Bayiler kapanmaya başladı

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Global krizin etkileri her geçen gün daha fazla hissedilirken, otomotiv sektöründe bayi iflasları da başladı. Geçtiğimiz hafta yaptığımız manşet haberimizde gidişatın kötü olduğunu ve önlemlerin geciktiğini vurgulamış, “bayi iflasları kapıda” diye de uyarmıştık.

Bu haberimizin ardından hafta içinde konuştuğum isimler şu ana kadar 10’dan fazla bayinin kapandığını doğruladı. Söz konusu bayilerin isimlerini yazmadan, temsil ettiği markaların Türkiye’nin ilk 10’unda yer aldıklarını söylemekle yetinelim. Ana firmaların, yetkili satıcılarını korumak adına önemli tedbirler aldıklarını biliyorum. Ancak, bayilerin en önemli talepleri olan konsinye mal ve ödeme erteleme gibi destekler çok kolay görünmüyor. 2001’in ardından yaşadığımız bu ikinci krizde tekrardan yetkili satıcı kayıplarının yaşanması, otomotivdeki yetkili satıcı ağının temelinin ya da iş yapma şeklinin çok da sağlam olmadığını kanıtlıyor. Zira, 2001 krizinde yetkili satıcı sayısında çok önemli azalmalar yaşanmıştı. 2001-2008 arasındaki dönemde yakalanan hızlı büyüme ile birlikte yetkili satıcılar tekrardan yüksek cirolara ulaşmıştı.

Bu dönemde yüzde 8-9 düzeyine çıkan araç satışı karlarına, servis gelirleri de eklenince yetkili satıcılar için altın çağ başlamış oldu. Araç kiralamadaki, karı yükselten vergi mevzuatı da ciroları artıran çok önemli bir iş koluydu.

Ancak, bu yüksek cirolar ana sanayinin yaptığı uyarılara rağmen otomotiv dışı işlere aktarılmış, bir anlamda diğer işler, araç satışı ve bakımından gelen para ile döndürülmeye başlamıştı. Yetkili satıcı faaliyetleri ise banka kredileri ile yürütülür hale gelmişti. Bu ortam içinde zincirin tek halkasındaki kopuk, sistemi toptan tıkamayabilirdi. Ancak, içinde bulunduğumuz kriz, zincirin tüm halkalarını paslandırınca, dükkanların kapanması kaçınılmaz oldu.

Bugün otomotiv sektöründe 3 bine yakın yetkili satıcı bulunuyor. Kesin istatistikler bulunmamakla birlikte bu 3 bin şirketin sahibinin yüzde 90’ı, otomotiv dışındaki işlerle de uğraşıyor. Hemen hemen

tamamı aile şirketi yapısındaki bu işletmelerde, gelen para başta inşaat olmak üzere gıda, turizm, akaryakıt gibi farklı iş alanlarına aktarılıyor. Dolayısıyla sadece otomotiv değil, birbirinden gelen kaynakla desteklenen tüm iş alanlarının geleceği sakatlanıyor.

Bayi kanadında aksaklıklar, bununla sınırlı değil. Özellikle blok muafiyetinin devreye girmesiyle, ikiüç farklı firmadan yetkili satıcılık alan ve her firma için ayrı plaza, servis, personel yatırımlarına giren isimlerin, bu büyümeyi finanse edebilmesinin çok zor olduğu kriz öncesinde söyleniyordu. Krize girince, felaket senaryoları gerçek oldu.

Bununla birlikte özellikle arsa ve plaza yatırımlarındaki aşırılık da herkesin bildiği bir nokta. Geçtiğimiz günlerde önemli bir distribütörde çalışan arkadaşımın anlattığı anekdot, bu çarpıklığı ortaya koyan güzel bir örnek: “Bayi inşaatı sırasında firma olarak yetkili satıcımıza çıkardığımız projeksiyon kabaca 3 milyon dolardı. Bölge satış yetkilisi olduğumdan bu yana tandığım ve sevdiğim ismi

uyarmamıza rağmen 13 milyon dolarlık yatırım yaptı. Şimdi bizden konsinye mal istiyor.”

Bu arada, madalyonun öteki yüzüne de bakalım. Ana firma tarafında da kendi stoğunu azaltmak, aracı satış göstermek, Pazar payını iki puan artırabilmek adına sözleşmenin kendine verdiği yetkiyle bayilerini sıkıştıranların olduğunu da biliyoruz. Satılmayacağını bile bile araçları kendi otoparkından, bayinin otoparkına metazori olarak gönderen bazı firmaların yetkili satıcıları da bunların finansmanın döndürmekte zorlanıyor. Ve herşeyin ötesinde tüm kesimler, krizin en dip noktasına henüz gelmediğimizi söylüyor. Korkarım, benim bildiğim (fazla olması muhtemel) bu 10 isme yenileri de eklenecek.

Tüm yazılarını göster