Bankalar Birliği Başkanı'nın sektörün durumu üzerine değerlemeleri

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Türkiye Bankalar Birliği'nin geçtiğimiz günlerde yapılan 55'inci genel kurul toplantısında Başkan Hüseyin Aydın, bankacılık sektöründe son on yıllık dönemdeki gelişmeleri değerlendiren bir sunum yapmış.

Bu sunum bankacılık kesiminde olan bitene ilgi duyanlar için önem taşıyan, bilgilendirici, rakama dayalı bir çalışmanın sonucu.

Sunumun önemli bölümlerini sayın okuyucularımıza aktaracağım.
Başkan diyor ki, "Son on yılda bankacılık sektörünün düzenleme ve denetiminde önemli değişiklikler olmuş, kamunun ekonomideki davranışı farklılaşmış, para politikasının öncelikleri değişmiş, özel sektör büyümede insiyatif almış, faaliyet ortamının riski düşmüş, bankacılık sektörü daha sağlıklı bir yapıya kavuşmuştur.

2002 yılından buyana ekonomide şu gelişmeler gerçekleşmiştir:
a. Kamu kesiminin borçlanma gereğinin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 10,6'dan yüzde 1'e gerilemiştir.

b. Kamu kesimi borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 69'dan yüzde 40'ın altına düşmüştür.

c. Kamu kesiminin iç borç stokunun banka bilançosuna oranı 40 puan azalarak yüzde 30 olmuştur.

d. Kişi başına gelir 3 kat artarak 10 bin doları aşmıştır. (Burada Sayın Erdoğan'ın kullandığı söyleme dayanmakta, 3 bin dolarlık kişi başı gelirin 10 bin dolara yükselmesine dayalı bir değerleme yapılmaktadır.)

e. Enflasyon yüzde 30'dan yüzde 10'a inmiştir.

f. Portföy ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının toplamı 346 milyon dolardan 35 milyar dolara sıçramıştır.

g. Tasarruf mevduatı baz alındığında, para ikamesi yüzde 64'ten yüzde 32'ye gelmiştir.

h. Finansal olmayan şirketlerin toplam kredileri içinde, Türkiye'de yerleşik bankaların payı yüzde 46'dan yüzde 77'ye çıkmıştır.

Başkan, bu genel değerlemeden sonra bankacılık sektöründeki gelişmeleri şöyle anlatmaktadır:
"Bu dönemde, bankacılık sektörü bir yandan yeniden yapılanırken bir yandan da faaliyet ortamını iyileştiren reformları kısa sürede algılayan ve büyümeye destek veren bir yaklaşım içinde olmuştur. Diğer taraftan, küresel krizde yaşanan gerçek stres testinde gösterdiği performans ile ülkemizin pozitif yönde ayrışmasına da katkı sağlamıştır."

Başkana göre önemli gelişmeler şunlardır:

a. Toplam aktifler cari fiyatlarla 6 kat, dolar bazında ise 4 kat artarak 1 trilyon 218 milyar TL'ye, 644 milyar dolara ulaşmıştır.

b. Toplam aktiflerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı 33 puan artarak yüzde 94'e yükselmiştir.

c. Ortaklık yapısında hızlı bir değişme yaşanmıştır. Yurtdışında yerleşik yatırımcıların aktif toplamı içindeki payı yüzde 3'ten yüzde 25'e çıkmıştır.

d. Bilançoda TL'nin payı aktifte 12 puan, pasifteki payı 14 puan artmıştır.

e. Menkul kıymetlerin payı yüzde 40'tan yüzde 23'e gerilerken, kredilerin payı yüzde 25'ten yüzde 56'ya artmıştır.

f. Kredilerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 15'ten yüzde 53'e, TL kredilerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 6'dan yüzde 38'e yükselmiştir.

g. Krediler portföyü oldukça çeşitlenmiştir. Bireysel kredilerin toplam krediler içindeki payı yüzde 14'ten yüzde 32'ye çıkmış, Kredilere erişimi kolaylaşan KOBİ'lerin payı yüzde 23 olmuştur.

h. İstanbul, İzmir ve Ankara dışında kalan illerimizin mevduat payında önemli bir değişiklik olmamış, yaklaşık aynı kalmış, kredilerden aldığı pay ise yüzde 7 puan artışla yüzde 46'ya yükselmiştir.

i. Kredi kalitesi ve aktif kalitesinde önemli iyileşmeler olmuştur. Tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranı yüzde 21'den yüzde 3'ün altına gerilemiştir. Duran aktiflerin toplam aktifler içindeki payı 6 puan düşüşle yüzde 5'e gerilemiştir.

j. Mevduat ana finansman kalemi olmaya devam ederken, kaynaklarda çeşitlenmiştir. Toplam aktiflerin finansmanında mevduatın payı 8 puan düşüşle yüzde 57'ye inerken, mevduat dışı kaynakların payı 7 puan artarak yüzde 24 olmuştur. Maalesef, mevduatın vade yapısında önemli bir değişiklik olmamış, ortalama vade 3 ay civarında kalmıştır.

k. Mevduatın krediye dönüşme oranı yüzde 38'den yüzde 98'e sıçramıştır.

l. Faiz oranlarının düşmesi yanında, ürün ve hizmet yelpazesinin genişlemesine ve hizmetlerin daha dikkatli fiyatlanmasına bağlı olarak gelirlerin faiz gelirlerine olan bağımlılığında düşüş gerçekleşmiştir. Faiz dışı gelirlerin toplam gelirler içindeki payı yüzde 12'den yüzde 21'e artmıştır.

m. Özkaynak karlılığı 2004 yılından sonra enflasyonun üzerine çıkmıştır. Karlılık performansındaki iyileşme özkaynakların büyütülmesini özendirmiş ve desteklemiştir.

n. Özkaynaklar cari fiyatlarla 4,7 kat, dolar bazında ise 3,9 kat artarak 145 milyar TL'ye, 77 milyar dolara yükselmiştir. Bu sayede, risk yapısındaki hızlı değişmeye rağmen sermaye yeterliliği oranı yüzde 16,6 ile yüksek bir düzeyde kalabilmiştir.

Başkana göre "Büyüme ve başlıca sağlamlık göstergelerine göre yapılan bu değerlendirme, sadece geçmiş on yıla göre değil, uluslararası kıyaslamaya göre de başarılı bir trendi ortaya koymaktadır."

Toplam aktiflerin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının dünya ortalaması ve gelişmekte olan ülkeler ortalaması düşerken Türkiye'de yükselmiş, dünya'da toplam aktiflerin içindeki payı 2002'de yüzde 1'in altında iken 2010 itibariyle yüzde 3,5'e gelmiştir.

2011 sonu itibariyle, bankacılık sektörümüz, G-20 ülkeleri arasında sermaye yeterliliği oranına göre ikinci, özkaynak karlılığında beşinci, tahsili gecikmiş alacak oranında yedinci sırada yer almaktadır.

Başkan son dönemde bazı göstergelerde küçük de olsa olumsuz gelişmeler in ortaya çıktığına dikat çekmektedir. Başkana göre bunun ana nedeni, tasarruf açığını daraltmak ve küresel risklerin olumsuzluklarını sınırlandırmak amacıyla alınan önlemlerin bankacılık sektörüne getirdiği maliyetlerdir.

Para politikası düzenlemeleri, bir yandan kredi miktarını sınırlandırırken bir yandan da kaynak maliyetini yukarı doğru itmiştir.

Bankacılık düzenlemeleri ise risk ağırlığının yükseltilmesi yoluyla özkaynak yeterliliğini aşağıya çekmiştir.

Başkan, ekonomide sıkı para politikasının bankacılık sektörüne etkisini ise şöyle özetlemektedir.
a. Kredi faiz oranları yükselmiş, kredilerin büyüme hızı yavaşlamıştır. Kur artışlarından arındırılmış olarak kredilerdeki büyüme hızı Nisan 2012 itibariyle yüzde 20 olmuştur. Büyüme hızı kurumsal kredilerde yüzde 19, bireysel kredilerde ise yüzde 21'dir. TL krediler yüzde 24 oranında artarken, yabancı para kredilerdeki artış ise yüzde 11 olmuştur.

Bugünkü veriler ışığında, 2012 yılında kredilerdeki büyümenin yüzde 15-18 dolayında olacağı tahmin edilmektedir. İlk çeyrek verilerine göre KOBİ kredilerindeki büyüme hızı yüzde 18'dir.

b. Ekonomik faaliyetin ve kredilerin artış hızının yavaşlamasına bağlı olarak, son dönemde tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranında yavaş da olsa artış olmuştur.

c. Kâr hacmi reel olarak düşmüş, özkaynak karlılığı gerilemiştir. Sermaye yeterliliği oranı düşmüştür.

Tüm yazılarını göster