Başbakanın Almanya ziyareti çok önemli

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Başbakanın Almanya ziyareti çok önemli. Ekonomik bakımdan da, politik bakımdan da, sosyal bakımdan da önemli.

Almanya hem ihracat hem ithalat bakımından ekonomi için önem taşıyor.

Alman ekonomisi Avrupa ekonomisinin lokomotifi. Alman Baçbakanı, Alman finans sistemi Avrupa Birliğini yönetiyor. Türkiye’nin Almanya’da çok sayıda vatandaşı yaşıyor.

Almanyada yaşayan Türkler göçün 50’inci yılında hala entegrasyon sorunu yaşıyor. Almanya’daki 3-4 milyon Türk bizi Almanya’ya yaklaştıracak yerde, Almanya’dan uzaklaştıracak bir eğilime yöneldi.

Bütün bunların ardında bizim yanlış politikalarımızın etkisi var.

Bizim politikacılarımız Almanya’daki vatandaşlarımızı politize etmekten pek hoşlanıyor. Almanya’da yetişen üçüncü kuşak gençler Alman partilerinde yükselerek politikada bir yere ulaşınca, Almanya’da sivrilecek yerde Türkiye’ye dönük politikalarla vakit geçiriyor.

Başbakan’ın Alman Başbakanı ile görüşmesi özellikle ekonominin şu kritik döneminde önemli. Almanya’dan para yardımı istemiyoruz. Ama Almanya’nın şu kritik dönemde Türkiye’nin destrekçisi olmasa da karşısında durmaması önemli.

Sayın okuyucularıma bu konuda Dr. Tunay Akoğlu’nun bir değerlemesini sunacağım. Dr. Tunay Akoğlu, kuruluşunda DPT’de uzman olarak çalıştı. 1970’den bu yana Birleşmiş Milletlerin değişik kuruluşlarında görev aldı. Avrupa ülkelerinde çalıştı. Halen Avrupa’da yaşıyor.

Bakınız Dr. Tunay Akoğlu Türklerin Avrupa ülkelerindeki entegrasyon sorununu, Almanya’ya ağırlık vererek nasıl anlatıyor. Dr. Tunay Akoğlu diyor ki; Elli yıldır Türkler Avrupa’da. İlk kuşak iççi idi. Kalanlar daha başka ekonomik faaliyetlere yöneldi. Üçüncü kuşak daha iyi eğitim gördü. Ama Türkler yaşadıkları ülkelerdeki şartlara uyum gösteremiyor. Türkiye kaynaklı göç bambaşka bir nitelikte. Derin bir Türk kültürü ile İslam’ı içeriyor. Avrupa kültürüne karşın bu farklılığın doğurduğu durum, olumsuz yönde gelişip gidiyor.

Avrupa kültürü eski Yunan kültürü ve Roma hukukuna dayanır ve Hıristiyanlıkla bir arada Batı Uygarlığını oluşturur. Bizler işte bu ortama girmiş olarak kendi din ve kültürümüz ile Avrupa’yı etkiliyoruz.

Her şeyden önce Türkiye içi sorunlarımızı Avrupa’ya taşıyoruz. Türkiye’deki gibi bölünüyoruz. 

Vergimizi, oyumuzu veriyoruz, vatandaşı da olduk, istediğimizi yaparız anlayışı ile göç ettiğimiz ülkelerin örf ve adetlerine, dünya görüşlerine, moral anlayışlarına vs vs uymuyoruz, üstelik bunlara zaman zaman karşı çıkıyoruz.

Eğer buna karşıt tepki görürsek karşımızdaki ‘ev sahiplerini’ ‘ırkçı, ayırımcı, tolerans yoksulu’ olarak tanımlıyoruz.  Dinimizi, kültürümüzü, milli değerlerimizi unutup terk etmeden ve Avrupa’da erimeden amacımız sadece bütünleşmek; yani karşılıklı saygı, anlayış, hak - vecibe dengesi kurmak olmalı.
Bu günkü durumda sergilediğimiz durum çok değişik: Kendi içimizden seçtiğimiz politikacılar öncelikle bizim için çalışıyorlar. Yersel, bölgesel veya ülke çapında politika ve görev yapan Türk asıllı politikacılar sadece bizimle ilgili. Devamlı Türkiye’deler, hemen hemen her ay Türkiye’den gelen politikacıları, yöneticileri karşılayıp görüşüyorlar. Bizim berberlerin, dükkanların, kahvehanelerin, kebapçıların vs‘nin açılışlarını yapmakla meşguller. Yerli basında pek söz konusu edilmiyorlar. Diğer göçmen toplulukları ile ilgileri ve ilişkileri gayet az. Sanki yerleştikleri Avrupa toplumlarının değil de Türkiye’nin temsilcileri.

Avrupalı politikacılar bundan çok memnun. Türk asıllı politikacılar sayesinde kendi partilerinin aldıkları oylar artıyor. Bu Avrupalı politikacılar kendi partilerine katılıp militanlık yapan, seçilen Türk asıllılara devamlı övgüler yağdırıp, onları devamlı kutluyor ve mükemmel(!) bir entegrasyon modeli olarak alkışlıyorlar. Bazıları Türk düğünlerinde göbek bile atıyor!!!

Ancak, Türk asıllı göçmenlere, yani yeni vatandaşlarına karşı Avrupalıların tepkisi de artıyor. Örneğin Fransa’da çarşafın serbest olmasını, İngiltere’de alkol yasağı konmasını bile isteyen (Türk asıllı olmayan) göçmenler nedeni ile Türk asıllı vatandaşlarına karşı da tepkileri büyüyor.

Çok kültürlü bir toplum yaratma hevesinde olan Avrupa, yabancı kökenli yeni vatandaşlarının yavaş yavaş kendi öz Avrupa kültürünü nasıl erittiklerini görüyor.

Avrupa göçmenlere aslında muhtaç durumda. Yaşlanan nüfus nedeni ile emekli haklarını ödeme veya verme sıkıntısı çeken bazı Avrupa ülkeleri yöneticileri elbette ki göçmen asıllı yeni vatandaşlarının sırtlarını sıvazlayıp, onlara karşı hoş görünmeye devam edecektir.

Başbakanın Almanya seyahatinin Türkiye Almaya ilişkilerindeki gerginliği azaltması, Türk ekonomisinin yararına olacaktır. Tekrarda yarar var. Maddi destek bekleyişimiz yok. Moral desteği bekliyoruz. 

Tüm yazılarını göster