.
Büyümesi gereken üretim tesislerimizin, gençlerimize ihtiyacı varken; büyümesi gereken ekonomimizin, tasarrufa ihtiyacı varken; aklın doğru kullanılması gerekliliğine dikkat çektik.    
 
Tüm yazılarını göster