Barışın katledildiği kentte barış yeniden doğar mı: Saraybosna İş Forumu

Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Saraybosna, ve genelde bugünkü Bosna Hersek, Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde yüzyıllar boyu değişik din ve etnisitelerin bir arada barış içinde yaşadığı bir beldeydi. Avrupa'da mikro milliyetçiliğin yayılması ve Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yüzyılda geri çekilmesiyle ortaya çıkan yönetim boşluğunu bir süre Avusturya-Macaristan devleti doldurdu;  ancak, Veliaht Ferdinand'ın bir Sırp suikastçı tarafından Saraybosna'da öldürülmesiyle Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına ve bölgedeki kanlı katliamlara engel olamadı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki "Yugoslav" yönetimi Bosna ve Batı Balkanlara, zoraki de olsa, bir istikrar getirdi. Ancak 1990'lı yıllarda Sovyetler ve Yugoslavya'nın çökmesiyle Pandora'nın kutusu bir kez daha açıldı ve müslüman Boşnaklar açısından kanlı bir dönem başladı. O dönemi bizzat Boşnaklar'dan dinleyenler bilir. Yaşananlar, gazetelerde okunanlardan çok daha acıydı. En acısıysa, Saraybosna, ve tüm Bosna Hersek'de, aynı etnisiteden geldikleri ve aynı dili konuştukları Sırp'ların "ertesi gün" yıllardır gizlice biriktirdikleri silahları evlerinden çıkartarak kapı komşularını katletmeleriydi. Saraybosna'da bugün dahi, üzerinde kurşun izi olmayan bina ve o dönem ailesinden en az bir kişiyi kaybetmemiş bir Boşnak bulmak zordur.

Bosna Hersek'in asıl darbeyi Sırplardan değil Avrupa ülkelerinden yediğini söylemek mübalağa olmaz. Avrupa'nın göbeğinde insanların canlı yayında kıtır kıtır kesildiği, kalanlarının açlıktan ölmeleri için aylarca silahlı kuşatma altında bırakıldığı, hayatta kalanların bunu saksılarda patates yetiştirerek ya da bir avuç fedakar insanın kuşatma altındaki kente havalanına kazdıkları tünelden kaçırdığı gıdayla başaran insanlara Avrupa ülkelerinden en ufak bir yardım gelmemişti.

İşte bu acıları yaşayan Bosna Hersek şimdi de ekonomik olarak hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yugoslav sisteminin ortadan kalkmasıyla iyice çöken ekonomik sistemini yeniden ve sağlam temeller üzerinde kurmaya çalışıyor. Bu kolay değil. Ülkede, Dayton sürecinden sonra kurulan siyasi düzen (daha doğrusu düzensizlik) ekonomik gelişmeye köstekliyor. Öte yandan, ülkedeki sermaye birikimi yetersiz ve altyapı stoğu yenilenmeye ve geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.

Ancak, Bosna Hersek, çeşitli açılardan büyük bir ekonomik potansiyele sahip. Unutulmaz Saraybosna Kış Olimpiyatları'nın ev sahibi olan ülke hem kış hem de yaz turizmi açısından değerli kaynaklara sahip. Tarım ve daha önemlisi su potansiyeli, Avrupa pazarlarına yakınlığı, lojistik ve yenilenebilir enerji üretim kapasitesi açısından yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor.

İşte böyle bir arkaplanda, 6-7 Nisan 2010 tarihlerinde Saraybosna'da Saraybosna İş Forumu (Sarajevo Business Forum- SBF) düzenleniyor. Forum, özellikle, Türkiye de dahil olmak üzere doğu yatırımcılarına ülkeyi ve sunduğu fırsatları tanıtmayı amaçlıyor. SBF, İslam Kalkınma Bankası, Bretton Woods kurumları, başkanlığını eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in yaptığı Global Alliance for Partnership in International Development gibi önemli kuruluşların katılımı ve desteğiyle düzenleniyor.

Ekonomik ve finansal danışmanlığını Türkiye'den PGlobal Küresel Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri grubunun yaptığı SBF sadece iş adanlarının yatırım imkanlarını konuştuğu bir forum olarak tasarlanmadı. SBF aynı zamanda bölge ve bölge dışından önemli  uluslararası figürleri de bir araya getirerek Güney Doğu Avrupa'da barış ve diyaloğun yeniden konuşulmaya başlamasını hedefliyor.

SBF'a İspanya Başbakanı Zapatero, Malezya  eski Başbakanı Mahathir Muhammed, İslam Kalkınma Bankası Başkanı Ahmed Mohammad Ali  gibi çok sayıda konuşmacı katılıyor. Sırbistan ve Hırvatistan da dahil olmak üzere bölge ülkelerinden devlet adamlarının da Forum'a katılımı bekleniyor.

Türkiye'nin Balkanlarla yakın tarihi ilişkileri var. Bölgede kendisini Türkiye'ye en yakın hisseden ülke hiç şüphesiz Bosna Hersek. Birinci Dünya Savaşı'ndan itibaren uğradıkları katliamlardan kaçan Boşnaklar'ın hiç düşünmeden yöneldikleri ülke Türkiye oldu. Bugün Türkiye'de yaşayan Boşnak sayısı Bosna Hersek yaşayanlardan çok daha fazla.

Bu açıdan Türkiye'den de SBF'a Başbakan ve Dışişleri Bakanı seviyesinde devlet protokolü katılımlarını teyid etmiş olmaları son derece önemli. Türk iş adamları ve yatırımcılar ise SBF'a İTO Başkanı Murat  Yalçıntaş Başkanlığında katılacak.

Türkiye açısından, Balkanlar'da barış, istikrar ve refah ortamının sağlanması çok önemli. Bundan sonra her yıl düzenlenmesi planlanan SBF ve benzeri süreçler bu açıdan desteklenmeli.

Tüm yazılarını göster